Paylaş
Festivalin dolu dolu programında kaybolduysanız aşağıdaki liste tam size göre.
45 Yıl: ‘Weekend/Hafta Sonu’ filmiyle kalbimizi ele geçiriveren, ‘Looking’ dizisiyle de TV dünyasına ‘hayatta geyler de vardır’ restini çeken Andrew Haigh’in yeni filmi, 45. yıl dönümlerini kutlamaya hazırlanan bir çiftin, geçmişten kalma bir sırla sarsılan düzenlerini anlatıyor. Charlotte Rampling ve Tom Courtenay’in Berlin’de Gümüş Ayı’yla taçlandırılan oyunculuklarına dikkat.
* Karanlık Vadi: Avusturya sinemasının geçen yılki gururu olan film, 19. yüzyılın sonlarında, karlı Alpler’de bulunan bir köyde geçiyor ve köye sığınmak zorunda kalmış bir yabancının başına gelenleri anlatıyor. Western türüne yeni bir soluk getiren film, yurt dışı festivallerinin de gözdesiydi.
* Aylak Vampirler: The Guardian eleştirmeni Peter Bradshaw’un ‘Yılın en iyi komedisi’ saydığı, Paracinema’nın ise ‘Shaun of the Dead’ten beri yapılmış en iyi korku komedisi’ sözleriyle kaşıladığı bu çılgın korku komedi mockumentary’si, aynı evde yaşayan Yeni Zelandalı üç yaşlı vampirin yaşadıklarını anlatıyor.
* Beden: ‘In the Name of’ ve ‘Elles/Kadınlar’ filmleriyle tanıdığımız Malgorzata Szumowska’ya Berlin’den yönetmen ödülü getiren film, Anna adlı psikiyatristle yolları kesişen bir sorgu yargıcı ve anoreksiya hastası kızının yaşadıklarını konu alıyor. Polonya sineması tutkunları kaçırmasın.
* Victoria: Gece kulübünde tanıştığı bir arkadaş grubuyla maceraya sürüklenen, ancak bu maceranın bir kabusa dönüşeceğini sonradan fark eden Victoria’nın hikayesine odaklanan film, Berlin’den üç ödülle birden dönmüştü.
* Yüzündeki Sır: En son ‘Barbara’sını çok sevdiğimiz Christian Petzold’un yönettiği film, Nazi kampından sağ kurtulmayı başaran bir kadının savaş sonrasında kocasını arayışını ve geçmişiyle yüzleşmesini konu alıyor. Başroldeki Nina Hoss çok başarılı.
* Kaydet, Ben Bir Arabım: Doc Aviv’den Seyirci Ödülü ile dönen belgesel, ünlü Filistinli şair Mahmut Derviş’in yaşamına dair bilinmeyen hikâyeler anlatırken Arap halkının uzun yıllar süren esaretini de belgeliyor.
* Eisenstein Meksika’da: Peter Greenaway’in yeni filmi, bir yandan Sergei Eisenstein’ın 1931’de Que Viva Mexico! filmini yönetmek için Guanajuato’ya yaptığı seyahatini konu edinirken, ünlü yönetmenin cinselliğine dair bugüne dek söylenmemişleri de dile getiriyor.
* Aşk Üzerine Kısa Bir Film: Festivalin ustalara özel bir yer ayırdığını biliyoruz. Bergman’dan Bunuel’e pek çok seçenek barındıran programdan illa ki birini seçecekseniz Kieslowski’nin tüm zamanların en iyi aşk filmlerinden biri sayılan bu filmine gidin deriz. Hayatını postanede çalışarak kazanan genç bir posta memurunun karşı pencerede görüp aşık olduğu komşusuna dair takıntılı aşkını anlatan film, Ercan Kesal’ın seçkisiyle festivalde.
* Taksi Tahran: İranlı yönetmen Jafar Panahi, kendisine uygulanan film çekme yasağına karşı dahiyane bir yöntem buldu ve şoförlüğünü yaptığı taksiye yerleştirdiği kamerayla bu filmle çekti. Film, Berlin’de Altın Ayı kazansa da Panahi, ülke dışına çıkışı yasak olduğu için ödülünü almaya gidemedi.
* Toprağın Tuzu: Fotoğraf sanatçısı ve kaşif Sebastião Salgado’nun kırk yıllık hikâyesine tanıklık etmemizi sağlayan film, Wim Wenders’in dehasını sıklıkla hissettiriyor.
* Bodrumda: Cennet üçlemesiyle aklımızı başımızdan alan Ulrich Seidl’in bu belgeseli ‘insanlar bodrum katlarında ne yapıyor?’ sorusunun peşine düşüyor ve hazmı zor hikâyeler anlatıyor. Seidl’dan beklediğimiz kadar iyi değil ama yine de sarsıcı.
HAFTANIN FİLMLERİ
İRAN’IN İLK VAMPİR FİLMİ
Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız
A Girl Walks Home Alone at Night
Yönetmen: Ana Lily Amirpour
Kısalarıyla pek çok ödül kazanmış İranlı kadın yönetmen Ana Lily Amirpour’un ilk uzunu da olan film, İran’daki Bad City adlı bir hayalet kasabada geçiyor ve bu çivisi çıkmış kasabaya yeni gelmiş gizemli bir kadının hikâyesini anlatıyor.
BÜYÜK ABİ BİZİ İZLİYOR
Citizenfour
Yönetmen: Laura Poitras
2014/ABD-Almanya-İngiltere/114’
Citizenfour takma adını kullanan, üst düzey CIA analizcisi Edward Snowden’ın Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın özel hayatın gizliliğini hukuk dışı yollarla ihlal ettiğini kanıtlayan gizli belgeleri sunduğu film, yılın en çok konuşulan belgeseliydi. Özellikle özel hayatın gizliliğine dair hiçbir güvencemizim olmadığı günümüzde filmin etkisi daha çarpıcı! Kaçırmayın!
KÖTÜ BİR KILL BILL TAKLİDİ
İntikam Kapanı
Everly
Yönetmen: Joe Lynch
2014/ABD/92’
Ayrıldığı mafya lideri sevgilisinin kurduğu kumpasa karşı kendini, annesini ve çocuğunu korumaya yemin etmiş Everlyn’in kıstırılıp kaldığı evde verdiği silahlı mücadeleyi konu alan ‘İntikam Kapanı’, ‘Kill Bill’e özense de mantıksızlıklar silsilesiyle komik duruma düşen bir film. Salma Hayek’ten ‘The Bride’ çıkar diyorsanız seçim sizin.
ALİ ATAY KOMEDİSİ
Limonata
Yönetmen: Ali Atay
2015/Türkiye
‘Leyla ile Mecnun’ dizisinden tanıdığımız Ali Atay kamera arkasında bu kez. Suat, babasının ölüm döşeğindeki son vasiyetini yerine getirmek için Makedonya’dan İstanbul’a gelir. Amacı yüzünü bile görmediği üvey kardeşini bulup babasına götürmektir. Ertan Saban ve Serkan Keskin başrollerde.
PARA ÖLDÜRÜR
Kara Deniz
Black Sea
Yönetmen: Kevin MacDonald
2014/İngiltere-ABD-Rusya/114’
II. Dünya Savaşı sırasında batmış Alman U-Bot’unun içinde milyon dolarlarca altın olduğunu öğrenen bir grup denizcinin çıktığı tehlikelerle dolu yolculuğu anlatan filmde Jude Law başrolde. Denizaltı gerilimlerine özel bir ilginiz varsa öneririz.
AĞRILARIN AĞIRLIĞI
Cake
Yönetmen: Daniel Barnz
2014/ABD/102’
Fiziksel acılar içinde kıvranan bir kadındır Claire. Duygusal acısını saklamakta da pek iyi değildir. Hakaret derecesinde açık sözlü davranan genç kadının öfkesi kocasını ve arkadaşlarını kendinden uzaklaştırmıştır, kronik ağrı destek grubu bile onu gruptan atmıştır. Claire Bennet’in çevresinde kahyası ve bakıcısı Silvana dışında hiç kimse kalmamıştır. Jennifer Aniston kariyerindeki en iyi oyunculuğu sergiliyor. Duygusal filmlerden hoşlananlara…
Paylaş