DEĞERLİ dostum Sayın Ali Polat, Hz. Ali’nin adalet, ahlak, güven, mutluluk, bağış, dostluk, iyilik, ilim, deneyim, siyaset, yardım, itaat, cesaret, gayret, başarı, güleryüzlülük, ağırbaşlılık ve benzeri birçok konudaki sözlerini ve tavsiyelerini derleyerek bir kitap halinde yayınlamıştır.
Kitabın tamamı Hz. Ali’nin hutbe, mektup ve vecizelerini içeren "Nehcül-Belaga" ve "Gurret-ul-Hikem" adlı eserlerden özenle seçilmiş 1555 hikmetli sözden ibarettir.
Ben bugün de güncelliğini koruyan bu kitaptan Hz. Ali’nin Mısır’a vali olarak atadığı Malik el-Ejder’e yazdığı talimatın önemli bir bölümünü aşağıda vermeye çalışacağım. (Bu mektup Mehmed Akif tarafından daha önce dilimize çevrilmiştir.) Umarım ki bugünkü yöneticiler bundan dersler alırlar.
* * *
"Halk iki sınıftır: Birincisi, dinde senin kardeşindir; ikincisi, yaratılışta senin eşindir, hepsine adaletli davran. Nefis kötülüğü emreder. Güzel amel, senin en sevdiğin zahiren (gerektiğinde kullanılmak üzere saklanan tahıl) olsun. Arzu ve isteklerini kontrol altına al. Kalbinde, halka karşı şefkat ve sevgi hissi uyandır, onlara iyi davran. Allah’ın seni nasıl bağışlamasını istiyorsan, sen de halkı bağışla. Bağışlayınca pişman olma, cezalandırınca sevinme. Öfkelenip ceza vermede acele davranma. Cimriye danışma, senin faziletine leke sürer; korkak birisine danışma, yapacağın işlerden seni alıkoyar; açgözlü kişiye de danışma, zulmü senin gözünde güzel göstermeye çalışır.
Takva sahibi ve doğru sözlü insanlara yakınlık göster. Aşırı övgü, kibre yol açar ve yüceliğe gölge düşürür. İyilik edenle kötülük edeni aynı kefeye koyma. Haksız yere kan dökmekten sakın. Kendini beğenmekten, kendini beğenmene neden olan şeylere güvenmekten ve aşırı övülmeyi istemekten sakın. Halka iyilik yaptığında, onları minnet altında bırakma. Her dileyen bulmaz, her az isteyen de mahrum kalmaz. Başkalarına kulluk etme. Allah seni özgür yaratmıştır. Kötülükle elde edilen iyilik, iyilik değildir. Güçlükle sağlanan kolaylık ise kolaylık sayılmaz.
Elinde bulunanı koruman, başkalarının elindekini istemenden daha hayırlıdır. Ümitsizlik acısı, insanlardan bir şey istemekten daha hayırlıdır. Kişinin namusuyla çalışıp yoksulluk içinde yaşaması, insanlara kötülük ederek zengin olmasından iyidir. Herkes kendi sırrını daha iyi korur. Çok konuşan hata eder. Düşünen basiret sahibi olur. Haram yemek, çok kötüdür. En kötü zulüm, güçsüzlere yapılan zulümdür. Bazen dermanlar, derde; dertler ise dermana dönüşür. Sana öğüt veren tecrübe, en güzel tecrübedir. Her isteyen, elde etmez; her giden, geri dönmez. Her şeyin bir sonu vardır. Nasıl takdir edildiyse, öyle gelir. Bazen az, çoktan daha bereketli olabilir.
Dostunun düşmanını dost edinme, yoksa dostuna düşmanlık etmiş olursun. Öfkeni yen. Söz verdiğinde, sözünden cayma. Doğru olmadığını bildiğin işlere girişme. Doğru olduğundan emin olduğun işlerde ise yavaş davranma. Elinden geldiğince insanların ayıplarını ört. Ordu, halkın kalesidir. Ancak ülke kalkınınca vergi toplanabilir. Bir ülkenin harap olması, o ülke halkının yoksulluğundan ileri gelir. Alışveriş, güzel bir şekilde adalete uygun olarak yapılmalı; fiyatlar, ne alıcıyı ne de satıcıyı mağdur etmelidir. İşleri gününde yap. Düşmana karşı tedbirli ol. Eline ve diline hakim ol."
* * *
Bugün ülkemiz aydınlarının bir kısmı, kendi özkaynaklarından ve kültür köklerinden habersizdir. İslamiyet hakkında yetersiz bilgiye sahip oldukları için maalesef yanlış değerlendirme ve yargılara varmaktadırlar. Bu eksik dolayısıyla karşılaşılan maddi ve manevi problemlerin çözümünü, kendi milli ve dini değerlerimiz yerine hep Batı dünyasında aramaktadırlar.
Eğer bütün yönetimler, Hz. Ali’nin Malik el-Ejder’e yazdığı emirler doğrultusunda hareket etseler, bütün ülkelerin barış ve huzur içerisinde yaşayacakları bir gerçektir.
SORALIMÂÖĞRENELÄ°M
Bir adam, "nazar"ıyla insanları öldürüyor. Benim gibi birçok kişi tarafından bu kanıtlanmıştır. Bu konuda ne dersiniz?
H.M
İslam’a göre, gözün, diğer bir ifadeyle nazarın etkili olduğu kabul edilen bir gerçektir. Hukuki sonuç bakımından gözle öldürmek, bilinen fiili öldürme şekillerinden farklıdır. Kendisine kısas veya herhangi bir mali ceza gerekmez. Bazı fakihler, nazar yapmakla tanınan bu tür insanların topluma karışmalarının idareciler tarafından önlenmesi ve geçimlerinin sağlanarak evlerinden çıkmalarına izin verilmemesi (tıpkı cüzamlıların karantinaya alınması gibi) yönünde bir görüş belirtmişlerdir. Bir makalemde bu konuya genişçe değineceğim.
Bir iftiraya uğradım. İnsanlar benden yüz çevirdiler. Halbuki ben suçsuzum. Bu insanların davranışı doğru mu?
Haluk/ESKÄ°ÅžEHÄ°R
Kesinlikle doğru değil. Bir suçla itham edilen her şahıs, suçluluğu kanunen sabit oluncaya kadar masum sayılır. Kaldı ki bazen adalet bile yanılabilir.
Son günlerde vatandaşlar suçluları linç etmeye kalkışıyor, ne dersiniz?
Ahmet TURAFAN/Ä°STANBUL
Vatandaşlar milli veya dini duyarlılıklarından ötürü linç girişiminde bulunuyorlar. Onların hassasiyetlerini takdir ediyoruz. Ancak, bir kişinin suçlu veya suçsuz olduğuna yasalar karar verir, cezalandırılmaları gerekiyorsa yasalar çerçevesinde cezalandırılır. Suçluyu cezalandırma yetkisi fertlere verilmemiştir. Herkes kendini hákim yerine koyarsa adalet sakatlanır, ülkede kargaşa ve kaos yaşanır.
Aklımızdan geçirdiğimiz kötü şeylerden dolayı günah işlemiş olur muyuz?
Sefer ALTIN/Ä°ZMÄ°R
Sadece akla gelenden veya niyetten dolayı insan günahkár olmaz. Akıldan geçen şeylerin eyleme dönüşmesi halinde günah yazılır. İnsan zihnini kötü şeylerle meşgul etmemeli, daima güzel şeyler düşünmelidir.