Firavun imanı

Dağlara buğdaylar serpin ki “Müslüman ülkelerde kuşlar aç” demesinler...

Ya şimdi?

*

Dağlara ateş serpiyorlar...

Ormanlardaki ağaçlar yanıyor...

Kuşlar yanıyor...

Ve insanlar...

*

Suriye’de şehirlere bombalar serpiyorlar.

Evleri yıkıyorlar...

Çocuklar yanıyor...

Ve insanlar...

*

S. Arabistan Kralı Selman ve prensleri, ABD Başkanı Trump ile kılıç dansı ediyor ve 100 milyar dolarlık silah satın alıyor...

S. Arabistan ile koalisyon ortaklarından BAE’nin ABD’den aldıkları silahları Yemen’deki Kaide’ye, Selefi militanlara ve diğer tehlikeli silahlı gruplara verdiği belgeleniyor...

O silahlarla Yemen halkının üzerine kurşun serpiliyor...

İnsanlar yanıyor...

Ve geride kalanların ciğerleri...

*

S. Arabistan Türkiye’de üretilen mallara da boykot uyguluyor...

Kahramanmaraş, Hatay, Urfa ve Gaziantep şehirlerinde ihracat yapan birçok sektör etkileniyor...

Çok sayıda şirket ve çalışanları işsiz kalıyor...

Yani, Müslümanlar birbirlerini aç bırakmak için yarış ediyor...

Birbirlerine karşı mal, mülk ve makam üstünlüğü kurmanın peşinde koşturuyor...

*

Ne hale gelmişiz..

Herkes vaaz veriyor...

Vaaz vermeyi seviyorlar ama vaaz verenler bile söylediklerini unutuyor...

Tutmayacakları sözleri sadece söylüyorlar...

*

Vardığımız yeri düşünürün biri öyle güzel özetlemiş ki:

 İnsanlarla yüz yüze konuşarak her meseleyi halledebilirsin ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin...

*

İkiyüzlü halden çıkıp bin bir surata dönüşenlerin hızla çoğaldığı dünyada üfleyicilerden, münafıklardan kurtulmadıkça her kale içerden yıkılmaya mahkûmdur...

*

Firavun da Hazreti Musa’nın ‘peygamber’ olduğunu biliyordu.

Ve Allah’ın varlığını...

Ama iman etmiyordu...

İçindeki kibir dağlarında geziniyordu...

Bilmesi Kızıldeniz’de helak olmasını engelleyemiyordu...

*

Firavun bir gün Hazreti Musa’ya diyor ki:

 Rabbine söyle, peygamberliği bana versin...

 Benim ordularım, saraylarım ve hazinelerim var...

 Senin ise kurumuş bir ağaç dalı asadan başka bir şeyin yok... 

*

Firavun imanı işte böyle bir şey...

Gerçekleri bilmesine rağmen ne inanıyor ve ne de iman ediyor...

Şeytan gibi kıyas yolunu seçiyor...

Peygamberlik asasından başka hiçbir şeyi olmayana niye geldi de bana gelmedi...

Ebu Cehil de aynıydı...

Şeytan da...

Neden ben değil onlar...

Allah’a isyanın başka bir adıydı...

Siyasetin perde arkasındaki üfleyiciler, ikiyüzlüler bugünlerde yine mikser gibi her yeri karıştırıp duruyor...

Bitmeyen savaşların perde arkasındaki gerçeklere baktığımızda “Ben daha çok hizmet edeceğim Müslümanlara” dedikleri bir kavganın olmadığını da biliyoruz...

Bir rivayete göre, Allah 127 bin peygamber göndermiş ama yine de büyük kalabalıklar nefsine, öfkesine ve hırsına yenik düşmüş ve ıslah olmamış...

Olmayacak da...

İslam coğrafyasındaki savaşlar, kavgalar ve ayrılıklar bitmedikçe gerçekler anlamsızlaşıyor...

Gerçekleri bilmek felaketin sonuçlarını değiştirmiyor...

Ve iyi adamlar iyi atlara binip gidiyor...

Üfleyiciler, ikiyüzlüler ise her şey yıkıldıktan sonra şeytan gibi kayboluyor...

Şeytan da mahşer günü ateşten gömlek giyip peşindekilere gülerek diyecek ki:

 Benden buraya kadar!

Firavun ve şeytanlardan, münafıklardan kurtulmadıkça dağlara buğday serpmek yerine ateş serpmeye devam edilecek...

Ahmed Arif’in “Tanı bunları tanı da büyü” deyişindeki gibi yaşayarak, tanıyarak büyüyoruz ve yanarak, vurularak ölüp gidiyoruz işte...