Trend tahmin ajansları önümüzdeki dönem için farklı alanları etkisi altına alacak tek makro eğilimi "çevre ve ekolojiye duyarlılık" olarak veriyorlar.
Sanat, tasarım, mimari ve gastronomide (tıpkı son iki yıldır olduğu gibi) bu yönde yapılan çalışmalar dikkat çekiyor; "yeşil" yaşam tarzı lüks olmaktan çıkıp bir gereklilik olarak algılanıyor. Türk ve yabancı tasarımcılar da bu global akımla ilgili kafa yoruyor, yaratıcılıklarını ekolojik dengeler üzerine kuruyorlar.
ökeni 1970’lere dayanan çevreci yaklaşımların mimarlık alanına sıçraması, Bruce Sterling’in 1998’deki "Viridian Design" adlı makalesinde gelecekle ilgili kehanetlerde bulunması ve sürdürmemiz gereken "yeşil" yaşam tarzına en ince ayrıntısına kadar anlatmasıyla ivme kazandı. Çevreyi kirletmeyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan tasarımların hayata geçirilmesiyle çevresel sorunların azaltılması yolunda önemli adımlar atılacağını gören mimar ve tasarımcılar, yaratıcı beyinlerini bu kaygıyla çalıştırmaya başladılar. Ken Yeang ve Thomas Herzog gibi tasarımcılar ekolojiyi mimarlık yaşamları boyunca benimserken, Norman Foster ve Kurokawa gibi hi-tech dönemlere damgasını vurmuş mimarlar kökleri olarak gördükleri eko-felsefeye geri döndüler. Norman Foster’ın tasarladığı ve dünyanın ilk ekolojik gökdeleni olan Commerzbank, en önemli ekolojik mimarlık örnekleri arasındaki yerini aldı.
Bugün çevre duyarlılığı, artık bütün büyük tasarım firmalarının dikkat ettiği bir konu. Yeni ürünlerde ekoloji konusunu çözümlemeye çalışan iki farklı yaklaşım görebiliyoruz. Yeni bir konsept olmasa da birinci eğilim kullanılmış ürünlerin yeniden kullanımına dayanan geridönüşüm konsepti. İkinci eğilim ise özellikle aydınlatma ve armatür sektöründe olduğu gibi enerji tasarrufu sağlayan ileri teknolojik imkánların kullanımı. Başarılı mimarlarımızdan Hasan Çalışlar, kullanılması gereken malzemeleri şöyle sıralıyor: "Mümkün olduğu kadar enerji içeriği düşük malzemeleri tercih etmek gerekiyor. Bu konuda bitkisel ürünler en uygunları, bambu ve çeşitli lifler gibi. Taş, kum, kireç, tuğla gibi işlenmesi az enerji gerektiren geleneksel malzemeler de her zaman kullanılabilir. Çelik, alüminyum, cam gibi malzemelere dikkatli yaklaşmak gerekiyor. Her ne kadar enerji içerikleri yüksek olsa da, geridönüşüm özellikleri kağıt üzerinde bu malzemeleri çevreci yapabilmekte. Koyun yünü, saman balyası, kullanılmış araba lastikleri, doğal boyalar ve daha birçok malzeme yurtdışında farklı amaçlarla kullanılıyor."
Ekolojik tasarımla ilgili 4 ayrı üniversitede ve Mimarlık Vakfı Enstitüsü’nde ders, stüdyo, lisansüstü eğitim ve atölye çalışması yapan Prof. Dr. Mimar Semih Eryıldız, ekolojik tasarım ilkelerinin, uygulamalarının, olumlu veya olumsuz özelliklerinin geçerli kurallar çerçevesinde topluma sunulması, denenmesi, yerel yönetim ve tüketim örgütlerince sınanmasının, ekolojik mimarlığın toplumdaki en önemli aracı olacağını belirtiyor.
Geleceğin şekilleri
Son yılların yıldız tasarımcılarından Karim Rashid’in ise ilginç bir saptaması var. "Ben arabalar, uçaklar, giysiler, evler, robotlar yani geleceğin şekilleri ve yaşam biçimlerini tasarlamak istiyorum. Aslında gelecek yıllarda, hiçbir şeye sahip olmayacağız. Örneğin, şimdi nasıl araba ya da ev kiralıyorsak, gelecekte her şeyi kiralamayı öğreneceğiz. Satın almak yerine sahip olmak istediğimiz ürünleri deneyeceğiz, sıkıldığımız zaman bir sonrakine geçeceğiz. Bu nedenle, "Sürekli değişen yaşam tarzlarına ayak uydurabilen, döngüsel, sürdürülebilir, ayrışabilen, dinamik bir hayat biçimi tasarlamalıyız", diyor Rashid.
Roma’nın ünlü mimarı Vitruvius’un iyi mimarlık anlamında dile getirdiği "doğru tasarım" tanımında Utilitas (fayda), Firmitas (kalıcılık) ve Venüstas (güzellik) kriterleri bulunuyor. Yani doğru tasarım; maksimum faydanın minimum malzeme ve enerji tüketimiyle sağlanması oluyor. "Tasarım evrimin devamıdır" diye düşünecek olursak, bu yaklaşımla doğaya aykırı bir ürün tasarlanması ve üretilmesi etik bir hatadır da denilebilir. Tasarımcı Murat Babadağ da bu görüşü savunuyor ve son dönemde bu konu hakkındaki yayınların arttığını ve kamuoyunun görsellerle ve filmlerle konuya yaklaşımını artırdığına dikkat çekiyor. Tıpkı Al Gore’un sağduyuyu artırmak ve konuya dikkat çekmek için çektiği belgesel içerikli film ile New York Times’ta yayınlanan Dr. Paul Polak’ın konuyla ilgili makalesi gibi.
Bazı çevreci projeler
á Norman Foster’ın Frankfurt’ta tasarladığı dünyanın ilk ekolojik gökdeleni Commerzbank
á Rural Studio’nun işleri
á Malezyalı Ken Yeang ve Alman Thomas Herzog’un binaları
á Doç. Dr. Nur Demirbilek’in yaptığı Antalya Tübitak gözlemevi
á Fikret Okuducu’nun İzmir’deki Külliye ve eko konut tasarımları
á Marco Capellini’nin çevreye en az oranda zarar verecek yöntemler kullanarak yaptığı ürün tasarımları
á İspanyol tasarımcı Curro Claret tarafından tasarlanan karton, metal, meyve filesi, strafor gibi malzemelerden ev eşya ve aydınlatmaları
á Renzo Piano’nun mimari çalışmaları
á Droog Design grubundan Jurgen Bey ve Tejo Remy’nin tasarımları
Nicola Prodromou tasarımı yastık, firmaların çöpe attığı kumaş kartelalarından yapılmış.
Vintage ürünler kullanmak da evde yapılabilecek ekolojik tercihlerden biri, Props.
Driendl Architects tasarımı Solar Tube, güneş ışınlarının kızılötesi etkilerini engelliyor ve her mevsim iç mekánları konforlu bir sıcaklıkta tutabiliyor, Viyana, Avusturya, 2001.
Mira ofis koltuğu tüm diğer Herman Miller ürünleri gibi parçalarına ayrılarak geridönüştürülebiliyor.