Donanma için adam kaçırmak resmi devlet politikamızdı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Bir zamanlar Anadolu’dan İstanbul’a göç edenlerin Sülün Osman gibi dolandırıcılara herşeylerini kaptırdıkları olur ama Osmanlı zamanının Sülün Osmanlar’ı çok daha farklı çalışır, ağlarına düşürdükleri saf delikanlıları zincire vurup kürekçi olarak donanmaya satarlardı.
Donanmanın kürek gücüne muhtaç olduğu o dönemlerde yaşanan böyle facialar, ancak yelkenli gemilerin kullanılmasıyla son bulabildi.
BİR zamanlar Anadolu’dan İstanbul’a göç edenlerin dolandırıcılara ellerinde ne var ne yok kaptırdıkları olur, Sülün Osman gibileri Galata Köprüsü’nü yahut Dolmabahçe’deki saat kulesini saf kişilere satarak paralarını çarparlardı.
Osmanlı döneminde Anadolu’dan İstanbul’a iş aramak için gelen saf delikanlılar ise sadece paralarını değil, hürriyetlerini de kaybederlerdi. Tuzağa düşürülen delikanlılar, donanmaya kürekçi olarak alınır ve uzun seneler köle gibi kürek çekerlerdi.
Donanma, kürekle hareket eden kadırgalardan oluşur ve daha çok Akdeniz’de faaliyet gösterirdi. Sefere çıkılacağı zaman 40 bin civarında kürekçiye ihtiyaç duyulur ve bu ihtiyaç değişik kaynaklardan temin edilirdi.
Meselá, halktan bazı kişiler savaş vergisi olarak kürekçi yapılırdı. Meyhaneci, bozacı, hamal ve kayıkçı gibi esnaf donanmaya her yıl belli sayıda kürekçi göndermek mecburiyetinde idi. Kendi isteği ile ve maaş karşılığında kürek çekenler de olur, devletin elinde bulunan Hıristiyan esirler de, donanmanın kürekçi ihtiyacını karşılamak için kullanılır, ihtiyaç olursa esircilerden başka esirler de satın alınırdı.
Osmanlı donanmasının kürekçi ihtiyacını karşıladığı son yer, hapishanelerdi. 19. yüzyıldan önce hırsızlık, yankesicilik ve kalpazanlık gibi suçları işleyenler, suçlarının ağırlığına göre birkaç yıllık kürek çekme cezasına çarptırılırlardı.
Donanma sefere çıkmadan önce kürekçi sayısı yetmez ise, bu defa İstanbul’da bulunan dilenciler ve bekárlar toplanır ve bu arada Anadolu’dan gelen saf delikanlılar da tuzağa düşürülüp zorla kürekçi yapılırdı.
O dönemde Anadolu’dan gelen saf delikanlıları çarpan dolandırıcılar delikanlıların paralarını değil, hürriyetlerini gaspederlerdi. Tuzağa düşürülen bu delikanlılar, donanmaya kürekçi olarak alınır ve senelerce kürek çekmek zorunda kalırlardı.
Tarihçi Naima’nın eserinde yazılanlara göre, İstanbul’a Anadolu’dan ve imparatorluğun diğer bölgelerinden gelmiş olan genç işsizleri tuzağa düşürmek işini ‘Mukdim’ denilen kişiler yapardı. Mukdimler işsiz gence samimi bir tavırla yaklaşıp, dostluk gösterirler, ‘Gel bakalım, sana baba çorbası içirelim’ diyerek delikanlıyı ya evlerine yahut bir kebapçı dükkánına götürürlerdi. Daha sonra hemen hepsi ipten ve kazıktan kurtulmuş olan adamlarına işaret ederek saf gencin ellerini kollarını bağlatır ve esir zindanına kapattırırlardı. Yüzlerce genç bu şekilde ne olduğunu anlamadan zincire vurulmuş ve donanmanın hareketine az bir zaman kala gemilere götürülmüşlerdi. Naima’nın yazdığına göre, mukdimlere buldukları kürekçiler karşılığında gayet iyi para ödenirdi.
Gençlerin bağırıp çağırmaları ve ağlayıp sızlamaları fayda etmezdi. Donanma seferden dönene kadar kürek çekerler, aylar sonra İstanbul’a dönüldüğünde ellerine birkaç kuruş verilerek serbest bırakılırlar ama girişilen savaşlar sırasına bazıları hayatlarını kaybetmiş olurdu.
Cahil gençlerin çektikleri bu büyük çile, Osmanlı donanmasının 17. yüzyıldan sonra yelkenlilere dönüşmesiyle son bulabildi.
Sorular ve cevaplar
Kız kardeşimin kocasının maddi durumu iyi değil. Fitremi onlara verebilir miyim?
Emine Ergün/ANKARA
Fitre anne, baba, dede, nine, evlat ve toruna verilmez. Bunların dışında kalan yakınlarınıza vermenizde bir sakınca yoktur.
Ádetli bir kadının, kocasıyla aynı yatağı paylaşması sakıncalı mı?
Jale Tengir/ALMANYA
Bir sakıncası yoktur. Sadece cinsi ilişki yasaktır.
Bir arkadaşım namaz kılarken hep göğe doğru baktığını, böylece Allah’a daha yakın olduğunu hissettiğini söylüyor. Bu doğru bir davranış mı?
İbrahim Kemal/EDİRNE
Allah her yerde hazır ve nazırdır. Namaz sırasında kişinin dikkatini dağıtmaması gerekir. Bunun için de bakışlarını secde ettiği yere yöneltmelidir. Rüku sırasında ise ayak parmaklarının uçlarına bakmalıdır.