Erbakanlar’a kara para soruşturması yapıldı mı?

KARA Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında yapılan "adli yargıyı etkilemeye teşebbüs" suçlamasının kamuoyunda yarattığı tepki nedeniyle son derece ilginç bir haber dikkatlerden kaçtı.

Pazar günü Vatan’ın manşetinde Barlas Yurtsever imzalı bir haber yayımlandı. Haber, aralarında Necmettin Erbakan’ın kardeşi Kemalettin Erbakan ve kızı Zeynep Erbakan da olan dört kişi hakkında "kara para aklama suçlaması" ile ilgiliydi.

Kara para soruşturması, söz konusu kişilerin batık Bayındırbank’taki hesaplarda yer alan 23.6 milyon Amerikan Doları ile 3.4 milyon Euro’nun kendilerine iadesiyle ilgili olarak açtıkları davadan sonra başlamıştı.

Banka müfettişleri, ilgili hesapları incelerken Almanya, İsviçre ve ABD’den Türkiye’ye baş döndürücü bir para trafiğini tespit etmişlerdi. 1994 ile 2000 yılları arasında 50 milyon Amerikan Doları’ndan fazla paranın Türkiye’de onlarca değişik hesaba aktarıldığı ve daha sonra Erbakanlar ile bazı Milli Görüş yöneticilerinin şifreli off-shore hesaplarında toplandığı ortaya çıkarılmıştı.

Banka müfettişleri, hesaplardaki bu hareketlerin MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) tarafından hazırlanan yayınlarda sözü edilen türden şüpheli işlemler olduğunu fark edince, 2004 yılında "kara para soruşturması" için raporlarını MASAK’a göndermişler.

Erbakan’ın avukatlarının dün yaptıkları açıklama, böyle bir soruşturmanın olmadığı yolundaydı.

2004 yılında yapılan bir suç duyurusuyla ilgili soruşturmanın yapılıp yapılmadığını ben de gerçekten çok merak ediyorum.

MASAK yetkilileri, müfettiş raporlarının sonucunda ne gibi bir işlem yaptıklarını açıklarlarsa hep birlikte öğreneceğiz.

AKP’liler gerçekten çok sevinmiş

ORGENERAL Yaşar Büyükanıt ile ilgili iddianın Van Savcılığı tarafından soruşturulmak üzere Genelkurmay Askeri Savcılığı’na iletilmesi, en çok bazı AKP’lileri sevindirmiş.

AKP Adıyaman Milletvekili Faruk Ünsal şöyle söylemiş: "İnsan Hakları Komisyonu’nda kamu görevlilerinin devam eden yargıya müdahale edemeyeceklerine ilişkin önerge hazırlamıştım. Ancak reddedildi. Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame, bizim yapamadığımızı yapmıştır."

AKP Manisa Milletvekili Hakan Taşçı da şöyle konuşmuş: "Bizim eksik bıraktığımızı Van Savcılığı tamamlamıştır."

Hafızası zayıf bir toplum olduğumuz için geçen hafta TBMM’de olanları kısaca hatırlatayım önce: Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile ilgili olarak verilen önerge, TBMM Komisyonu’nda kabul edilmedi; çünkü önergeyi veren üç milletvekili (ikisi AKP’li) oylamaya katılmadılar!

Ayrıca Orgeneral Büyükanıt’a yönelik eleştiriler de AKP’li komisyon başkanı Mehmet Elkatmış tarafından rapor metninden çıkarılmıştı.

Belli ki komisyon raporuna bu ifadeleri sokamayanlar, savcılığın bu iddiayı ciddiye almasından ziyadesiyle memnun olmuşlar.

Acaba bu memnuniyetin arkasında yargıya yönelik gizli bir müdahale de yatıyor mu?

Yunan gazetecilerin Türkiye takıntısı

YUNAN gazetecilerin gazetecilik anlayışlarıyla ilgili her zaman çok ciddi kuşkularım oldu.

Yüzlerce gazetecinin her ay Yunan hükümetinden maaş aldıklarını öğrendiğimden beri Yunan gazetelerinin Türkiye takıntılarını daha iyi anlar oldum.

Yunanistan’ın en ciddi gazetelerinden Kathimerini, haftada altı gün bir de İngilizce versiyon yayınlıyor. Yunanistan’da Herald Tribune ile birlikte dağıtılan bu versiyonun cumartesi günkü nüshasını Atina’da okudum.

8 sayfalık gazetede dört sayfa televizyon ve sinema programları, borsa tabloları, lüzumlu telefonlar, hava durumu ve küçük ilanlara ayrılmıştı.

Haberlere ayrılan dört sayfada Türkiye ile ilgili 6 haber yer alıyordu.

Ama en ilginci de şuydu: Cuma günü Yunanistan’da bir kuğunun kuş gribinden öldüğüne ilişkin haber birinci sayfada tek sütuna 17 santimetrelik bir yerden verilmişti. Türkiye’de üç kuşun, kuş gribinden öldüğüne ilişkin haber ise gazetenin ikinci sayfasında dört sütuna 7 santimetrelik bir alan (yani toplam 28 santim sütun) kaplıyordu!

Ne dersiniz, gerçekten ilginç bir gazetecilik anlayışı değil mi?
Yazarın Tüm Yazıları