‘Devlet Bey’in sarkacı’

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin durduk yerde neden başkanlık sistemi için referandum konusunu gündeme getirdiği sırrını koruyor.

Haberin Devamı


Ve öyle görünüyor ki bunun sebebini aradan yüzyıllar geçse bile öğrenemeyeceğiz.

 

Devlet Bahçeli “Bunu halka soralım” dediği konuşmasında MHP’nin aslında parlamenter sistemden yana olduğunu söylemeyi de ihmal etmedi.

 

Şimdi karşımızda çok bilinmeyenli bir denklem var, buyurun çözebilirseniz bana da haber verin.

 

Önce eldeki veriler:

 

1– Şu andaki TBMM aritmetiğine göre AKP’nin, başkanlık sistemi ile ilgili Anayasa değişikliğini tek başına referanduma götürme olanağı bulunmuyor.

 

2– CHP ve HDP böyle bir Anayasa değişikliğine olumsuz oy kullanacak.

 

Haberin Devamı

3– MHP aslında parlamenter sistemin devamını istiyor.

 

Şimdi çözeceğimiz problem şu:

 

AKP’nin bu değişikliği referanduma götürebilmesi için MHP’nin, başkanlık sistemi ile ilgili Anayasa değişikliğine olumlu oy kullanması lazım.

 

Ancak bizzat liderinin ağzından öğrendik ki MHP, parlamenter sistemden yana.

 

Bu durumda MHP oylamada nasıl davranacak?

 

Liderinin ağzından “söz bir kere çıktı” diyerek, aslında savunmadığı bir Anayasa değişikliğine oy mu verecek?

 

Diyelim ki bu gariplik gerçekleşti ve halk referandumda son kararı verecek.

 

Referandum kampanyasında MHP neyi savunacak?

 

Genel başkanının savunduğunu söylediği parlamenter sistemi mi, aslında karşı olduğu halde olumlu oy verdiği başkanlık sistemini mi?

 

Parlamenter sistemi savunacaksa, Meclis’te başkanlık sistemine neden oy vermiş olacak?

 

Haberin Devamı

Başkanlık sistemini savunacaksa, genel başkanı, konuşmasında neden parlamenter sistemden yana olduklarını söyledi? Bu durumda MHP de başkanlık sistemini savunuyor olmaz mı?

 

Öyle görünüyor ki MHP’li politikacıların da başları fena halde dönecek.

 

Önce savunmadıkları sisteme oy verecekler, sonra halka gidip oy verdikleri sistemi aslında istemediklerini söyleyecekler.

 

MHP seçmeninin de başı kendi etrafında birkaç tur dönecek yani.

 

Devlet Bahçeli’nin bu politik deha gösterisine acaba ‘Foucault’nun Sarkacı’ndan ilham alarak ‘Devlet Bey’in sarkacı’ adını verebilir miyiz?

 

SARAY’DA KRİPTO VAR!

 

“SEN kalkacaksın ta Amerika’dan senin savcıların FETÖ vasıtasıyla Türkiye’ye getirilip burada yedirilecek, içirilecek, giydirilecek ondan sonra Amerika’ya tekrar dönecek, ondan sonra da bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını içeri girerken pat tutuklayıp alacaksın. 6 aydır orada hapiste tutacaksın, yargılayamayacaksın. Seninki tarafsızlık, bağımsızlık olacak, o kişiye karşı ‘Onu niye hesaba çekmiyorsunuz’ diye sorduğumuzda, o zaman da diyeceksin ki, ‘Burada bağımsız yargı var, tarafsız yargı var’. Kusura bakma bizde senden daha çok tarafsız ve bağımsız yargı var. Adı Amerika olduğu zaman bağımsız, tarafsız; adı Türkiye olduğu zaman bağımlı, taraflı. Yok böyle bir şey.”

 

Haberin Devamı

Tırnak içinde yukarıda aktardığım bu sözler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait.

 

TC vatandaşı olarak tanımladığı şahıs ABD’de tutuklu olan Reza Zarrab.

 

FETÖ’nün “Türkiye’ye getirip, yedirdiği, giydirdiği savcı” ise Zarrab’ı tutuklatan Bharara.

 

Şimdi biliyoruz ki Bharara Türkiye’ye gelmiş değil. Kendisi de daha önce bu iddialar üzerine bu durumu açıklamıştı.

 

Ortada gerçekten Türkiye Cumhuriyeti açısından “sorunlu” bir durum var.

 

Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını yazanlar, belli ki Cumhurbaşkanı’nı sabote ediyorlar, doğru olmayan şeyleri tekrarlamasına yol açarak, itibarını zedelemek istiyorlar.

 

Ben o Saray’da, bu işlere bakanlar arasında krtipto FETÖ’cüler olduğuna artık neredeyse emin olmak üzereyim.

 

Haberin Devamı

Bir ülkenin Cumhurbaşkanı’na bu yapılır mı? Burası Çatladıkapı Muhtarlığı mı?

 

BİR KONUŞURSAM YER YERİNDEN OYNAR

 

BAŞLIKTAKİ bu kalıbı ne zaman duysam, tüylerim diken diken olur.

 

Mahalle kahvelerinde filan söylendiğinde gülünüp geçilecek bir şeydir ama bir devlet yetkilisi böyle bir şey söylediği zaman paniklerim.

 

Artık nasıl bir gerçeğe vâkıflarsa, hem bizleri, hem ülkeyi korumak için bunu açıklamaktan imtina ediyorlar diye düşünürüm.

 

Ama yöneticilerimiz o kadar fedakârlardır ki bu ağır yükü tek başlarına taşırlar.

 

O sırrı ebediyete kadar saklarlar, ağızlarını açmazlar ki yer de yerinden oynamasın.

 

Bu nedenle böyle ağır bir yükü taşımak zorunda olan devlet adamları için üzülürüm.

 

Haberin Devamı

En son Sağlık Bakanı Recep Akdağ, GATA tartışmalarıyla ilgili söyledi bunu.

 

“Orada resmen imparatorluk kurmuşlar, konuşturmasınlar beni” dedi.

 

Konuşsa kim bilir ne gerçekler su yüzüne çıkacak ama fedakârlık yapıp konuşmuyor.

 

Zaten AKP’ye böyle bir “çilecilik” anlayışı hâkim.

 

Mesela Bülent Arınç, Ankara’nın Fetullahçılara parsel parsel verilmesi tartışmasında şöyle demişti ki o vakit Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsüydü: “Daha fazlasını bana söyletmesin!”

 

Arınç, o büyük sırrı içinde tuttu ve söylemedi ki başımıza işler açılmasın.

 

Arınç, emekli olduktan sonra da “sorumlu devlet adamı” olmaktan vazgeçmedi ve bir sırrı saklamanın ağır yükünü içinde taşımaya devam etti.

 

Seçimden sonra koalisyonun neden kurulamadığını sordular, şöyle yanıtladı: “Onu söyleyemem. Söylersem başka yerlere gider.”

 

Sustu ve başka yerlere sürüklenmekten kurtulduk.

 

Melih Gökçek de tweet atmıştı, Kemal Kılıçdaroğlu ile Dengir Mir Mehmet Fırat buluşmasıyla ilgili: “KK, söyle bakalım. Fırat’ın karşısında niye el pençe divan durdun? Ben söylerim ama ortalık karışır.”

 

Söylemedi ve ortalık da karışmadı tabii.

 

Recep Tayyip Erdoğan da, Başbakanlığı döneminde böyle çok sırları sakladı. Taraf gazetesi MGK belgelerini yayınladığında şöyle demişti: “Kampanyayı yürütenleri açıklarsak yer yerinden oynar.”

 

Açıklamadı ve görüyorsunuz yer, yerinde duruyor!

 

 

Yazarın Tüm Yazıları