BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington’da yaşayan oğlu Bilal, babasının da katıldığı iftar yemeğinde ikisi "akika kurbanı" olmak üzere dört kurban kestirmiş, Allah kabul etsin!
"Akika kurbanı" bilmeyenler için belirteyim ki yeni doğan çocuklar için kesiliyor.
Yeni doğan çocuğun başındaki saça "akika" adı veriliyormuş. Dinen emredilmiş bir kurban değil. Kesene sevap kazandırıyor ama kesmeyen de günah işlemiş olmuyor.
Akika kurbanı, erkek çocuklar için iki adet, kız çocuklar için bir adet kesiliyor.
Dinen emredilmemiş bir kurban olduğuna göre bunun toplumsal geleneklerden kaynaklanan bir davranış olduğunu söylemek mümkün.
O zaman şu soruyu sormak gerekiyor: Neden kız çocuklar için bir tane?
Kız çocukların ne eksiği var ki erkek çocuklar için iki tane kesilirken, kızlar için bir tane ile yetinilebiliyor?
Bu durum, belli bir çevrenin kız çocuklarına ve genel olarak kadın meselesine yaklaşımının da temelini oluşturuyor.
Kadınların, erkeklere göre ikinci sınıf muamele görmek zorunda kaldıkları bir dünya görüşü bu.
Bebekken bir kurban eksiği ile başlıyorlar ve o eksiklik ileriki yaşlarında da devam ediyor.
Toplumsal yaşama katılabilmek için kılık-kıyafet kurallarına uymak zorunda olanlar da onlar, küçük yaşta evlendirilirken fikirleri sorulmayanlar da onlar.
Türkiye’de birçok kadının, başlarına gelebileceklerden korkmasının nedeni de bu.
Laikliğin tek bekçisi ordu değil
MALEZYA’nın, Türkiye için örnek bir "ılımlı İslam ülkesi" olarak gösterilmesinin ardından başlayan tartışmada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Malezya’nın toplumsal geleneklerini örnek gösterdi. Türkiye ile benzeşmediğini, korkuya yer olmadığını belirtti.
Sadece Cumhurbaşkanı’nın değil, birçok çevrenin ihmal ettiği bir gerçek var ki o da Türkiye’nin benzeri olmayan bir laik deneyiminin varlığı.
Bunu "yok saymak" öyle yaygın bir tutum haline geldi ki laikliğin tehlikede olduğunu söylemek ve laik düzeni zedeleyebilecek davranışları eleştirmek bile "darbe çığırtkanlığı" olarak yorumlanıyor.
Bunda elbette rejim aleyhine her davranışta gözünü askere dikenlerin de rolü var.
Bir kere şunu herkesin iyice aklına sokması gerekiyor: Laik düzenin tek garantisi ordu değildir.
Türkiye’deki laik düzenin en büyük garantisini, bu ülkenin laikliği benimsemiş, bunca yıldır o düzenin kendisine sağladığı olanaklarla yaşamış halkı oluşturuyor.
Ve hiç kuşku duyulmaması gereken bir konu var ki o insanların arasında, İslam’ı kendi içinde yaşamaya çalışanlar da var ve sayıları da hiç az değil.
Laik düzeni savunanlar bu nedenle demokrasiyi de savunmaları gerektiğini biliyorlar.
Türkiye elbette Malezya olmayacak. Çünkü Türkiye’nin laik demokratik geleneği buna izin vermeyecek.
Galatasaray, kendi işini kendisi yapmalı
GALATASARAY için Seyrantepe’de yaptırılacak stadyum işinde yine içinden çıkılmaz bir durum var.
İhaleyi alan şirketin henüz sözleşmeyi imzalamaması ve gerekli teminatı yatıramamış olması, ihalenin iptalini gündeme getirebilir.
Başından beri Galatasaray’ın bu stadyumu kendi olanakları ile yapması gerektiğini, Galatasaray’ın sahip olduğu olanakların buna yeteceğini yazıyorum, ama dinleyen olmuyor.
İşin bu noktaya gelmiş olmasının da bir tek nedeni var: Kendi yapabileceği bir işi devletin sırtına yıkma isteği.
TOKİ’nin bu stadyum için öngördüğü ihale sisteminde, bugünün koşullarında bu işin yapılması çok zor.
Ali Sami Yen arazisinde iş merkezi yapacak firmanın, buradan elde edeceği gelirin bir bölümünü TOKİ ile paylaşması ve üstüne bir de stadyum yapması gerekiyor.
Stadyumun, iş merkezinin yapılmasından önce bitirilmesi gerekliliği ciddi bir finansman yükü getiriyor.
ABD’de başlayan ve bazı Avrupa bankalarını da etkisi altına alan "geri dönmeyen mortgage kredileri" sorunu, bu piyasada uygun koşullarda kredi bulma olanaklarını da zorlaştırıyor.
Bir kez daha ortaya çıkıyor ki, bir hukuk devletinde, başbakanların kendilerini padişah yerine koyup, ulufe dağıtabilmeleri mümkün değil.
Stadyumun yapılma işinin daha gecikmemesinin bir tek yolu var:
Galatasaray, Ali Sami Yen’in yerine bir iş merkezi yapacak, oradan elde edeceği geliri stadyumun inşaatında kullanacak, o vakte kadar da maçlarını Olimpiyat Stadyumu’nda oynayacak.