Üç farklı kesitten oluşur Ordu ili; Karadeniz, tarla ve dağ. Yani hamsi, fındık ve yayla.
Bunların odağında bulunan il merkezinin altında ise arkeolojik sırlar, sokaklarında anılar saklıdır. Eğer hayal gerçekleşirse bu kent, tarihi mahallelerini yeniden kurup geçmişine ilerleyecek. Gürsel Korat Atlas Dergisi'nin bu hafta piyasaya çıkan son sayısında Ordu'da gerçekleştirilen veya gerçekleştirilmeye çalışılan iyi şeyleri anlatıyor.
Doğu Karadeniz Türkiye'nin 'mimari afet bölgesi'dir. Burada tarih sahneden çekilmiş, yerini beton filizler, sıvasız tuğla yapılar, zevksiz binalar almıştır. Ama Karadeniz'in doğası o kadar güzel ki, insan önce olumsuzlukları değil de güzelliği görüyor. Bu nedenle Karadeniz'de yaşanan 'mimari afet' gözden kaçıyor.
Ordu, doğa ve tarih katliamının en az etkili olduğu Karadeniz şehirlerinden biri. Mimarlık yönünden başka şehirlerdeki olumsuzluklar burada da görülse bile kurtulmayı başarmış birçok şey var.
Ordu'daki iyi şeylerin ilki, Karadeniz otoyolunun Ordu il sınırlarının can alıcı noktalarına uğramaması. Bu arada Orduluların 1994 yılında sokağa dökülüp otoyolu protesto ettiğini hatırlatalım.
Karadeniz'in en açık fikirli şehri olduklarını söyleyen Ordulular’ın buna hakkı var. Karadeniz'de bale okulu yalnızca Ordu'da var, eski kentin korunmasına yönelik çalışmalar Ordu'da başlamış, eski hapishane restore edilmiş, Taşbaşı'ndaki iki ev turizme açılmış.
Yurtiçinden, hatta yurtdışından Volkswagen sahiplerinin katıldığı Vosvos Şenliği'nin düzenleyicisi Enis Ayar, kendini Ordu'ya adamış bir gönüllü. Şimdiki hayali Taşbaşı, Zafer-i Milli ve Düz Mahalle'deki tüm tarihsel evlerin kurtarılarak sahil şeridinin yüksek apartmanlardan arındırılması. Hayal gerçekleşirse dünyanın hiçbir yerinde yapılmamış bir şey olacak: Bir şehir yeni yapılarını yıkıp eski şehrini yeniden kuracak!
MERDİVENLERİN SONU
Ayar'ın Ordu için yaptıkları arasında, Kurul Kayası olarak bilinen antik yerleşimi gün ışığına çıkartmak da var. Burası öylesine etkileyici bir yer ki, kayanın tepesinden aşağıya dört yüz seksen basamak inilmesine karşın halen sonuna ulaşılmış değil. Merdivenlerin sonunda ne var? Belki de Ordu'nun turizm geleceği.
Ordu'ya giden bir yolcu Yalıköy'de yemek molası vermeli, Medreseönü'nde durup Saçlı'da çay içmeli, Yasun'daki antik ören yerlerini gezmeli ve Çaka'da denize girmeli. Karadeniz'de en görkemli günbatımı belki de Ordu'nun Bolaman tepelerinden, Çaka sahillerinden ve Yasun'dan izleniyor.
Perşembe, Ordu'nun en önemli balıkçılık merkezi. Fındık tüm Ordu'da başlıca ürün olsa da, Perşembe'de buna, balıkçılığın, arıcılığın, çilek ve kivi üretiminin eklendiği görülüyor.
Ordu, tüm il sınırları düşünüldüğünde üç çekim merkezine bölünmüş bir il. Çok ilçesi olmasına karşın Ünye ve Fatsa rekabeti yüzünden Ordu'da fiilen üç merkez var.
Fatsa'nın pazar merkezi olması hızlı gelişmesine, arsanın değerlenmesine ve tarihi yapıların yok olmasına neden olmuş görünüyor. Tarihsel yapı hiç yok değil, örneğin küçük sanayi sitesinin tam karşısındaki Çıngırt Kayası, merdivenli tünel girişiyle Ordu'daki Kurul Kayası'yla aynı özellikleri taşıyor.
KADINLAR YOKUŞU
Ünye'nin Kadılar Yokuşu denen öylesine özel bir mahallesi var ki, buradaki evlerin kurtarılması durumunda Ünye, Karadeniz turizminde en dikkati çeken yerlerden biri haline gelebilir. Ancak bu evlere sokulmuş çok sayıda hantal binanın ve deniz kenarını yüksek bir kale duvarı gibi çevirmiş olan apartmanların bu turizmi engelleyeceği kesin.
Bana sorarsanız Ordu deniz yönünde yatay olarak üçe bölünmeli: Deniz, tarla ve yayla. Bu aslında üç farklı kültür demek: Denizcilik, fındık üretimi ve hayvancılık.
Ordu'nun Turnalık, Taşbaşı, Geçilmez, Kaleboynu gibi yaylalarının İsviçre'den hiçbir farkı yok. Şimdi coğrafya ve bitki örtüsü benzerliğini öne sürerek şişinmek mümkün ama düşünmek gerek: Bir saat ötede denizi ve sıcağı olmayan, kasvetli gökyüzüyle insanı daraltan İsviçre'de neden yılın on iki ayında turizm vardır da burada yoktur?
Bir yer hakkında kesin karara ulaşmak için günbatımına bakmak gerekir. Yüksekteki Taşbaşı mahallesinin arkasına geçen güneş, Ordu'da günbatımı vaktini erken getiriyor. Bu, uzun sürecek bir günbatımını ve ışık dolu denizi doya doya izlemek anlamına geliyor. Bunu bilen Ordulular, akşamı kıyı boyunca süren bir keyif gezintisiyle tamamlıyorlar.
Kirmir’in renkleri
Dertsiz tasasız düzlüklerden, kayalık duvarlarla örülü derin boğazlara uzanan bir akarsu Kirmir. Köroğlu Dağları'nın güneydoğusundan başlar, Sakarya Nehri üzerindeki Sarıyar Baraj Gölü'nde biter yolculuğu. Batı Karadeniz'in gür ormanları, Orta Anadolu'nun çorak toprakları onu renkleriyle kundaklar.
Uçurumlar Vadisinde
Uçurumlarla yükselen sarp dağlar, gümüşi ışıklar saçarak akan çaylar, bağrından hayat kaynağı sular ve ölümcül heyelanlar fışkıran yamaçlar... Batman'a bağlı Sason ve köyleri, Güneydoğu Toroslar'ın batı eteklerindeki uçurumlar vadisinde, suskun ama kendine özgü bir hayat sürüyor.
Meçhul Kahraman
Ateşten gömleği sırtına geçiren her Türk askeri gibi cepheden cepheye koştu. Küçücük dağ bataryası ile dünyanın en güçlü donanmalarına ait gemileri Akdeniz'in derinliklerine gömdü. Önce Meis Adası önünde, İngiliz kruvazörü Ben-My-Chree'yi, ardından Antalya açıklarında Fransız gemileri Paris II ve Aleksandra'yı batırdı. Zaferleriyle övünmektense meçhul bir asker olarak kalmayı, bilinmeyenler arasına katılmayı yeğledi. Topun kundağını bırakıp sabanın kulpuna yapıştı. Anılarını kaleme aldı, düzenlediği baskınların çizimlerini yaptı, batırdığı gemileri resmetti. Ama kendi deyimiyle ne anıları, ne de resimlerinin renkleri odasının pencerelerinden asla dışarı taşmadı. Antalya açıklarındaki Paris II batırılışından 78 yıl sonra bulunduğunda, bundan meçhul bir kahramanın, dev savaş gemilerini batıran Topçu Subayı Mustafa Ertuğrul'un olağanüstü macerasının ışıldayacağını kimse bilmiyordu. Bu inanılmaz öykü bu ay Atlas Dergisi'nde yer alıyor.
ATLAS'TA BU AY
Türkiye'nin tek ve en güzel coğrafya dergisi Atlas, bu hafta piyasaya çıkan son sayısında yine birbirinden ilginç konularla dolu. Türkiye'yi ve dünyayı yeniden keşfetmek istiyorsanız Atlas'ın son sayısını kaçırmamanızı öneririm.
ŞAM: Doğu'nun Akşamı
Hikáyeci 'Binbir Gece Masalları'nı anlatırken, dinleyiciler aynı fincandan ikram edilen kahveyi yudumlar, sırayla... Dünyanın en eski kenti, Ortadoğu'nun sürekli büyüyen metropolü, köklü geçmişinin mirasını akşamlarında yaşatır.
Müslüman Amerika
Kendi örgütlerinde temsil edilen, ibadetlerini kendi camilerinde yapan cemaatler... Afrika kökenli siyahlar, Araplar, Ortadoğulular, Asyalılar... Bir yanda İslam'ın kurallarına sıkı sıkıya bağlı müminler, bir yanda kilise tarzı camilerinde kendilerine özgü yollarla Allah'a yönelenler... Her yıl binlerce Hıristiyan'ın din değiştirip Müslüman olduğu bir ülke... ABD Müslümanları, farklı kültürel kimliklerine ve onlara yönelik ırkçı, ayrımcı yaklaşımlara, derin hoşgörüsüzlüğe rağmen, Amerikan toplumunun başat öğelerinden biri olmaya aday.
Son Ütopya: KAÇKARLAR
Unutulmuş patikaları izleyip farklı dünyaları birbirine bağlayan yüksek kapılardan geçtiler. Yerde miydiler, gökte mi? Soğuğun ve sıcağın, rüzgárın, yağmurun ve karın kemirdiği dağlarda, buzulların şekillendirdiği vadilerde yürüdüler. Taze toprağın ve çiçeklerin yaydığı mutluluğu paylaştılar. Doğanın zigguratları, Verçenik ve Kaçkar'da hiçliği ve sonsuzluğu tattılar. Rize'de, Verçenik Yaylası'ndan başlayan ve yedi gün süren rota Atlas ekibinin ikinci hayatı oldu.