Memur olamayanların hakları ne olacak?

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, “KPSS’de kopya çekerek memur olanlar görevden alınırlarken, ödenen maaşların da faiziyle tahsili düşünülebilir” dedi.

Haberin Devamı

Gördüğünüz gibi “adalet” anlayışı, sadece “intikam” ile ilgili.
Rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna olan kızgınlığının intikamını böyle almayı planlıyor.
Gerçek adalet arayışında olsaydı, öncelikle kopya çekilen sınavlarda hakları yenenleri düşünürdü.
Birok insan bu kopyacılar nedeniyle iptal edilen sınav nedeniyle hakkını kaybetti.
Sayılarını bilmediğimiz kadar genç, kopyacılar yüzünden girebilecekleri memuriyetlere giremediler ve belki bugün hâlâ işsiz olarak dolaşıp duruyorlar.
Ve bütün bunlar olurken kendisi Başbakan idi.
Halk onu seçmiş, Başbakanlık makamına getirmişti ki işleri düzgün yönetsin, hak eden memur olsun, hak eden terfi etsin.
Ama o bunu yapmadı.
O sınavlarda çekilen kopyaları sağır sultan bile duymuştu, gazeteler günlerce bunu yazmıştı ama kılını bile kıpırdatmadı.
MİT’i ve Emniyet’i görevlendirmiş, “Dosyayı önce bana getirin” demişti ama rüşvet ve yolsuzluk operasyonu nedeniyle cemaatçilerle arası bozulana kadar dosyalar bir sumenin altında tozlanmıştı.
Gerçek adalet arayışı içinde olsaydı, o sınavlarda insanların haklarının yenmesine göz yummazdı.
Ama o sıralarda cemaat ile can ciğerdi, “ne istedilerse” veriyor, veriyor, veriyordu!
Bütün bunların siyasi sorumluluğu üstündeydi ve şimdi sanki o taraklarda hiç bezi olmamış gibi “paralel yapı”yı temizlemekten söz ediyor!
Hakları kaybolan, hakları yenen insanlar umurunda bile değil.

Haberin Devamı


‘Muhaberat devleti’ böyle oluyor

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt’ten dönerken maiyetindeki gazetecilere şöyle bir açıklama yaptı:
“Bu yapı (Gülen cemaatini kastediyor) muhalefetteki tüm partilerle ilişki halinde. Bir meslektaşınız, Diyarbakır Belediyesi’ne arka kapıdan giriyor. Meşru bir iş yapsa, normal kapıdan girer. Arka kapıdan girdiği zaman burada bir şeyler var.”
Cumhurbaşkanı’nın bu sözleriyle, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve beraberindeki gazetecilerin Diyarbakır Belediyesi’ne girişlerini gösteren fotoğraflar aynı günün gazetesinde yayımlandı.
Yani Cumhurbaşkanı, gazetecilere bu açıklamayı yaptığı saatlerde henüz gazetelerde bu haber yayımlanmamıştı, Türkiye’nin bu ziyaretten haberi yoktu.
Ziyaretin tarihinin de 11 Nisan olduğunu belirteyim bu arada.
Cumhurbaşkanı bunu gazetelerden okumadığına göre nereden biliyor olabilir?
Bunu gazetecilerin bulmadığı da açık. Öyle olsaydı, ziyaret 11 Nisan’da yapıldığına göre bu haber gazetelerde de 12 Nisan’da, hadi bilemediniz 13 Nisan’da yayımlanırdı.
Demek ki “devlet”, herhangi bir yasal takibe konu olmayan vatandaşlarının peşine adam takmış!
Kimi takmış olabilir sorusunun yanıtı belli. Ya MİT’tir ya da Emniyet istihbaratı.
Bunlar, gazetecileri takip etmişler, belediyeye girişlerini görüntülemişler, sonra da Cumhurbaşkanı’na servis etmişler. O da bunu açıklamaya karar verdiğinde gazetelere de sızdırmışlar!
Türkiye bir muhaberat devletine dönüşüyor” dediğimiz şey işte aynen budur.
Siviller”, vatandaşları takip ediyor, fişliyor, bazı makamlara servis ediyor, o da uygun gördüğü bir zamanda bunları kullanıyor.
Bir gazetecinin, bir politikacıyla görüşmesinden daha doğal ne olabilir?
Devletin istihbarat görevlilerinin başka işleri yok mu?
Gazetecileri takip etmek, fişlemek ne demek?
Bu soruların yanıtları bu ülkede artık yok.
Devlet, vatandaşlarının bir bölümüne karşı asimetrik bir savaş yürütüyor ve kimsenin hak ve özgürlüğü artık güvence altında değil.

Haberin Devamı


Korku dağları bekliyor

HÜKÜMET, işçilerin 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamaması için 10 bin polis görevlendirmiş.
Sayının esnek olduğu” da belirtiliyor. Yani polis sayısı artabilir.
AKP hükümeti, Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarını serbest bıraktığında, bunu “özgürlük” diye açıklamıştı. Taksim’de 1 Mayıs kutlamasının yapılabiliyor olmasıyla övünmüştü.
Demek ki şimdi “özgürlüklerden” o kadar hoşlanmadıklarını söyleyebiliriz.
Bir önceki yıl meydanda inşaat olduğundan vs söz ediyorlardı, şimdi meydanda inşaat da yok ama Taksim’de 1 Mayıs kutlamak yasak!
Oysa madem elinizde güvenliği sağlayacak 10 bin polis var neden o polisleri 1 Mayıs kutlamalarının huzur içinde yapılması için güvenlik önlemleri almak için kullanmıyorsunuz da meydana çıkmak isteyeni dövmek için hazır tutuyorsunuz?
Taksim Meydanı, son yapılan ve koca meydanı bir beton yığını haline dönüştüren düzenlemeden sonra bu iş için son derece uygun hale gelmişti oysa.
Araç trafiği yeraltına alındığı için yukarıda miting olurken trafiğin aksaması da söz konusu olmayacaktı.
Ama şimdi göreceksiniz ki İstanbul’da ilan edilmemiş bir sıkıyönetim uygulanacak ve İstanbulluların o gün hayat burunlarından gelecek.
Metro kapanacak, muhtemelen vapur seferleri engellenecek, yollar kesilecek.
Koca şehir, evinden çıkamaz hale getirilecek, hem de bir bayram günü!
Bu neyin korkusudur, anlayabilmek mümkün değil.
Elinizde bunca polis var, asker emrinizde, yargı deseniz artık bağımsızlığından söz edebilmek mümkün değil, daha neden korkuyorsunuz?

Yazarın Tüm Yazıları