Arkadaşlar, çok acil bu yazıyı okur musunuz?

Önce İsveç fazla mesaiyi yasakladı, sonra Almanya’da mesai saatleri dışında telefonla aranmak ‘mobbing’ sayılmaya başlandı. Şimdi de Fransa, çalışanlara ‘mesai dışında ulaşılamama hakkı’ tanıyor. Bu zavallı kardeşiniz soruyor… “Anne bizde niye yok?” diyor!

Haberin Devamı

Hafta sonu sırf direktör cc’lemek için mail atanlar…

Gece saat 12’ye “Bir iki cevap yaz toplu mail gruplarına” diye kendine alarm kuranlar…

Mükemmel bir fikri olduğunu düşünen ve saat kaç olursa olsun acilen övülmeyi bekleyen şımarık junior’lar…

Pazar sabahı 9’da kan arayışındaymış gibi ‘ÇOK ACİLLLL!’ çığlıkları atanlar…

Ama en kötüsü de hayatında artık yapacak daha iyi bir şey kalmadığından, sosyalleşme niyetiyle mesaiye kalanlar...

Hayatımız fazla mesai yüzünden eriyip gidiyorsa, sizin de emeğiniz büyük.

Eğer hayatlarımız elimizden çalınıyorsa, Türkiye 48 saatle fazla mesaide bir dünya markasıysa, bir yılda toplam yıllık iznimizin iki katı kadar fazla mesai yapıyorsak, biraz da sizin eseriniz.

Nasıl kanıksadıysak reklamlarda fazla mesaiye methiyeler düzülüyor artık. Çok çalışkan olduğu için evine gidemeyen ve hayatını şirketine adayan anne babaya güzellemeler, “Gece gündüz sizin için çalıştık ve bu şahane ürünü yarattık” diyenler… İşte bizi her geçen gün ‘esnek saatlere zaten uyumlu olmamız gerektiğine’ ikna edenler onlar aslında.

Haberin Devamı

Artık fazla mesainin şehir efsaneleri bile dolaşıyor aramızda…

Mesela rivayete göre bir arkadaşımın grafik tasarımcısı tanıdığı Hollanda’da bir ajansta iş bulup, Türkiye’den göçüyor. Çocuk buradaki alışkanlığını sürdürüp orada da sürekli mesaiye kalıyor. Önce iş arkadaşları uyarıyor; “Abi yapma etme. Git evinden çalış. Bizde yok mesai filan” diye… Yılmıyor. Sonra patron uyarıyor, en sonunda da çocuğa ‘mecburi psikolojik destek’ ayarlıyorlar.  

Peki, bizi kim tedavi edecek?

 

 

Yazarın Tüm Yazıları