Cami için gösterdiğimiz çabayı okula gösterelim

HAFTAYA 16 milyonu aşkın öğrenci ve 500 bini aşkın öğretmenle yeni ders yılına ‘‘merhaba’’ diyeceğiz. 2003-2004 yılının hayırlı olmasını her zil sesiyle dolacak sınıflarımızda, ‘‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’’la başlayan bu güzel ‘‘and’’ın eğitim hamlemizi yepyeni ufuklara, başarılara ve mutluluklara ulaştırmasını diliyorum.

Milli Eğitim Bakanımızın verilerine göre, 58.9 bin eğitim kurumunda 16.1 milyon öğrenci öğrenim görüyor. 578.8 bin öğretmen görev yapıyor. Türkiye çok genç bir nüfusa sahip. Sadece ilk ve ortaöğretime devam eden öğrenci sayısı bile birçok Avrupa ülkesinin ayrı ayrı nüfuslarından, bazılarının da alt alta yazılmış toplam nüfuslarından daha fazla bir sayıyı oluşturduğunu gösteriyor. Her yıl 1 milyona yakın çocuğumuzun da ilkokula adımını attığı düşünülürse, bu aynı zamanda Türkiye'nin okul ve derslik ihtiyacındaki devasa boyutları gözler önüne seriyor.

* * *

Eğitim, bir milletin, bir toplumun beka ve yükselme davasının adıdır. Önem sıralamasında değişmez bir şekilde birinci ve öncelikli yer işgal etmesi bundandır. Türk milleti olarak içinde bulunduğumuz medeniyet coğrafyasında ebediyen var olacaksak, medeni milletler ailesi arasında şahsiyetli ve kimlikli bir duruşla yerimizi koruyup, daha ileri ufuklara yelken açacaksak, eğitime sımsıkı sarılmaktan, varımızı yoğumuzu bu uğurda harcamaktan başka çaremiz yoktur. Bu, her birimiz için milli bir görev olmakla beraber, dini yönden de tartışmasız şekilde ‘‘cihat’’ hükmünde bir sorumluluktur. Cami yapan insanlarımızı, insan yapan mabetlerle buluşturmak istiyorsak, şaşmaz bir tercihle önce eğitimimizin muhtaç olduğu kanı bu damara enjekte etmemiz gerekiyor. Cenab-ı Allah yeryüzünün her noktasını Müslümanlar için ibadet yeri olarak tayin etmiştir. Camisiz ibadet olabilir, ancak okulsuz eğitim verebilmek mümkün değildir. Cami yapımı için gösterdiğimiz cehdi (çabayı), aynı derecede sevap kazandıran okul yapımı için de gösterebilirsek, gelecek nesillerin bizden beklediği bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirmiş oluruz.

Yüce dinimizin eğitime verdiği önem, vahyin ilk sözü olan ‘‘oku!’’ emriyle başlar. Cenab-ı Allah, Kuran-ı Kerim'de, ‘‘Yaratan Rabbinin adıyla oku; O insanı bir alaktan (askı, kan pıhtısı) yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini öğreten, kalemle (yazmayı) belleten Rabbin, en büyük kerem sahibidir’’ buyurmak suretiyle, insanın daima arayış içinde olmasını, eğitim ve öğretimle iç içe yaşamasını tavsiye etmiş ve bunu bir ‘‘hayat düsturu’’ olarak önümüze koymuştur. ‘‘Rab’’ dini literatürde aynı zamanda eğitici anlamına gelmektedir. En üst seviyede eğitici olan Allah, bu sıfatıyla, peygamberlerden sonra günümüzün eğitimcileri olan öğretmenleri en üst seviyede bir onurla taçlandırmış olmaktadır. ‘‘Alimin mürekkebi şehidin kanından evladır’’ sözü, bu erişilmez onurun veciz bir şekilde ziynetlendirilmiş ifadesidir. İslam'ın ilim kapısı Hz. Ali'nin idraklerimizi titreten ifadesiyle ‘‘Öğrendiğimiz her harf, her kelime için kölesi olabileceğimiz’’ öğretmenlerimizi bu vesile ile bir kere daha saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

* * *

Bizim eğitim sistemimizin temeli sevgiye dayanır. ‘‘Yaratılanı sev, yaratandan ötürü’’ düsturu bu sevginin şümulünü belirler. Irkı, dili, dini, mezhebi ne olursa olsun önce insanı sevmek, tabiatı sevmek, hayvanları, bitkileri sevmek Cenab-ı Hakk'ın ‘‘Ol!’’ emriyle vücut verip yarattığı káinatı sevmek... Şümul evrenseldir. Dar kalıplara hapsedilmemiş bir genişlikte, bütün güzellikleri tefekkür eden, bundan insanlık için yararlı sonuçlar ortaya koyan bir evrensellik... İslam bilim ve kültürü bu evrensel bakış ve kavrayışa her biri birer abide niteliğinde olan çok değerli isimler ve eserler kazandırmıştır. Gazali, Farabi, Burhaneddin Zernuci, İbn Sina, İbn Rüşd, Yusuf Has Hacib gibi filozof ve bilginleri bunlar arasında sayabiliriz. İslami terbiye ile yetişen bu değerler, daima hür düşünceyi ve ilmi müdafaa etmişlerdir. Bir İslam bilgini, eğitimi ‘‘insan şahsiyetini inşa ve imha eden şeylerin bilinmesidir’’ diye tanımlarken bu temel ilkeye işaret etmektedir.

* * *

Dinimiz bizden çok çalışmayı ve zamanı en iyi şekilde kullanmamızı ister. Dinimiz insanı yalnız ibadetle görevlendirmez; İslam'da ibadet kadar çalışmanın, -ölçüyü kaçırmamak kaydıyla- dinlenmenin ve eğlenmenin de yeri vardır. Tembellik, uyuşukluk, zamanı boş geçirmek, İslam inancının kötüleyerek reddettiği alışkanlıklardır. Eğitimin, hayatın her alanını kuşattığı ve etkin olduğu günümüzde, gerek gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafenin daha fazla açılmaması ve gerekse bu ülkelerin gelişmişlik düzeylerine ulaşabilmek için çok çalışmamız, kadın-erkek, genç-yaşlı her ferdimizi eğitmemiz gerekmektedir. Unutmayalım ki asrın cihadı eğitimdir. Yirmibirinci asrın İslam kültür ve medeniyetinin yeni bir diriliş ve uyanış dönemi olması şaşmaz hedefimiz olmalıdır.

Bizim dinimiz, çağları kavrayan bir dindir. Kıyamete kadar baki kalacak bu mükemmel dinin, yeniliklere, çağdaş gelişmelere kapalı olması düşünülemez. Eğitim alanında kat edeceğimiz ilmi ve ahlaki merhalelerle geleceğin fethine koşan nesilleri meydana getirmeden, Allah'a, indirdiği muazzez dine ve insanlığa karşı görevlerimizi tam manasıyla yapmış sayılmayız.

SORALIM ÖĞRENELİM

Salavatı Şerif getirirken horozların öttüğünü fark ettim. Bir kitapta ‘‘Salavatı Şerif getirirken hayvanların ötmesi melekleri gördüğünü ifade eder’’ deniyor. Bu ifade doğru olabilir mi?

Emel BENAN/ANTALYA

Bazı kitaplarda bu yönde bilgiler varsa da bunlar sağlıklı bilgiler değildir. İlmi dayanağı yoktur.

Boy abdesti alırken burnumuza verdiğimiz 3 defa suyun kesinlikle genzimize gitmesi gerekiyor mu? Gitmediği zaman aldığımız boy abdesti kabul olmaz mı?

Metin ÇELİK/ANKARA

Boy abdesti alırken buruna verilen suyun genzimize gitmesi gibi bir zorunluluk yoktur.

Yatsı namazı geç kılınırsa günah olur mu? Kaza namazı borcum var, her vaktin arkasından mı kılayım yoksa kuşluk vakti hepsi arka arkaya kılınır mı? Kendi paranla borsada işlem yapmak günah mı?

Türkan BULUT/İSTANBUL

Yatsı namazının vakti çok geniştir, sabah namazı vakti girinceye kadar kılınabilir. Kazaya kalmış olan namazlarınızı istediğiniz vakitte kılabilirsiniz. Borsada alım-satım yapmakta bir sakınca yoktur.

Antalya'dan ismini vermeyen okuyucuya: Bazı günahların cezasını yüce Allah bazen dünyada verir. İhlasla, samimiyetle yapılan tövbeleri Allah kabul eder. Çektiğiniz acılar karşısında sabır gösterirseniz büyük mükáfat kazanırsınız. Namaza başlamanız da çok güzel bir başlangıç. İnşallah devam ettirirsiniz. Acılarınızın huzur ve mutluluğa dönüşmesi dileğiyle.
Yazarın Tüm Yazıları