BAZI aydınların, 1915 olayları ile ilgili olarak özür dileyen bildirisini İngiliz şarkıcı Peter Gabriel’in de imzalamış olması, Genel Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök tarafından dün eleştirildi.
Özkök, Ermenilerden özür dileme dilekçesine bir İngiliz’in attığı imzayı yadırgadığını belirtiyor.
Ben bunu hiç yadırgamadım.
Hatta bu topraklarda yüzlerce yıl bir arada kardeşçe yaşamış insanların arasına sokulmuş nifaktan dolayı özür dilemesi gerekenler varsa, bunların en başta İngilizler, Fransızlar, Ruslar ve Amerikalılar olması gerekiyor!
Osmanlı Bankası’nı ellerinde bombalar ve tabancalarla basıp önlerine çıkanı öldüren Hınçak teröristleri özel yatına bindirip kaçıran kimdi?
Zamanın İngiltere sefiri!
Doğu Anadolu’da Ermeni köylerini dolaşıp çil çil dolarları dağıtan, Taşnak çetelerin bu paralarla palazlanmasını, silahlanmasını sağlayan kimdi?
Abdülhamid’in ünlü Hamidiye Alayları’nı Kürt beylerine kurdurmasına yol açan isyanı kimler kışkırttı?
Amerika’nın bölgedeki konsolosları ve misyonerleri!
1917 Bolşevik devrimi öncesinde, Rus üniforması giydirilmiş Ermenileri, Doğu Anadolu’ya gönderen kimdi?
Rus Çarı!
Fransız askeri üniforması giydirilmiş Taşnak çeteleriyle, Adana, Maraş civarını birbirine katanlar kimlerdi?
Fransızlar!
Tutamayacakları bir sözü vererek, savunmasız köylü bir halkı ayaklanmaya sevk edenler önce özür dilemeliler.
Hayal peşinde koşarak olmaz
MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, krizden çıkmak için "altın bir formül" açıkladı!
"Allah’ınızı severseniz 20 milyar dolarlık altını yastık altından çıkarın!"
Ben gazeteciliğe başladığımdan beri, kriz dönemlerinde en çok bu konu konuşulur.
"Yastık altındaki şu kadar milyar dolarlık altın, ekonomiye girerse paçayı kurtarırız!"
Fakat bugüne kadar bunun gerçekleşebildiğini de görmedim.
Altın, Türkiye’de hem önemli bir süs eşyası, hem de halkın "en garantili gördüğü" tasarruf aracı.
Hadi diyelim ki etkili bir kampanya ile kadınların bu süslerinden vazgeçmelerini sağlamak mümkün oldu.
Altınını bozduracak olanlara, tasarruflarını koruyabilmeleri için vereceğiniz güvence nedir?
Altınlarını bozduracak olanlara daha kárlı yatırım fırsatı olarak ne sunuyorsunuz?
Bunları yapmadığınız sürece, istediğiniz kadar yemin verdirin, hiçbir şey değişmez.
Daha önce de böyle olmuştu, şimdi de böyle olacak.
Maliye Bakanı, iktisadi sorunların çözümünün yine iktisadi olması gerektiğini en iyi bilebilecek durumda olan, piyasanın içinden gelen birisi.
Başbakan bu tür hayalleri çok seviyor ama bari o hayal peşinde koşmasa!
Ergenekon’da dikkatimi çeken iki konu
ERGENEKON Davası,Danıştay saldırısı ile ilgili mahkeme kararının Yargıtay tarafından bozulmasıyla yeni bir dönemece girdi.
Mahkemenin en başta yapması gereken şey, Yargıtay’ın kararı sayesinde şimdi biraz gecikmeli de olsa yapılacak.
Dava ile ilgili iki konuya dikkatinizi çekmek istiyorum:
1- Tutuklu sanık Veli Küçük’ün ajandalarına Genelkurmay tarafından konulduğu iddia edilen "yasaklama" kararı: Söz konusu yasaklama kararı, Küçük’ün görevde olmadığı dönemi de kapsıyormuş.
Sormak istediğim sorular şöyle: Genelkurmay, böyle bir yasaklamada bulunduysa, bu sürmekte olan bir dava ile ilgili olarak bazı delillerin karartılması anlamına gelmiyor mu? Genelkurmay’ın gizlilik kararı, mahkemenin üzerinde midir?
Söz konusu ajandalarda gerçekten istihbarat ile ilgili gizli bilgiler var ise bunlar emekli olmuş bir kişide ne arıyordu?
Bu ajandalar, mahkemenin kapalı oturumunda yargıçlara sunulamaz mıydı? Yargıçlara güvenmeyeceksek, bu ülkede kime güveneceğiz?
2- Üzeyir Garih cinayetini, Ergenekon Örgütü ile ilişkilendiren bir iddia ortaya atıldı:
Bu iddianın doğruluğunu, yanlışlığını tespit etmek neden bu kadar zor? Garih’in torununun kaçırılıp kaçırılmadığını, fidye ödenip ödenmediğini Garih ailesine soran bir savcı oldu mu?
Ergenekon Örgütü’nün, Üzeyir Garih’ten para sızdırdığı, bunun İshak Alaton’un karşı çıkmasıyla kesildiği söyleniyor. Garih’in bu nedenle öldürüldüğü iddia ediliyor. Alaton’un bu konuda bilgisine başvuruldu mu?