DIŞIMIZDAKİ dünyanın PKK konusundaki tutumunun değişmekte olduğunu ortaya koyan ciddi işaretler var.
Daha önce sanki bölgede iki resmi güç arasında savaş varmış gibi "iki taraflı ateşkes çağrıları" yapanların bu tavırlarını terk ettikleri görülüyor.
Resmi açıklamalarda artık sadece PKK’ya yönelik "koşulsuz silah bırakma" çağrıları var.
Sadece resmi ağızlarda değil, basın-yayın organlarının yorumlarına da yansıyan bu durum, PKK’nın giderek yalnızlaştığını gösteriyor.
ABD’nin tutumunda da belirgin bir farklılık görülüyor. Gazetelere de yansıyan haberler, ABD’nin bugüne kadar gönülsüz davrandığı "PKK’ya karşı ortak hareket etme" fikrine yaklaştığını ortaya koyuyor.
Bunun iki nedeni var: Birincisi PKK’nın saldırganlığını arttırmış olması ve siviller de dahil olmak üzere kitlesel katliamlara yönelmiş olması. Bu, PKK’nın çok ciddi bir taktik hata yapmasının bir sonucu!
İkinci neden ise TBMM’de kabul edilen tezkere ve Türkiye’nin sokaklarına hákim olan havadır.
Tezkere ve sınır ötesi harekát konusunda uzun süredir ayak sürüyen Türk hükümetinin, kamuoyundan yükselen bu baskı karşısında artık hareketsiz kalamayacağını Batılılar da gördüler çünkü.
Bu da Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin bugüne kadar bu konuda hareketsiz kalarak çok ciddi bir hata yaptığını ortaya koyuyor.
Bütün bunların terörü bir anda bıçak gibi kesip atacağını düşünmek de elbette hata olur.
Terörü besleyen nedenler ortada durduğu sürece bu bela ile yaşamaya devam etmek zorunda kalacağız.
Yerli ve uluslararası kamuoyundaki bu havanın yarattığı fırsatı iyi kullanmak ve terörü kesin olarak sona erdirecek önlemleri geliştirmek de artık Erdoğan hükümetine düşüyor.
Polise bir artı, bir eksi puan
İSTANBUL’da gece yarısı girdiği bir evde, evin hanımına tecavüz etmeye kalkışıp, eşini de öldüren sabıkalı hırsız, olayın üzerinden bir hafta geçmeden yakalandı.
Bunun İstanbul polisi açısından önemli bir başarı olduğunu kabul etmek ve bu başarılı operasyonu gerçekleştiren polisleri kutlamak gerekiyor.
Bu madalyonun iyi tarafı! Bir de işin polis tarafından iyi yönetilemeyen tarafı var ki onun da üzerinde durmak ve benzeri hataların tekrarını önlemek gerekiyor.
Hatırlayacaksınız olayın meydana geldiğinin ertesi günü, polisin yürüttüğü soruşturma ve sorgulamalar ile ilgili bazı haberler gazete ve televizyonlara yansıdı.
Öyle bir hava yaratıldı ki, sanki olayın mağduru olan evin hanımı da işin içindeymiş gibi bir izlenim uyandırıldı.
Ciddi bir travma yaşayan, üstelik eşi de gözlerinin önünde öldürülmüş genç bir kadının iffetinin de tartışma konusu haline getirildiğine tanık olduk.
Allah’tan polis büyük bir başarıyla gerçek suçluyu kısa sürede ortaya çıkardı ve kadıncağız, olayın mağduru iken faili gibi görülmekten kurtulabildi.
Bu bize polis soruşturmalarının basına yansıtılmasında gerekli özenin gösterilmediğini anlatıyor.
Bu konuda daha özenli davranmak elbette sadece polisin değil, basının da görevi olmalı.
Sollama beni mahcup ederim seni!
TÜRK Ticaret Kanunu’nu değiştirecek yasa tasarısı dün TBMM’ye sunuldu.
Yaşamımızdaki birçok şeyi yakından ilgilendirecek bu tasarının kamuoyunda, önemine layık bir şekilde tartışılması gerekiyor.
AKP iktidarı, dileyelim ki bu kez de kötü yazılmış, sonra sık sık değiştirilmesi gündeme getirilecek bir yasa ortaya koymasın.
Dün tasarıyla ilgili haberleri okurken ilk önce işin eğlenceli kısımları ilgimi çekti.
Tasarıya göre bundan sonra kamyon, minibüs, otobüs gibi taşıma araçlarının dış yüzeylerinin sade bir görünümde olması gerekiyor.
Gazetelerdeki haberlere göre kamyonların arkalarındaki ilginç yazılar da kaldırılacakmış.
Bunun neden gerekli görüldüğünü anlayamadım.
Kamyon ve minibüs yazıları, bizim toplumsal kültürümüzün önemli ve bence korunmaya değer özelliklerinden birisi.
Bunlar hem insanlar arasındaki ilişkileri hem de ülkenin o anki sosyo- ekonomik gerçeklerini, halk lisanıyla betimleyen yazılar.
Dönemden döneme göre değişiyorlar ve yazıldıkları döneme ilişkin önemli ipuçları veriyorlar.
Demek ki ülkemiz sosyologlarının ve dilbilimcilerinin bu yasak başlamadan önce sıkı bir tarama yaparak bunları yazılı kültürümüze kazandırmalarında yarar var.