Bana her şey hediyeleri hatırlatıyor

BU bir algıda seçicilik midir bilemiyorum ama okuduğum bazı haberler bana hep yıllardır sorduğum ama yanıtını bir türlü alamadığım bir soruyu hatırlatıyor.

Haberin Devamı

Tıpkı o eski şarkıdaki gibi yani: “Bana her şey seni hatırlatıyor”!
Suudi Arabistan Kralı Selman,
tahta çıktığından bugüne kadar geçen bir ayda, hediye ve ikramiye olarak 32 milyar dolar dağıtmış.
Bunların önemli bölümü Suudi vatandaşlarına yapılan “tahta çıkış ikramiyeleri”.
Suudi kralları bonkör insanlar, kutlamak için de gelip gidenlere de kendi şanlarına uygun hediyeler veriyorlar tabii.
Bu haberi okuyunca, o yıllardır sorup yanıtını alamadığım, “Suudi Kralı’nın hediyeleri” konusunu hatırladım.
Eski Cumhurbaşkanı da, şimdiki Cumhurbaşkanı da bu konuda bir açıklama yapmadılar.
Biliyoruz ki Suudi Kralı, sadece yabancı devlet adamlarına değil, eşlerine de pahalı mücevherler hediye ediyorlar.
Nitekim yine dün gazetelerde yer alan bir haber gösteriyor ki eski Kral Abdullah, kendisini ziyaret eden Prens Charles’ın eşi Camilla Parker’a 1 milyon sterlin değerinde bir mücevher takımı armağan etmiş.
Bizimkilerin eşlerine ne armağanlar verdiğini bilemiyoruz, çünkü kanun ve yönetmeliklere uymadılar, hediyeleri zamanında beyan etmediler.
Kim bilir yeni Kral da kendilerini kutlamak için ayağına kadar gelen liderlerimize neler hediye etti.
Hatırlarsınız, bu işten haberdar olmamıza neden olan olay Ekvador Cumhurbaşkanı’nın eşine Kral tarafından hediye edilen mücevherleri satarak, bir yardım kuruluşuna bağışlamak istediğini açıklamasıydı.
Dün Hürriyet’te yayınlanan bir habere göre de Hindistan Başbakanı, ülkesinde muhalefet tarafından çok eleştirilen takım elbisesi ile kendisine verilen 450 parça hediyeyi açık artırma ile satarak Ganj Nehri’nin temizlenmesi işinde kullanmaya karar vermiş.
Yani sorumluluk sahibi devlet yöneticileri biliyorlar ki aldıkları hediyeler aslında kendilerine değil, makamlarına veriliyor.
Makama verildiği için de ülkenin kabul ediliyor, kimse üzerine yatmıyor.
Bizim kanunlarımız da bunu emrediyor ama dinleyen kim?

Haberin Devamı


Yok, bu olmadı!


CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Twitter’da “fuatavni” kod adıyla yayın yapan kişi ya da kişilere şöyle seslendi:
“Ya delikanlıysan çık ortaya! Kefenimizi giyerek biz bu yola çıktık. Ama sende yürek varsa, sende delikanlılık varsa böyle kod adıyla, mod adıyla ortaya çıkma.”
Devletin en tepesindeki kişinin, “terörist” olduğunu iddia ettiği kişiye “delikanlılık” daveti yapması biraz tuhaf kaçtı.
Devletin bütün olanakları, savcısı, polisi, istihbarat örgütü emrinde.
Bu hesabın kime ait olduğunu tartışılmaz deliller ile bulup, ortaya çıkarmak ve varsa suç cezalandırmak dururken “delikanlılık” çağrısı yapmak çok anlamsız.

Haberin Devamı

Delikanlılık raconu


MADEM konu “delikanlılık” meselesinden açıldı, biraz racon da ben keseyim!
Mevcut politikacıları tenzih ediyor ve sadece bir genelleme yapıyorum şimdi.
Mesela delikanlı siyasetçi dediğin, her türlü soruyu yanıtlamaya hazır olmalıdır.
Sadece “seçilmiş uslu çocuklar” ile değil, gerçek gazeteciler ile de televizyona çıkmaya hazır olmalıdır.
Delikanlı siyasetçiyalan olduğu ayan beyan ortaya çıkan konuları, mitinglerinde tekrarlayıp durmaz.
Delikanlı siyasetçi, ölü çocuklar arasında ayrımcılık yapmaz.
Delikanlı siyasetçinin her şeyi açık olur, hesap vermeye hazırdır. Havuzdu, mavuzdu öyle işlere yüz vermez. Vatandaşları arasında olduğu kadar devletten iş alacak işadamları konusunda da bir ayrımcılık yapmaz.

Haberin Devamı

Ya orada da yaparsa?


ANTALYA’da, okula mini etek ile gelen kızları taciz etmeleri için erkek öğrencilerden “taciz timi” kurmak istediği iddia edilen lise müdür yardımcısı hakkında soruşturma başlatıldı ve idari görevinden alınarak, bir başka liseye öğretmen olarak atandı.
Size de tuhaf gelmiyor mu bu durum?
Niye soruşturma bitene kadar açığa alınmamış da bir başka liseye öğretmen olarak atanmış?
O okulda, o öğretmenin gireceği sınıfta okuyacak çocukları neden kimse düşünmüyor?

Şiddet eğilimi

ERZURUM Osmanlı Atlıspor Cirit Kulübü’nün kadın sporcuları, Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesini protesto için bir gösteri yaptı.
Özgecan’ın katilinin bir “kuklasını” yaptılar, atlarına bağlayıp yerde sürüklediler ve sonra da kuklayı ateşe verdiler!
Toplumumuzdaki “şiddet” duygusunun ne düzeye kadar geldiğini gösteren vahim bir örnek bu.
Bu tür eylemlerin benzerlerine daha az gelişmiş Doğu ve Ortadoğu toplumlarında rastlanıyordu ve bu şiddet tutkusunun “eğitim” ile ilgili olduğu da düşünülüyordu.
Cahil kitlelerin, içlerindeki öfkeyi şiddet gösterileri ile dışavurması olarak değerlendiriliyordu.
Ama işte geleneksel bir sporu yapan ve büyük olasılıkla da eğitimli kadınlar bile kendilerini bu şiddet gösterisinden kurtaramamışlar.
Bu toplum, iyi bir istikamette ilerlemiyor.
Çok ciddi bir şiddet eğilimi var ve üzerinde zamanında düşünüp, önlemler geliştiremezsek bu şiddet merakı, kendisini yeniden üretecek bir ortam bulmuşa benziyor.

Yazarın Tüm Yazıları