Siz de bir gencin elinden tutun

İSLAM’ın önemle üzerinde durduğu hususlardan biri de insan yetiştirmektir. Topluma ve insanlığa iyi ve faydalı insanlar yetiştirmek veya buna katkıda bulunmak her Müslüman için cihat hükmünde bir farziyettir.

Ahlaklı ve faziletli insanlar yetiştirmek sadece İslam’ın değil bütün dinlerin ortak emirleri arasındadır.

İnsan yetiştirmedeki sorumluluğumuz, kaynağını bu ilahi emirlerden alır. Gelmiş geçmiş bütün peygamberler, vahyin tebliğinin yanı sıra öğreticilik göreviyle de görevlendirilmişlerdir. Peygamberler aynı zamanda birer öğretmendirler. İnsan yetiştirme görevlerini dinin vazgeçilmez hassasiyetleri içinde ele almış ve yerine getirmişlerdir.

Unutulmamalıdır ki insan yetiştirme uğrunda yapılacak her faaliyet, her fedakárlık Allah katında misliye mükáfat görecektir.

Yakında okullar açılacak, milyonlarca çocuğumuz ilköğretime, yüz binlerce gencimiz yükseköğretime adımını atacak. Okul masrafları pek çok öğrenci velisini şimdiden acı acı düşündürüyor. Kazandıkları fakülte ve yüksekokullara devam etmek üzere yuvalarından uçacak gençlerimiz burs ve barınma imkánları arayışında.

Bir kısmı çaresizlik içinde belli mihrakların tuzağına düşüyor. Bu gençlerimizi tehlikeli yollardan alıkoymak ve korumak da bizim görevimiz. Çoğunun ailesi açlık ve yoksulluk sınırında olan bu gençlere, kendi çocuklarımıza duyduğumuz şefkátle gönüllerimizi açmak durumundayız.

Devletimizin imkánları ne yazık ki bu çocukların bütün ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Hali vakti yerinde olan insanlarımızın da çorbada bir atım tuzlarının olması gerekiyor. Pek çok gönüllü kuruluş, bu konuda uğraş veriyor. Bu tür amaçları içinde barındırmak üzere kurduğumuz ‘Ortak Değerler Derneği’ de her seviyedeki öğrencimiz için bir burs ve barınma programını yürürlüğe koymuş bulunmaktadır.

* * *

Gelin bir gencimizin elinden de siz tutun. O genç sizin eseriniz olsun. Belki yıllar sonra hasta yatağınızın başında size şifa sunan bir doktor, binlerce işsize iş kapısı açan bir işadamı ya da yaptığınız iyiliğe çok yararlı bir buluşla karşılık veren bir bilim adamı olarak...

Bu gençlerin ürettiği faydalardan bir kısmının size dünyada gurur, ahirette sonsuz bir sevap kaynağı olacağını unutmayınız.

Gelin el ele, gönül gönüle bir araya gelerek büyük bir sinerji oluşturalım. Sevgi ve yardımlaşma yoluyla parlak ve huzurlu bir geleceğin fethine yürüyelim. Aç, çıplak ve çaresiz insanların sayısını çoğaltarak değil, bu sayıları gönüllerimizden kopacak cömertliklerle, yardım duygularıyla azaltarak yapalım.

Gelin yoksulu aza indirgenmiş, yarının mutlu ve müreffeh toplumunu aramızda yüksek bir yardımlaşma ruhu geliştirerek oluşturalım.

SORALIM ÖĞRENELİM

Geçtiğimiz günlerde Başbakan ve bakanlar tarafından Kayseri’de hayırseverlere ödülleri verildi. Hayırseverler yaptıkları hayırları sayıp döktüler. Bu doğru mudur?

İsa Varol-KONYA

Ameller niyetlere bağlıdır. Eğer bu hayır sahiplerinin yaptıklarını sayıp dökmeleri Allah’ın rızasını kazanmak -ki inşallah öyledir- ve başkalarını özendirmek içinse, yaptıklarının karşılığını kat kat bulacaklardır. Ne mutlu onlara. Yok eğer şov için, riya için yapmışlarsa karşılığı halktan alkış, Başbakan veya bakanlardan aldıkları ödüllerdir.

Boy abdestini aldım. Ağzıma su vermeyi unuttum. Elbiselerimi giydikten sonra hatırladım. Ben Hanefi’yim. Ağzıma su versem olur mu?

Mustafa Beşik-TRABZON

Boy abdestini tekrarlamanıza gerek yok. Ağzınızı yıkayın káfi.

Ben az miktarda alkol alıyorum ve sarhoş olmuyorum. Neden haram olsun?

Metin Demirci-İSTANBUL

Herhangi bir iş insanı yasak olan bir amaca götürmeye vesile oluyorsa, aynı yasaklık o vesileyi de kapsar. Alkollü içkiler vücuda ve akla verdikleri zarardan dolayı yasaklanmıştır. Şimdi bunların sarhoş etmeyecek kadarını içmek, çoğunu da içmeye yol açacağı ve günümüzde de ádet olduğu üzere insanı tekrara sevk edeceği için İslam dini zararlı olmayan az miktarı, zararlı olan çok miktara vesile olacağından hareketle haram kılmıştır.

18 bin álem var diyorlar, ne dersiniz?

Fadıl Özdemir-İSTANBUL

Álemleri rakamla sınırlamak doğru değildir. Bilmediğimiz nice álemler vardır.

Nuh tufanı bütün yeryüzünü mü kaplamıştır? Yoksa belli bir coğrafyada mı olmuştur? Cudi Dağı, Ağrı Dağı mıdır?

Mehmet Uğur-İSTANBUL

Tevrat, tüm günahkár insanlığı cezalandırmak üzere dünya çapında bir Nuh tufanından söz ederken, Kuran bunun aksine Nuh tufanını özel olarak Nuh kavmine mahsus bir ceza olarak takdim etmektedir.

Geminin karaya oturduğu yer, Tevrat’a göre (yaratılış 8, 4) ‘Ağrı’ Dağı, Kuran’a göre ‘Cudi’ Dağı’dır (Sure 1, Ayet 44). Kuran ile Tevrat’ı uyuşturmak için Cudi, Ağrı Dağı’nın en yüksek tepesidir diyenler olmuş ise de bu görüş iltifat görmemiştir. Bazı müfessirler, Arabistan’da Cudi isimli bir dağın bulunduğunu kaydederken, bazıları da bugünkü ‘Şırnak’ ilimize bağlı Cizre yakınlarında bir dağ olduğundan söz etmektedirler. Hülasa rivayetler muhtelif. Önemli olan bu kıssalardan ders almaktır.

Bir zat şöyle dedi: ‘Namazda azap içeren ayetleri okumayın. Rahmet ayetlerini okuyun.’ Hocam bu doğru mudur?

Latif Kasadar-BURSA

Kesinlikle doğru değildir. Peygamberimiz, rahmet ayetlerini (örneğin cennetle ilgili) okurken sevinir ve ona ermek için dua ederdi. Azap ayetlerini okurken ondan korunması için Allah’a sığınırdı.

Azrail, Musa peygamberin canını almaya geldiğinde, Musa peygamber bir tokat vurmuş ve gözünü çıkarmış diye dinledim. Bu doğru mudur?

Salih Yılmaz-ANKARA

Bazı hadis kitaplarında da geçmiş olan bu rivayet uydurmadır.
Yazarın Tüm Yazıları