Olağanüstü hal olağanlaştırıldı

OLAĞANÜSTÜ hal ilan edildikten sonra Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş şöyle konuşmuştu:

Haberin Devamı

“Amacımız olağanüstü hali mümkün olduğu kadar kısa tutmaktır. İnşallah 3 aya kadar dahi gerek kalmadan, 1–1.5 ay içerisinde işimizi bitirip, atmamız gereken adımları atarak tamamlarız ve Türkiye tamamıyla normale dönmüş olur. Hiçbir başka partiden arkadaşımızın, vatandaşımızın rahatsız olmaması, toplumdaki farklı hayat tarzları, siyasi kanaatler, düşüncelere sahip hiçbir vatandaşımızın rahatsız olmayacağı bir uygulamayı ortaya koymaya çalışacağız. İnşallah 40-45 gün içerisinde bu uygulamanın sona erdirilmesine hep beraber şahit olmayı ümit ediyoruz.”

Ben de o tarihte bu köşede şöyle yazmıştım:

“Öyle görünüyor ki bu iş hükümetin de fazlasıyla hoşuna gitti! 15 Temmuz darbe girişimi bahane edilerek, olağanüstü hal uygulaması olağan hale getirilecek gibi.”

Bakın olağanüstü hal yetkilerine dayanılarak son çıkarılan kanun hükmündeki kararnamede neler var:

Kamu kuruluşlarına dövizle borçlu olanlar, borçlarını 2 Ocak 2017 tarihindeki kurdan ödeyebilecekler, ön ödemeli konut satın alanların cayma süreleri 24 aya indirildi, SPK’nın açacağı davalarda harç muafiyeti getirildi, devlet hisseleri Varlık Fonu’na devredilecek, kamu bankaları alacaklarını devir edebilecekler, Merkez Bankası alımlarında İhale Kanunu’na tabi olmayacak.

Bunların olağanüstü halin ilan gerekçesi ile ne ilgisi var?

Olağanüstü hal kararnameleri, sadece OHAL’in ilanını gerektiren konularda ve onunla ölçülü olarak düzenlenebilir.

Bunu hükümet bilmiyor mu?

Elbette biliyordur. Ama Meclis’i devre dışı bırakmanın tadını bir kere alınca, belli ki kendilerine hâkim olamıyorlar.

Peki o zaman nerede kaldı milli iradenin temsil edildiği Meclis’in yetkileri?


İHALE KANUNU'NDA BİR DEĞİŞİKLİK DAHA
MERKEZ Bankası’nın teknoloji, güvenlik, banknot ve kıymetli evrak basımına ilişkin mal ve hizmet alımları ile dış kaynak temini ve danışmanlık hizmetlerinin alımı, Kamu İhale Yasası’ndan muaf hale getirildi.

Merkez Bankası, bu mal ve hizmetleri kendi belirlediği kıstaslara göre satın alacak.

Böylece Kamu İhale Kanunu, AKP hükümeti döneminde bir kez daha değiştirilmiş oluyor.

Bu değişiklikleri saymayı bıraktığımızda, kanunda yapılan değişiklik 162’ye ulaşmıştı.

Gerçi hükümet bunların bir bölümünü paketler halinde yaptığı için onlara göre sayı daha düşük çıkıyor ama sonuç değişmiyor.

Bu kanun 4 Ocak 2002 tarihinde yayınlanmıştı. AKP de 3 Kasım 2002 tarihinden beri iktidarda.

Kanun, kamu harcamalarını düzene sokmak, yolsuzlukları önlemek, ihaleleri şeffaflaştırmak amacıyla çıkarılmıştı.

Kemal Derviş’in, kriz sonrasında ekonomiyi düzenlemek için yürüttüğü bir dizi reformdan biriydi.

Ve AKP iktidarı döneminde delik deşik hale getirildi.

Ve şimdi bir olağanüstü hal kararnamesiyle Merkez Bankası’nın bazı mal ve hizmet alımları da kanun kapsamından çıkarıldı.

14 yıllık iktidarları döneminde Merkez Bankası, bu tür mal ve hizmetleri alamıyor muydu?

“Niye şimdi” diye sormayın, nedenini hepimiz tahmin edebiliyoruz.


OLAĞANÜSTÜ HAL ALTINDA REFERANDUM
BAŞBAKAN Binali Yıldırım’ın “OHAL şartları altında referandum yapıldı diye bir söz söyleme fırsatı vermeyiz” demesinin üzerinden sadece iki ay geçti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da dört gün önce olağanüstü hal altında referandum yapılması ile ilgili olarak “Vatandaşın referanduma gidip hür iradesini etkileyecek herhangi bir şey söz konusu değil” dedi.

Kalın’ın, Cumhurbaşkanı’nın sesi olduğunu dikkate alacak olursak, referandumun olağanüstü hal altında yapılacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Başbakan’ın sözleri havada kalmış olacak ama o da sanırım Saray’ın umurunda değil.

Olağanüstü hal var diye TBMM’de Anayasa değişiklikleri ile ilgili görüşmeler başlarken Barolar Birliği’nin açıklama yapmasına bile izin verilmemişti.

Şimdi aynı şeyin, yurdun dört bir yanında tekrarlanacağını göreceğiz.

“Hayır” kampanyasını yürütecekler belli ki valilerin yasaklarıyla da uğraşmak zorunda kalacaklar.

Artık biliniyor ki vatandaşların ezici çoğunluğu ne tür bir değişiklik yapılacağının, bunun gelecekte Türkiye için neler getireceğinin farkında bile değil.

Peki vatandaşlar nasıl öğrenecekler?

Basın açıklamalarıyla, mitinglerle, bildiri dağıtılarak, afişler asılarak vs.

Olağanüstü hal yasakları sürerken, bunları yapabilmek mümkün mü?

Evet, mümkün ama sadece valilerin izin vereceği sınırların içinde kalmak şartıyla.

Valilerin de bu yetkilerini bugüne kadar kullanma biçimine bakacak olursak, hayır kampanyası yürütmek neredeyse imkânsız hale gelecek.

Böyle bir referandumda milli iradenin tecelli etmesi mümkün olabilir mi?

Hükümet, yeni bir olağanüstü hal kararnamesiyle referandum kampanyalarının sağlıklı olarak sürdürülmesini sağlayacak güvenceleri hemen sağlamalıdır.

Türkiye’nin geleceği için!

Yazarın Tüm Yazıları