ÜSKÜDAR Subaşı Camii'nde başı açık kadın ve erkeklerin bir arada cuma namazı kılmalarıyla ilgili tartışmaları uzaktan izlemeyi tercih ediyorum.
Dini inançları tartışma konusu yapmanın kimseye bir yararı olduğunu sanmıyorum. Bu konuda yapılabilecek yorumlarda dikkatsizce kullanılabilecek kelimelerin hiç istenmeyen sonuçlar doğurabileceğinin de farkındayım. Biliyorsunuz, belirli bir çevrede kolayca "tahrik" olabilecek çok sayıda "meczup" bulunabiliyor ve onları kışkırtarak başı açık namaz kılanların üzerine saldırtmaktan fayda umabilecek olanların sayısı da az değil.
Öte yandan şu konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum: Geçmişte de bizim toplumumuzun hiç alışık olmadığı kılık kıyafetler içinde ibadet edenler oldu. Mesela Aczmendiler... Ya da değişik tarikat örgütlenmeleriyle de karşılaştık. Toplumumuzun alışkın olmadığı iç düzenleri ve ibadet yöntemleri olan tarikatlardan söz ediyorum.
Hatırlayacaksınız, bugün "başı açık namaza" feryat figan itiraz edenlerin neredeyse tümü o günlerde aynı tepkiyi o tarikatlara göstermemişlerdi. Toplumda yükselen tepkiye ve konuyla ilgili olarak yapılan kovuşturmalara, "herkes ibadetini kendi inancı içinde yapar" denilerek itiraz edilmişti.
Şimdi sormak istiyorum: Başı açık namaz kılmak da "herkesin ibadetini kendi inancı içinde yerine getirmesi" değerlendirmesini neden hak etmiyor?
Çok para ’magandalığa’ engel değil
PAZARTESİ gününden beri İstanbul kar yağışı altında. Anayollar trafiğe açık tutuluyor; ama ara sokaklardaki durum filmlerdeki Sibirya görüntülerini andırıyor.
Bu havalarda otomobil kullanmak sadece dikkat ve bilgi değil aynı zamanda sorumluluk da istiyor.
Ancak, altlarında dört çekerli arazi aracı olanların büyük bölümü, diğer sürücülerin çektikleri sıkıntılar ve zorluklarla hiç ilgili değiller.
Onlar araçlarını trafikte yeterince dikkatli ve yavaş kullanmadıkları için küçük otomobillerdeki sürücüleri de tehlikeye atıyorlar.
Dün Etiler'de böyle bir magandanın sıkıştırdığı bir otomobil kaydı ve kaldırımlar kar dağlarıyla kapalı olduğu için yol kenarında yürüyen yayalara çarpmak üzereyken tamamen tesadüf eseri olarak durabildi.
Bu manzarayı görünce dikkat ettim, dört çekerli araç kullananların çoğu trafikteki herkesi kendileri gibi zannediyorlar.
Zincir taktığı için yavaş seyretmek zorunda kalanlar, kar lastiğine güvenerek yola çıkan küçük otomobiller, hızlı yemek dağıtımı ve kuryelik yapan motosiklet sürücüleri ile yürümek için ancak bir geçit bulabilen yayalar, bu dört çekerli trafik magandalarının terörüne maruz kalıyorlar.
Öyle görünüyor ki otomobil satın alacak para miktarı ile magandalık arasında doğrusal bir ilişki yok. Çok para da magandalığa engel değil. Demek ki her şey, insanın kendi içinde olup bitiyor diye düşünüyorum.
Yeni Şafak, Unakıtan'a komplo mu kurdu?
MESLEK yaşamımın önemli bir bölümünü dergi ve gazete yöneticisi olarak geçirdim. Doğruluğundan yüzde yüz emin olduğum birçok haberin, daha sonra bizzat haberin kaynağınca yalanlandığını o kadar çok gördüm ki. Bunların yazı işlerinde ne tür moral bozukluklarına ve tartışmalara yol açabileceğini gayet iyi biliyorum.
"Baykal'ın 1 milyon YTL'lik banka hesabı var" haberinden sonra yaşananları izlerken Yeni Şafak'taki gazete yöneticilerinin de benzer bir duygu içinde olduklarını düşündüm.
Haberin yayımlanmasının ardından ortaya çıkan tartışmalar ile yalanlamanın Yeni Şafak'ta yer alma biçimi, gazetenin haberinin doğruluğunda ısrarlı olduğunu gösteriyor.
İşin ilginç yönü, başka gazetelerin bu tür haberleri karşısında Yeni Şafak yönetici ve yazarlarının tavırlarının çok farklı olmasıydı.
Ne zaman bir başka gazetede bu tür bir haber yayınlansa ve ardından yalanlansa, Yeni Şafak yazarları hemen bunun "hükümete karşı düzenlenmiş bir komplo" olduğundan söz ederler. Gazetenin "medya eleştirisi" sayfasında sütunlarca yazı yazılır. O haberin "hangi kötü amaçlarla uydurulduğundan" ve esrarengiz ilişkilerden söz eden yorumlar yapılır.
Bu olaydan sonra Yeni Şafak yöneticileri acaba şöyle diyorlar mıdır: "Demek ki bu tür 'kazalar' her gazetenin başına gelebiliyormuş?"
Yoksa bu haberin altında da "hükümetin bir bakanına karşı kurulmuş bir komplo" mu aramalıyız?