Geçmişi ondan geri almak

BİR dönem hayatınıza girmiş, birlikte iyi kötü günleri paylaştığınız bir insanı, hiç olmamış gibi varsayabilir misiniz?

Haberin Devamı


Soruyu yanıtlamadan önce isterseniz Posta gazetesinin birinci sayfasında 20 Ekim günü “Sansür” başlığıyla yayımlanan şu haberi okuyalım:

 

“Hülya Avşar hayatını anlattığı ‘Selfie’ filminden iki erkek çıkardı: 1989’da aşk yaşadığı futbolcu Tanju Çolak ve 2009’da evlilikten döndüğü işadamı Sadettin Saran. Hülya Avşar’a yakınları ‘Filmin kötü reklamı olur ve o isimler senden çok konuşulur’ dediği için bu kararı aldığı öğrenildi.”

 

Haber bu kadar. Daha sonra üzerinden geçen bir haftadan bir gün fazla sürede tekzip edildiğini, tersine bir açıklama yapıldığını da okumadım.

 

Otobiyografi dediğimiz tür, insanın kendisine yönelik sübjektif bir bakışıdır doğal olarak.

 

Haberin Devamı

Onun için ‘Selfie’ filminde, Avşar’ın kendi hayatına kendi istediği gibi bakması ve onu öylece değerlendirmesinde şaşılacak bir durum yok tabii.

 

Bu arada filmin adının zekice olduğunu da belirteyim, herkesin selfie çektiği bir devirde, bir otobiyografi için iyi bir buluş.

 

Sadece filmin bu yönüyle “eksik” olduğundan söz edebiliriz, o kadar. Yoksa kime ne?

 

Dediğim gibi bu kişinin kendi hayatına sübjektif bir bakışıdır ve o bakışın her şeyi görüyor olması da aslına bakarsanız gerekmez.

 

Zaten otobiyografilerin tümünün de son derece dürüst ve objektif bir bakışla yazıldığını da kimse iddia edemez, işin doğasına aykırı bu.

 

Gel gör ki otobiyografi yazarken ya da kendini filme çekerken yapabildiğin işi, gerçek hayatta o kadar kolay da yapamazsın.

 

Yani hayatına girmiş, yaşamının bir bölümünü paylaşmış, hatta o bölümünün içinde başrol oyuncusu olmuş bir kahramanı silip atamazsın.

 

Haberin Devamı

Filmde olur ama gerçek hayatta asla!

 

Ayrıldığın birisini hayatından silip atma denemeleri eskiden beri var.

 

Bizim gençliğimizde ayrılan sevgililer birlikte çektirdikleri fotoğrafları ortadan yırtıp ayrıldıkları sevgiliyi çöp kutusuna yollarlardı.

 

Şimdi sosyal medya hesaplarını takibi bırakıyorlar, eski paylaşımlarını siliyorlar.

 

En zoru da ayrıldığı sevgilinin ismini bir dövme olarak vücudunun bir yerlerine kazıyanların olmalı. Lazer ile silindiğini duydum ama bu uygulamanın nasıl bir sonuç verdiği ile ilgili bir fikrim yok. Bir de o ismin üzerine başka dövme yaptıranlar varmış, bunu da duydum ama görmedim.

 

Yani esasen böyle “fiziksel” meselelerde eski sevgiliyi hayatından kolayca çıkarıp atabilmek mümkün elbette.

 

Haberin Devamı

Gerçi birlikteyken hayatının en güzel yıllarını geçirdiğini düşündüğün biriyle ilgili anıları silip atmanın aptalca olduğunu düşünürüm, ama böyle düşünmeyenleri de anlayabiliyorum.

 

Peki, bunu hiç yaşanmamış sayabilir mi bir insan?

 

İşte o iş o kadar kolay değil bence.

 

Sevdiğimiz kişide çoğu zaman onda olmayan özellikler vehmederiz.

 

“Güzel” deriz, başkaları hiç de güzel bulmayabilir.

 

“Akıllı” deriz, başkaları için aptalın önde gideni olabilir.

 

Vehmettiğimiz özellikler, o kişide gerçekten de olabilir, işin bu yönü o kadar önemli değil.

 

Önemli olan, birisine âşık olduğumuzda esasen kendi egomuzu tatmin etmeye yöneliyor olmamızdır.

 

Bizim dokunduğumuz “altın” olur, ayarı da mükemmeldir, dedikoducular o altın zannettiğimiz şeyin aslında iyi cilalanmış bakır olduğunu söyleseler de kulak asmayız.

 

Haberin Devamı

Çünkü “düşük ayarlı” birisine âşık olmuş olmayı kendimize yediremeyiz.

 

Ama zamanla (ki bunun süresi herkes için değişebilir, belki de hiç bitmeyebilir) aşkın güçlü duyguları zayıflamaya başladıkça, “gerçeği” görmeye daha çok yaklaşırız.

 

Tamamen görebilir miyiz, orası da meçhul, yaklaşabiliriz ama.

 

“Senin için ölürüm” noktasından “Canın cehenneme” noktasına geliş, uzun bir yolculuk olabilir ve o noktaya geldiğinde de o kişiyi hayatından silip çıkarmak isteği dayanılmaz bir hale gelebilir.

 

Ayrılma kararını vermek kolaydır ama geçmişi ondan geri alabilmek o kadar kolay olmaz.

 

Kafandan söküp atamazsın çünkü.

 

Unuttuğunu zannettiğinde bile bazen öyle bir an gelir ki, bir kuşun uçuşu, uzaktan gelen bir koku, bir kitapta okuduğun bir cümle, hafızanızı yeni gelin bohçası gibi açar ve önünüze serer.

 

Haberin Devamı

Çoğu zaman bunlar insanda sıcak duygular da uyandırır, minik bir tebessüm eski günlerin anısına duvaklarının kenarından kıvrılıverir.

 

Çünkü bitti dediğimiz duyguların çoğu aslında bilinçle bastırılmıştır.

 

İçinden şunu bilirsin: Bir zamanlar birisini sevmiş olman, hiç sevmemiş olmandan iyidir.

 

Gerçek hayat biyografilerdeki gibi sübjektif değil, objektiftir.

 

DÜNYAYI KURTARABİLİRİZ

 

KENDİNE “cadı” diyen bir gazeteci arkadaşım var. Genç bir kadın, gazeteciliğe başladığı ilk günü hatırlıyorum, genç kızlığa yeni adım atmıştı, uzun süre birlikte çalıştık.

 

İsminin yazılmasından hoşlanmadığı için kimliğini gizli tutuyorum.

 

“Cadı” ve arkadaşları Çarşı Kadın 1903 isimli bir taraftar grubu kurdular. Ama bunlar diğer taraftar gruplarından farklılar, “hayır işleri için” bir aradalar.

 

Beşiktaş Belediyesi, onlara kullanmaları için bir depo tahsis etti, topladıkları yardım malzemelerini orada tasnif edip ihtiyaç sahibi olanlara ulaştırıyorlar.

 

Bu yılki kampanyalarının adı şu: “Ben okursam, sen okursan, o okursa, dünya değişir”.

 

Bu çerçevede köy okullarına kitap, defter, kırtasiye malzemesi, bot, mont, giysi gönderiyorlar.

 

Yapacağınız yardımları “ayni olarak” yapabiliyorsunuz.

 

Kampanyaya katılmak isteyenler, ayrıntılı bilgiyi 05414557261 numaralı telefondan ya da carsi.kadin1903@gmail.com e-posta adresinden  alabilirler.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları