Paylaş
Catherine Deneuve, film endüstrisinde kadınlara cinsel taciz olaylarının kurbanlarca açığa çıkarılmasından sonra başlayan süreç için ‘cadı avı’ benzetmesi yaptı. ‘Erkeklerin kadınlara asılmakta serbest olmaları gerektiğini’ savundu. Bu görüşleri içeren ve 100 kadın tarafından imzalanan bir mektup, Le Monde gazetesinde yayımlandı.
Mektupta ‘Birisini ısrarla baştan çıkarmaya çalışmak suç değildir’ tespiti yapılıyor. “Özetle erkekler cezalandırılıyor, yaptığı sadece birinin dizine dokunmak ya da bir öpücük almak olsa da işlerinden oluyorlar” deniyor. ‘Cadı avının cinsel özgürlüğü tehlikeye düşürdüğü’ belirtiliyor.
****
Mektubun yayımlanmasından sonra ‘erkek’ cephesinde bir sevinç dalgası sezdim. Gazetelere de yansıyan görüşler ‘çok yaşa Catherine’ havasında. Buna karşılık kadın cephesinde bir öfke tonu var. Catherine Denevue neredeyse ‘cinsiyet haini’ ilan edilecek.
Elbette, ne bu mektubu sevinç çığlıklarıyla karşılayanlar tacizci ne de kadınların böylesine bir hayal kırıklığına uğramaları gerekiyor.
Kadın cinsinin kuyruğu yoktur
Kesin olan şu ki, güzel dünyamızın Kuzey Amerika kıtasında yaşayanların uçlarda gezinmek gibi bir alışkanlıkları var. Çocuk parkında sevimli bir yumurcağın başını okşamanız bile ‘çocuk tacizcisi’ damgasını yiyerek senelerce hapislerde sürünmenize neden olabilir.
Bu taciz konusu da böyle. Şimdi moda, başına gelmiş bir taciz olayını anlatmak ve o aşağılık tipten intikam almak; ifşaat da bu nedenle yağmur gibi yağıyor. Erkeklerin de Allah’ı var, “Hayır, ben öyle bir şey yapmadım” diyen yok. Özürler, istifalar, görevden almalar gırla gidiyor.
Gazetelerimizdeki görüşlere filan bakınca bir kafa karışıklığının ülkemize hâkim olduğunu söylemek zorundayım. Mesela bizim gazeteden Cengiz Semercioğlu soruyor: “Bir kadına ‘Ne kadar hoşsun, seni çok beğeniyorum’ demek cinsel tacize girer mi?” Eğer girerse ‘bütün erkekler’ 30 yıl öncesinin ya da 30 yıl sonrasının hesabını vermek zorunda kalabilirlermiş.
****
Genellemeleri sevmem, onun için ‘bütün erkekler’ kısmını geçelim. Şunu söyleyeyim ki, evet Cengiz kardeşim, bir kadına durduk yerde “Ne kadar hoşsun, seni çok beğeniyorum” demek cinsel tacizdir. Bir tek şey hariç: Eski tabirle kadının açıkça ‘pas atmış’ olması gerekir ki bunu bir kadına korkmadan söyleyebilesin.
Hele bir tür amir-memur ilişkisi varsa; erkek, kadının kariyerini şu ya da bu şekilde etkileme gücüne sahipse; böyle söylemesine de gerek yok, kolunu ‘arkadaşça’ omzuna atması bile cinsel tacizdir!
Flörtle taciz arasında, özellikle iş ilişkisi içinde bulunan insanlar bakımından ince bir sınır var. Ve bu sınır sadece ve sadece kadının açıkça rızasından geçer.
‘Güzel ya da havalı olmak, dikkat çekici giyinmek, gülümsemek, arkadaşça davranmak, birlikte iş yapmak, iş yemeklerine ya da seyahatlerine gitmek’ şeklinde özetleyebileceğimiz durumlar birçok erkek açısından ‘kuyruk sallama’ olarak nitelenebilir ama aslında ortada sallanan bir şey yoktur. Zaten insan türünün kadın cinsinin kuyruğu da yoktur.
Rahatsız ediyorsa tacizdir
Kadınlarla erkekler arasında ‘cinsel taciz’ konusundaki en temel anlayış farkı, hangi hareketin taciz olduğuyla ilgili. Erkekler genellikle fiziki hareketleri taciz olarak görme eğilimindeler. Kadının göğüslerini ya da kalçalarını ellemek; kolunu, bacaklarını, yanağını, saçlarını okşamak gibi fiziki temasla...
Oysa kadınlar açısından cinsel tacizin gerçekleşmesi için mutlaka fiziki bir temas gerekmez. Laubali iltifatlar, cinsel şakalar, açık saçık fıkralar, işyerindeki panolara asılmış açık saçık resimler, gereksiz uzatılan konuşmalar, gereksiz gece mesailerine zorlamak, mesela birlikte yemeğe çıkma konusundaki aşırı ısrar da tıpkı fiziksel temas kadar kadınları rahatsız edebiliyor ve ‘cinsel taciz’ olarak tanımlanıyor.
Ödenmesi gereken bedel mi? Aşağılama amaçlı mı?
Tacizle flört arasında çok belirsiz bir çizgi var. Amerikalı yazar Tom Wolfe, “Erkekler seks için güçlerini kullanırlar, kadınlar ise güç kazanmak için seksi kullanırlar” diyor. Bence cinsel taciz tartışmalarında bir hayli yol alan Amerika için ilginç bir tespit.
Olaylara baktığımızda ortak özelliğin, ‘kötüye kullanılan güç’ olduğunu görüyoruz. Errol Selkirk, ‘Yeni Başlayanlar İçin Cinsellik’ (Çeviren: Oya Doğangün, Milliyet Yayınları) kitabında “Daha yaşlı, daha varlıklı ve daha saygın bir erkek, cinsel arzusunu fiziksel baskıyla tatmin etmez. Kişisel riske girmeden, otorite ve paranın karşı konulmaz cazibesini kullanarak istediğini elde eder” derken, en yaygın taciz biçiminin ipuçlarını veriyor.Eşitlik mücadelesi
Kadınların toplumsal hayatın dışında olduğu, görevlerinin çocuk doğurmakla sınırlandırıldığı dönemlerde ve toplumlarda bir cinsel taciz olayından söz edilemezdi. Bu durum, kadının toplumsal yaşamda söz sahibi olabilmek için erkekle eşit şartlarda mücadele etmeye başlamasıyla ortaya çıktı.
Bu yüzden de ikili bir özellik taşıyor. Bir yönüyle erkeğin, kendisinden bir şeyler talep eden kadını aşağılamasının bir yolu olarak görünürken, bir bakıma da ‘kadının ödemesi gereken bir bedel’ olarak algılanıyor.
Kendilerini Tanrı’nın kadınlara bir lütfu olarak gören güç ve mevki sahibi erkekler, böylece kadına yerinin ne olduğunu hatırlatıyorlar: Erkeğe zevk vermek! Diğer yandan da “Madem benim gibi olmak istiyorsun, bunun bedelini ödemeye hazır mısın?” demek istiyorlar.
Eğer bir kraliyet ailesine mensup değilse, hiçbir erkek dünyaya ‘güç ve mevki sahibi’ olarak gelmiyor. Bunu kazanma süreci içinde bilinçaltında erkekliğinden ödünler veriyor: Boyun büküyor, el öpüyor, ayak oyunları geliştiriyor; toplumda ‘erkek değerler’ olarak yüceltilen değerlerinden taviz veriyor.
Temel içgüdü
İntikam alma zamanı da, karşısına daha önce kendisinin geçtiği süreçten geçmeye aday bir kadın çıktığında geliyor. Sahip olduğu gücü böyle kullanarak erkekliğini yeniden üretebiliyor.
Ama her toplumsal olay gibi, cinsel tacizi de tek nedene bağlamak doğru değil. Ortega y Gasset, “Erkekte kendini açma içgüdüsü vardır. Erkek, ne olduğunun başkalarının gözleri önünde açıkça sergilenmediği duygusuna kapılırsa, kendi gözünde değersizleşir. Bazen kendini dışa vurma yolundaki bu eğilim, hiç temeli olmasa da, birtakım şeyleri yalnızca söylemiş olmanın verdiği hoşnutluğa indirgenir” derken, toplumumuzdaki en yaygın cinsel taciz biçiminin ruhi temellerini vurguluyor.
Paylaş