Paylaş
İslam coğrafyasını yıkmaya, yakmaya, yağmalamaya ve öldürmeye alışkın Avrupalıların işgal sevdası hiç bitmiyor...
Bölüyorlar...
Parçalıyorlar...
Ve sonra da yönetiyorlar...
*
Kendilerine bağlı krallıkları, siyasi iktidarları kaç asırdan beri uzaktan kumandayla istedikleri gibi yönlendiriyorlar...
Ve sömürüyorlar...
Eğitimsiz, parasız, işsiz ve terörize edilen ülkelerin kaç nesli ziyan olup gitti bilmiyoruz ama Osmanlı devletinin yıkılmasıyla İslam coğrafyasında at koşturduklarını, herkesi birbirine düşman ettiklerini ve çatışmalardan beslendiklerini biliyoruz...
Ülkelerin tüm değerli kaynaklarını ele geçirdiklerini de...
*
Fransa’nın Nice kentinde üç kişinin ölümüne yol açan bıçaklı saldırı sonrası Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin diyor ki:
- İslamcı ideolojiye karşı savaş halindeyiz!
Yani, ideolojilerin hepsini ülkelerinizde yaşayan Müslümanların içine mayın gibi döşeyeceksiniz, daha sonra da savaşabilmek için uyduruk gerekçeler üreteceksiniz...
Fransa’da yaşayan tüm halkın can ve mal güvenliğini sağlamakla sorumlu olan İçişleri Bakanı Darmanin’in sorumsuzluğuna ve tehditlerine kimse dikkat çekmiyor...
*
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde iki ayrı camiye cuma namazı esnasında düzenlenen silahlı saldırıda 51 kişi yaşamını yitirmişti...
Ve saldırının ardından İslam coğrafyasında Hıristiyanları hedef alan bir açıklama yapılmamıştı...
Ki saldırıdan sonra uygulanan silah yasağı uyarınca polis bakanlığı geri satın alma programı kapsamınca 50 bin silah toplamıştı...
Halklarını silahsızlandırmayan, sürekli İslam dinini şiddet ve terörle özdeşleştiren Batı, her gün farklı bir hesap defterinin içinde gezinmeye devam ediyor...
Ünlü Alman İslam Bilimci Prof. Annemarie Schimmel diyordu ki:
- Yeryüzünde en çok yanlış anlaşılan din İslam’dır!
Çünkü yanlış anlaşılması için yapılmayacak ne varsa yapmayı sürdürüyorlar...
*
İslam dininin doğru anlaşılması için büyük çaba gösteren Schimmel’e inat birileri de Kuran-ı Kerim’in ayetlerini değiştirmeye çalışıyor...
Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin de aralarında bulunduğu 300 kişinin imzaladığı bildiriyi unutmadık...
Dr. François Burgat ise bu çalışmaya karşı çıkmış ve demişti ki:
- Avrupa’daki toplumlarda radikalleşen insanların, benimsedikleri kutsal kitaplarında yazılanları da doğru algılamadıkları ortada.
- Avrupa’daki toplum mensupları olarak bizler, Kuran ayetlerini değiştirmek gibi sınırı aşan isteklerle vakit kaybetmek yerine, topluma ait olması gereken bireyler neden ait olamayıp radikalleşiyor, hatta işin son raddesinde neden terör örgütlerine katılmayı seçiyor konularına eğilirsek toplumsal kutuplaşmayı bertaraf etmiş oluruz.
*
Bertaraf etmek yerine kutuplaşmayı seçerek terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmeyi tercih ettiler...
Mezhepler kurdular...
Kitaplar yazdılar...
Değiştirdiler...
Ve yetiştirdikleri reformistleri yollara düşürdüler...
Tevrat, Zebur ve İncil gibi kutsal kitapları yeniden yazdıkları gibi, Kuran-ı Kerim’i de yeniden yazmak istiyorlar...
Yani arzuladıkları ve yaşadıkları hayata göre kutsal kitap yazmayı gelenekselleştirdikleri gibi...
*
“Biz bağıracağız, birileri hiç duymayacak, hep aynı hikâye” diyen İsmet Özel hep aynı hikâyeyi bağırmaktan yorgun düşmeyenlere, duyanlara selam gönderiyor...
Ve sınırsız isteklerinin son durağını bilmeyenlere karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan her defasında diyor ki:
- Müslüman terörist olmaz ve İslam’dan terörist çıkmaz.
- Birilerinin ısrarla gündemde tutmaya çalıştığı ‘İslami terör’ yaftasını kabul etmiyoruz.
*
Ne kadar bağırarak söylersek söyleyelim, onlar anladıkları ve işine geldikleri gibi sınırsız istekleriyle ve hep aynı hikâyelerle yaşamaya devam ediyor...
Paylaş