Sistematik sahipsizlik

İşyerleri yağmalanma korkusuyla kapalı...

İnsanların bir kısmı protesto için sokaklara dökülmüş, bir kısmı can güvenliği yüzünden sokağa çıkamıyor...

Polisler protestocu kalabalıklara sert müdahalede bulunuyor...

Bazı eyaletlerdeki polisler ise protestocuların önünde diz çökerek özür diliyor...

Sosyal medya aracılığıyla protestoların dalgalanarak büyümesini önlemek için internet yavaşlatılıyor...

Kısacası, bir yandan virüs diğer yandan protestolar yüzünden olağanüstü mağduriyet yaşanıyor...

Yani, trajedinin acısını yine halk çekiyor...

*

Polisiye tedbirlerle büyük kalabalıklar ıslah edilmiyor...

Aksine, daha büyük bir öfkeli kalabalık biriktiriliyor...

Gümrüksüz bir dünyaya dönüşmenin yani küreselleşmenin ağır bir bedelini ödüyor ABD...

Sistematik ırkçılık yaygınlaştıkça isyan edenler de çoğalıyor...

Siyah karşıtlığı diye başlayan baskılar beyazlara da sıçrayınca ve buna şahit olundukça isyanlar da küreselleşti...

Her renkten, ülkeden insan var gösterilerde...

*

Büyük kalabalıklar günlük hayatın akışında insan öğüten değirmenlere dönüşen küresel şirketlere ve markalara su taşımaktan bıkıp usanmış...

İşsizlik, pahalılık, yoksulluk, imkânsızlık, eşitsizlik ile savaşan halk acıları, çileleri ve öfkeyi biriktirmeye başlıyor...

Bu isyan o öfke birikiminin bir sonucudur...

Toplumlarını mutlu edemeyen sistemlerin tehlike çanları böyle çalıyor işte...

*

ABD’de artık sadece siyahların isyanı yok...

Biraz siyah biraz beyaz var...

Resmi otoriteye karşı büyük kalabalıkların bir isyanıdır bu.

Halkın oylarıyla gelip oturdukları iktidar koltuklarında sistematik ırkçılığın önüne geçebilecek ekonomik, kültürel, barışçıl ve iyileştirici politikaları hayata geçirmek yerine resmi otoritenin bir koruyucusu ve uygulayıcısı oluyorlar...

Haliyle büyük kalabalıkların büyük gerçeklerini görmekte zorlanıyorlar...

Bu sistematik körlük kör noktaların sayısını arttırıyor...

Her şeyin yolunda gittiğini zanneden siyasi ve bürokratik kadrolar küçük bir kıvılcımda böylesine büyük bir ateş dağıyla karşı karşıya kalıyorlar...

*

Kimin hangi renkten olduğuyla ve neye inandığıyla ilgili değil de insanlık için neyin doğru olduğuna odaklanabilseydiler bugün dünya böylesine bir sorunla karşı karşıya kalmazlardı...

Bu savaş yeni değil...

Asırlardan beri Rusya Tatar, Kırım, Azeri, Özbek, Kazak, Kırgız Türklerine daha beter bir zulüm, katliam ve ayrımcılık yapmıştır...

Çin, Doğu Türkistan’da yapmaya devam ediyor...

İngilizlerin, Fransızların, İspanyolların sömürgelerindeki ülkelere neler yaptığını unutmadık...

Ve İsrail’in Filistin’de yaptıklarını da...

*

Sistematik mutsuzluğun değirmenlerinde hayatını kaybedenlerin sayısını kimse bilmiyor...

Sistematik sahipsizliğin zirvelerinde gezinen büyük kalabalıkların öfkesini dindirmenin tek yolu adalettir...

Adalet eşitlik demektir...

Adaletin olduğu her yere sevgi hâkim olur...

Ama dünyanın her yerinde adaletin çivisi çıkmış işte...

Bir virüs herkesi evine kapatarak eşitledi ama anlayan ve ders çıkaran yok gibi...