Paylaş
Kimlerin nasıl bir bedel ödeyeceği belli değil...
Seyir defterinde Lübnan olmamasına rağmen, Mozambik’teki madenlerde kullanılmak için sipariş edildiği iddia edilen amonyum nitrat yüklü geminin Beyrut’taki limana rutin dışı neden giriş yaptığını da geminin kaptanı Boris Prokoşev’in açıklamalarından öğreniyoruz...
*
2013 yılında Batum’dan Mozambik’e giden geminin teknik arıza gerekçesiyle Beyrut Limanı’na giriş yaptığı, geminin amonyum nitrat taşıdığı istihbaratı üzerine el konulduğu bilgilerinin kamuoyuna açıklanması üzerine anlıyoruz ki Beyrut’ta sağır sultan hariç herkes gemide ne olduğunu biliyormuş...
2014 yılında Rusya Denizciler Sendikası işletme kurallarına aykırılık yüzünden geminin Beyrut’ta neden tutulduğunu ve kendi kaderine niçin terk edildiğini, gemi sahiplerinin personele neden maaş ödeyemediğini meğerse açıklamış...
*
MV Rhosus adlı geminin kaptanı Boris Prokoşev patlamadan sonra demiş ki:
Gemideki yükün gübre olduğunu sanıyordum. Arazilerde gübreleme yapılması için taşındığını düşünmüştüm. Belgelerde böyle yazıyordu...
*
Teknik arızalar yüzünden rutin dışına çıkarak Beyrut Limanı’na geldiklerini belirten Prokoşev 6 yıllık bir ihmalin büyük bir ihanete nasıl dönüştüğünü şöyle açıklıyor:
Gemideki tüm kamaralar kilitliydi ve anahtarlar limandaki göç servisinde tutuluyordu. Birkaç kişi gemiye gelerek denetim gerçekleştirdi.
Onların orada neler yaptığını bilemem ancak daha sonra geminin boşaltıldığını ve ulaştırma bakanlığının sorumluluğunda depoya amonyum nitrat taşındığını öğrendim...
*
Beyrut’taki patlama sonrası olağan şüphelilere dair yığınla senaryo piyasalara sürüldü ama perde arkasında bilmediğimiz çok şeyin olduğu da başka bir gerçek...
Lübnan’ı yönetenler ve kurdukları sistemin karadelikleri yüzünden bir ihmalin ve sorumsuzluğun büyük bir ihanete nasıl dönüşebileceğini de bir kez daha görmüş oldu...
*
154 kişi hayatını kaybetti...
5 bin kişi ise yaralandı...
Kimse kendini hâlâ sorumlu görmüyor...
Ülkeyi yönetenler televizyonlarda öfkeli nutuklar çekmeye devam ediyor...
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn halkın protestolarını ve tepkilerini azaltmak için bir roket saldırısı olabileceğini iddia ediyor ve bin asırdan beri söylenen bir yalana sığınarak diyor ki:
Sorumlulardan hesap sorulacak!
Kimden hesap sorulacağının adresini hâlâ bilmiyor...
Soruşturmalar sonunda bir-iki gümrük müdürü veya personeli tutuklanacak ve olayın üzeri kapatılacak...
*
Japon geleneklerindeki bazı ritüel alışkanlıkları -adaleti, vicdanı- rafa kaldırmış İslam coğrafyasındaki ülkelere keşke biraz uğrasaydı...
Elli yıl önceki köprü çökse dahi kimse halkına bin yıllık bir yalanı söylemiyor, “Bizden önceki iktidarlar suçludur” diyerek kendini bir köşeye çekmiyor ve yaşanan ihmalin büyük bir ihanete dönüşünün filmini de seyretmiyor...
Harakiri yapıyor...
*
Sorumsuz sorumluların cirit attığı Ortadoğu’da binlerce ihmal öykülerinden sadece birine ait filmi Beyrut’ta izledik...
Oysa bin yıldan beri hep böyle...
“Olan ölene oluyor” tesellisiyle devam edilen bir coğrafyada kalan sağlarla hayat devam ettiriliyor...
Beyrut Limanı’ndan ders çıkarıldı mı?
Sanmıyoruz...
Paylaş