Paylaş
Masamızdaki arkadaşlardan birinin köpeğiymiş ve doğrusunu isterseniz bir Pitbull’u o ana kadar sadece fotoğraflarda gördüğüm için ne olduğunu tam anlayamadım.
Siyah beyaz, hafif tıknaz sayılabilecek bir köpekti ve benim bulunduğum tarafa doğru koşunca oynamak istediğini düşündüm.
Patilerini kucağıma koydu ve kafasını uzattı. Gıdısını kaşıdım, kafasını okşadım, biraz sıkıştırdım ve bıraktım.
O güzel köpeği severken de cinsini sordum, “Pitbull” yanıtını alınca da irkildiğimi söylemeliyim.
Arkadaşım, “Gördüğün gibi” dedi, “bunların da diğer köpeklerden bir farkı yok. Sevilmek isterler, oynamak isterler”. Sonra ekledi: “Sorun bir köpekte değil, o köpeğin nasıl yetiştirildiğindedir. Pitbull’ları saldırgan diye toplayacaklarına, o köpekleri öyle yetiştiren sahiplerini toplamalılar.”
İçinden çıkılması zor bir çelişki bu! Kuşkusuz ki arkadaşımın söylediklerinde haklılık payı var ama bunu nasıl ayırt edeceğiz ve saldırgan olarak yetiştirilen köpeklerin insanlara zarar vermelerini nasıl önleyeceğiz?
Öte yandan bunun bir canlı hayvan katliamına yol açmasının vicdanlarda yaratacağı tahribatları da düşünmemiz gerek. Bir köpek sahibi ile köpeği arasındaki derin bağı böylesine koparmanın yaratabileceği duygusal sorunları unutmamak gerek.
Galiba en doğrusu bundan böyle bu tür köpeklerin üretiminin ve ithalinin önlenmesi, köpeklerini tasmasız olarak gezdiren, sokağa salıveren insanların caydırıcı şekilde cezalandırılması ve sorunun çözümünün doğanın şaşmaz kuralına bırakılması.
Bodrum’dan izlenimler
“YAZ dönemi çalışmalarımı” Bodrum’da sürdürüyorum!
“Uzatılmış bir hafta sonu tatili” demek kulağa hoş gelmiyor. Devlet büyüklerimizin çıktıkları tatilleri böyle anlatmaları daha çok hoşuma gidiyor o nedenle ben de “yaz dönemi çalışmalarımı” değişik yerlerde sürdürüyorum!
Bu kez Başbakan Erdoğan gibi ben de Bodrum’da “çalışıyorum”!
Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ile ya uçakta karşılaşıyoruz ya da bir lokantada. Uzun süredir “Bir oturalım” sözümüzü tutamıyorduk, bu kez sözümü tutma olanağı da buldum.
Kocadon’un bir sorununu anlatıp çözüm isteyen seçmenlerden ve çalan telefonlardan fırsat buldukça anlattıklarını sizlerle de paylaşayım.
Bodrum’a 2009 yılında sadece İngiltere’den 500 bin turist gelmiş. Bu yıl bu sayısının yüzde 20 oranında artması bekleniyor. Kocadon’un hedefi yabancı turist sayısını 1 milyon 600 binlere çıkarmak.
Bunu yaparken de ‘her şey dahil’ otel sisteminden uzaklaşıp, butik otelcilik anlayışını yaygınlaştırmayı ve yarımadaya dağılmış küçük yerleşim merkezlerindeki esnafın da turizmden pay alabilmesini hedeflediğini anlatıyor.
Bodrum kent merkezini daha cazip hale getirmek için de projeleri var. Otogar, Torba kavşağına taşınacak ve sanayi sitesinin de taşınmasıyla birlikte o bölgede bulunan tarihi kent ortaya çıkarılacak. Bunun için kaynak arayışlarının sonuna gelmiş durumdalar.
Kaleden marinaya gelen yolun acil ihtiyaçlar dışında trafiğe kapatılıp bir yaya bölgesi haline getirilmesi de bir başka proje. Bu proje, bugün marina dışında bekleyen mega yatları barındırabilecek bir marinayı da kapsıyor ve mega yatlarla gelecek turistlerin lüks ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri alışveriş yerleri ve lokantalarla bütünleşecek.
İçmeler’deki tersane bölgesinin geliştirilmesi, büyük guletlerin de inşa edilmelerini kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi bir başka proje. Şu anda bu bölge 3 bin kişiye istihdam sağlıyor. Bodrum Guleti, artık bütün Akdeniz çanağında tek ürün olma özelliğini taşıyor, coğrafi işaretlemesi de yapılmış ve sadece guletlerin katıldığı Bodrum Cup yarışları da bu sanayinin tanıtılıp geliştirilmesinde bir araç olacak. Sanayi ve Turizm bakanlıklarının dikkatine sunarım.
Kocadon, bir yıl içinde 86 değişik proje geliştirdiklerini ve bunların en önemlisi olarak gördükleri yüzde 80’e varan su kaçağına neden olan asbestli boruların değiştirilmesi işinin büyük ölçüde ilerlediğini anlatıyor.
Kocadon, sadece Bodrum merkezde kış aylarında 35 bin olan nüfusun yazın 300 bine çıktığına da dikkat çekiyor. Yarımadanın tüm nüfusu yazın sekiz misli artıyor. Bodrum Belediyesi’nin ve yarımadadaki öteki belediyelerin böylesine bir yükü kendi olanakları ile taşıyabilmelerinin zorluğuna dikkat çekiyor ve devletin bu belediyelere kalıcı gelir kaynakları yaratılmasında yardımcı olmasını bekliyor. Kış turizminin canlandırılması için THY’nin kışın da Bodrum’dan yurtdışındaki büyük merkezlere tarifeli seferler koyması gerektiğini düşünüyor.
20 dönümlük bir alanda kurulacak kongre merkeziyle Bodrum’un kışın da hareketli bir turizm merkezi olması hedefleniyor .
Kocadon’a Torba kavşağı ile Yalıkavak arasındaki yolun inşaatlar nedeniyle artık engebeli bir araziye dönüştüğünü, bunu çözmek için ne yaptığını da sordum.
Meğerse o yol Kenan Evren’in Bodrum ziyareti için 1982 yılında yapılmış ve sahibi belli değil!
O tarihte Turizm Bakanlığı bütçesinden sağlanan para ile Köy Hizmetleri tarafından yapılan yol öylece duruyor. Belediyelerin bu yolu kendi başlarına yapabilmeleri için zaten kaynakları yok, üstelik mevzuat açısından da sorunlu ve sanırım Karayolları’nın bu işe artık el koyması gerekiyor!
Paylaş