BAŞBAKAN, Deniz Feneri soygununu yazdığımız için bize kızıyor.
Zannediyor ki gazeteler yazmamış olsa, bu soygun örtbas edilebilecek.
Erdoğan işte böyle bir medya istiyor: Seveceği haberleri yayımlayan, beğenmeyeceği haberlere gözünü kapatan bir medya!
İhtiyacı da var buna, çünkü 6 yıllık AKP iktidarının dönüp dolaşıp geldiği yer, kendinden önceki iktidarların bulunduğu noktayla aynı.
Başbakan’ın sevdiği gazeteleri okuyor olsaydınız, Deniz Feneri soygunu davasının nasıl bittiğini bile öğrenemeyecektiniz.
Mesela, dikkatsiz Sabah okuyucuları haberi görmemiş olabilirler. Çünkü haber, birinci sayfanın el altına konmuştu. Sabah’ın o günkü manşetine bakınca bu haberin neden en alta saklandığını anlamak kolay değil.
Ya ciddi bir "haber değerlendirme sorunu" var ya da damat bey, bu haberin yayımlandığını kayınpederin gözünden saklamaya çalışmış!
Başbakan’ın, belediye zamanından "yürü ya Albayrak" dediği grubun gazetesi Yeni Şafak, haberi birinci sayfasından iki sütun olarak verebildi. Hákimin "Dernek Türkiye’den yönetiliyor" sözleri ve Kanal 7 patronu ile RTÜK Başkanı’nın isimlerinin kararda geçmesi bu gazetede yer almadı.
Başbakan adına bu gazeteye 10 üzerinden 8 veriyorum!
Fethullahçı işadamının gazetesi Bugün’ün değerini de bilmek gerek. Haber küçük bir fotoğraf altı olarak yayımlandı: "MehmetGürhan’a 5 yıl hapis!" Gürhan kimdi, neden yargılandı gibi meselelere girilmedi. Bu gazete de 10 üzerinden 9’u hak etti! Ayrıca "bonus" olarak genel yayın müdürünün, bundan sonraki ilk yurtdışı gezisinde Başbakan’ın uçağında yeri hazır!
AKP medyasının "Başbakan’a yaranma" yarışında birinciliği Vakit’e verdim. Bu gazete, haberi "Deniz Feneri davasında iki tahliye" diye yayımladı. Mahkûm olanlardan, hákimin dolandırıcılık suçunu anlatışından, suçun Türkiye bağlantısından söz etmedi. Başbakan Erdoğan’ın bu gazeteye neden önem verdiğini böylece daha iyi anladım.
Kendilerine "yıldızlı 10" veriyorum.
Edibe Hanım da ’gülsün’ diye
BAŞBAKAN Recep Tayip Erdoğan, ortaya çıkmasından hazzetmediği haberleri yazan gazeteler için boykot çağrısı yaptı.
Bu tür çabalar esasen hiçbir işe yaramaz. Çünkü bu gazetelerin okurları, zaten bu gazeteleri okumayı tercih ettikleri için satın alıyorlar, Başbakan okumalarını önerdiği için değil. Bu yüzden "almayın" demesi de bir işe yaramaz.
Bu olay bana rahmetli Nihat Hoca’dan (Subaşı) dinlediğim "gazeteyi beğenmeyen adam" fıkrasını hatırlattı.
Anlatayım da bu cumartesi sabahına gülerek başlayalım. Bakarsınız Edibe Hanım da fıkrayı anlar, içinde bulunduğu sıkıcı ortamda tebessüm etme fırsatı bulur! Ona da bir faydam dokunur yani!
Adamın biri okuduğu gazeteye her gün bir "okuyucu mektubu" yazıyor ve gazetenin ne kadar kötü olduğunu, editörün geri zekálığını anlatıyormuş. Her mektup şu cümle ile bitiyormuş: "Gazeteniz o kadar kötü ki artık onu tuvalet káğıdı olarak kullanıyorum."
Aylar sonra editörün sabrı taşmış ve okuyucunun adresine bir mektup postalamış: "Mösyö, biraz daha gayret ederseniz, poponuz başınızdan daha akıllı olacak!"
Bu hedefler yetersiz kalır
BİR yandan Deniz Feneri soygunu, diğer yandan Şaban Dişli’nin 1 milyon doları!Türkiye artık din-iman adına nasıl soygunculuk yapıldığını konuşuyor. Din tüccarlarının gerçek yüzleri bir kez daha açığa çıkıyor. AKP’nin kurucu çekirdeğinde yer alan, AKP’nin kurduğu ilk iki hükümette Başbakan Yardımcılığı yapan Abdüllatif Şener’in Başbakan’a yaptığı "Devlet ihalelerini açıkla" çağrısı da bütün bunlara tüy dikiyor!
Başbakan’ın bu gündemi değiştirmek için giriştiği çabalar da tutmadı.
Geriye Ergenekon Davası kalıyordu ve nitekim beklediğim gibi "sürpriz tutuklamalar" gazetelere yansıdı. Nurseli İdiz, Sisi gibi "kázip şöhretler" ve beş teğmen!
Öyle görünüyor ki Ergenekon Davası’nda şöhret basamaklarından hızla iniyoruz.
Ergenekon Davası’nın, bugüne kadar üzerine örtülmüş, kasten soruşturulmamış suçları açığa çıkartmak için çok önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bunu daha önce de yazdım.
Ancak davanın gelişme seyri, bu tür "büyük tutuklamalar ile gündem değiştirme çabasını" da bana düşündürtüyor.
Dilerim ki bu son tutuklamaların amacı bu olmasın.
Eğer buysa da seçilen hedefler çok yetersiz, bunu da belirtmiş olayım!