Paylaş
Ergenekoncu muamelesi yapılan gazetecilerden Nedim Şener, yazdığı kitabında Hrant Dink cinayetinin yeterince soruşturulmamış olmasına dikkat çekiyordu.
Cinayet ile ilgili istihbaratın göz ardı edilmesinin ardında bir tür derin devlet bağlantıları olabileceğine, cinayetin Ergenekon Soruşturması çerçevesinde ele alınması gerektiğine işaret ediyordu.
Böylece bir ilk gerçekleşmiş oluyor: Bir gizli örgüt üyesi, yazdığı kitapta bir suç ile üyesi olduğu gizli örgütü ilişkilendiriyor!
Kusura bakmayın ama artık bununla çocukları bile kandıramazsınız.
Nedim Şener yazdığı kitapla ilgili olarak da yargılandı ama mahkûm etmeyi başaramadılar.
Şimdi, gecikmiş intikamı Ergenekon Soruşturması bahanesiyle almaya çalışıyorlar.
Ahmet Şık’ı, Radikal’de birlikte çalıştığım dönemden tanırım.
Şu anda Ergenekon Soruşturması kapsamında isimleri geçen kişilerle organik ya da kişisel bir ilişkisi olabilecek en son insan olduğunu da söyleyebilirim.
Onun suçunun ne olduğunu da tahmin etmek kolay.
Cemaat görüntüsü altında devlette örgütlenen bir çetenin ipliğini pazara çıkaran bir kitap yazdığı söyleniyor.
Hatırlayacaksınız, bu kitap nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde daha önce tutuklanan Soner Yalçın’ın bilgisayarında çıkmıştı.
Tek kopyasının avukatında olduğunu söyleyen Şık’ın bu kitabının nasıl olup da o bilgisayarda bulunduğu hâlâ açıklanamamış bir sır.
Ahmet Şık’ın Kaşif Kozinoğlu ile aynı örgüte üye olduğu iddiası da herhalde bir şaka olmalı.
Ankara’da gözaltına alınan bir diğer gazeteci Müyesser Yıldız!
Yıldız’ın, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün yargılanması için şikâyette bulunduğunu biliyoruz.
Yıldız’ın bir gazeteciyle yaptığı telefon konuşması hakkında bir mahkeme kararı olmamasına rağmen dinlenmiş ve ardından bu konuşma medyaya yansımış, iki gazetede yayınlanmıştı.
Yıldız, basında yayınlanan konuşmalar nedeniyle savcıyı Yargıtay’a şikâyet etmiş, haklı bulunarak dava açılmış, yargılama başlamıştı.
Bu soruşturmanın muhalif sesleri cezalandırmak amacına alet edildiği bir kez daha ortaya çıkıyor.
Hepimizi Allah korudu
ÖNCE Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a geçmiş olsun diyeyim.
Bakan Yıldırım’ın içinde bulunduğu helikopter, Muş’ta ciddi bir tehlike atlattı. Gelen haberler beş kişilik helikoptere yedi kişi binildiği, bunun da helikopterin kalkışı sırasında şiddetli rüzgâr nedeniyle sorun yarattığı yönünde.
Tabii Allah sadece Binali Yıldırım’ı ve yanındakileri korumamış.
Allah göstermesin böyle bir kaza olmuş olsaydı, bu “aykırı” gazeteciler için yeni bir gizli örgütün delili bile olabilirdi.
Abartmıyorum!
BBP’nin eski genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne yol açan helikopter kazası ile ilgili olarak, kazadan sonra helikopterde ölen gazeteciyi cep telefonundan arayan iki NTV mensubu için de fezleke düzenlendi.
Fezleke, Malatya’daki özel yetkili savcılığa gönderildi.
Telefon ederek zaten düşmüş bir helikopterin bir kez daha nasıl düşürülebileceğine artık mahkeme karar verecekmiş!
NOT: Bakanlıktan yapılan açıklamada haber yalanlandı. Ancak bu haberi yazanlar herhalde bunu uydurmadı.
Koyun gibi yaşamak zorundayız
NİHAT Sırdar, Alem FM radyosunda sabah programında benzin zamlarını protesto etmek için sürücülere araçlarının flaşörlerini birkaç dakikalığına yakmalarını istemişti.
Sırdar ve Alem FM, RTÜK tarafından bu nedenle “uyarı” cezasına çarptırıldı.
RTÜK, kendisini trafik polisi yerine koymuş, protesto çağrısını “Trafikte tehlikeye yol açar” diye cezalandırıyor!
Bir kere bu konu RTÜK’ü hiç mi hiç ilgilendirmez.
Flaşörlerin yakılması trafiği tehlikeye düşürüyorsa, bununla ilgili önlemleri almak trafik polisinin işidir.
RTÜK, televizyon ve radyo yayınlarını, elindeki yasa çerçevesinde denetleme hakkına sahip.
Dinleyicileri, şiddet içermeyen bir protestoya davet etmek de kuşkusuz ki basın özgürlüğü içinde değerlendirilmesi gereken bir durum.
Protesto hakkını kullanmak ve insanları bu hakkı kullanmaya davet etmek suç değildir.
Öyle görünüyor ki bu ülkede hiçbir şeye sesimizi yükseltmeden, koyunlar gibi yaşamak zorundayız.
34 BC 5736
İSTANBUL’da sivil plakalı araçların siren ve tepe lambası kullanarak kendilerine yol açmaları alışkanlığı yine hortladı.
Dün sabah 10.30 sularında başlıktaki plakayı takmış Mercedes marka araç TEM otoyolunda siren çalarak ve aracın burnuna taktığı tepe lambalarını yakarak, sürat rekorlarını da kırarak trafiği tehlikeye düşürdü.
İstanbul Trafik Şube Müdürlüğü’nün bilgisine!
Paylaş