ANNE, baba ve çocuklardan oluşan, daha şümullü tarifiyle, "aralarında kan bağı bulunan fertlerden teşekkül eden" aile, insanlığın yaratılışı ile birlikte hep var olmuş ve önemini tarih boyunca korumuş olan temel toplum müessesesidir.
Yüzyıllar içinde çeşitli topluluklar, aileye alternatif yaşama yolları aramışlar ve onu yok etmeye çalışmışlardır. Ama ne bu gayretler, ne de kurdukları değişik sosyal sistemler ve hayat tarzları, aileyi ortadan kaldırabilmiştir. Bunu başarmaları mümkün değildir. Çünkü aile hayatı fıtridir (yaratılış gayesi). Fıtratı değiştirmeye de kimsenin gücü yetmez.
* * *
Toplumun temelini ve çekirdeğini oluşturan aile, milletlerin ve devletlerin bekasını sağlayan; dil, din, gelenek, görenek ve kültürel değerlerini muhafaza ve devam ettiren bir sosyal kurumdur. Bu yönüyle ailenin milletlerin hayatındaki önemi çok büyüktür. Canlı varlıklarda hücrenin rolü ve fonksiyonu ne ise toplumlarda da ailenin yeri ve değeri odur.
Nasıl, vücudun sağlam ve güçlü olması için hücrelerin sağlıklı olması gerekirse, huzurlu, ahenkli ve mutlu bir toplumun oluşması için de ailelerin sağlam olması gerekir. Bu nedenle, temel bir sosyal ünite olan aileye bir nesne gibi değil, canlı bir organizma gibi yaklaşılmalı, en az bir çiçek bahçesine gösterdiğimiz ihtimam kadar ilgi göstermeliyiz.
Bu mesele, toplumlar için hayati önem arz eden konulardandır. Binaenaleyh, varlığını devam ettirmek ve geleceğinden emin olmak isteyen milletler, aileye gereken önemi vermek zorundadırlar. Devletlerin ve milletlerin yükselmesi ve alçalması, ailelerin kültürel seviyesiyle doğru orantılıdır. Bu sahada da en çok yatırım yapan milletler, daha çok ilerlemiş, yükselmiş, güçlü ve huzurlu olmuşlardır. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Zaten bunun aksini iddia etmek de mümkün değildir. Çünkü istikbalin ümit çiçekleri olan çocuklar, aile bahçesinde yetişmekte, orada gerekli ruhi ve ahlaki gelişmeye kavuşmaktadırlar.
Kuran-ı Kerim beyanıyla, "Hiçbir şey bilmez olarak dünyaya gelen" (Nahl, 78) çocukların eğitimi ve kültürel gelişimi üzerinde ebeveynin, dolayısıyla ailenin etkisi, son derece büyüktür. Ailedeki değerler sistemi, çocukların istikametini tayin eder. İnsan aile içerisinde nasıl eğitilir ve yönlendirilirse, hayatı boyunca bunun etkisi altında kalır ve kişiliği ona göre oluşur. Çünkü çocuk; iyi, kötü, güzel, çirkin gibi ahlaki normları ve değer yargılarını önce aileden alır.
* * *
Demek ki, çocuğa ruhen ve manen şekil veren anne ve babası olmaktadır. Bu nedenle kişi, maddi ve manevi ihtiyaçlarının en tabii bir şekilde karşılandığı müessese olan ailenin, iyi bir şekilde düzenlenmesi, aile fertlerinin her yönüyle kültürlü yetişmesi, aralarındaki ilişkileri düzenli ve sağlıklı bir şekilde kurmaları, özellikle anne-babanın hal ve hareketleriyle çocuklarına çok iyi örnek olmaları gerekir. Bu, iyi bir nesil yetiştirmek için ve toplumun geleceği bakımından son derece önemlidir. Çünkü güzel muhitlerden güzel şeyler meydana gelir. Bataklıkta gül bitmesi mümkün değildir. Öyleyse haneler gül bahçesi haline getirilmelidir ki, orada güller bitsin.
Vatanımızı parçalamak, ülkemizin ve milletimizin huzurunu bozmak ve bu yolla menfur emellerine ulaşmak isteyen düşman ve şer güçler, öncelikle ellerini sağlam aile yapımıza ve genç nesillerimize atmak istemektedirler. Başta büyük kentlerimiz olmak üzere ülke genelinde boşanma oranlarının ve evlilik dışı doğan çocukların her yıl artış göstermesi, çağımızın vebası sayılan AIDS illetinin ülkemizde ortaya çıkması ve diğer zührevi hastalıkların yaygınlaşması, yıkıcı mihrakların hedeflerine ulaşmalarında hayli mesafe aldıklarını gösteren acı ama inkárı mümkün olmayan gerçeklerdir.
* * *
Bu rezaletlerle ailenin temelini dinamitleyen içki ve kumarın, zina, homoseksüellik, nikáhsız beraberlikler ve diğer sapıklıkların cinsel özgürlük adı altında sinemalar ve bazı medya kuruluşlarınca normalmiş gibi gösterilmeye çalışılması, bir bakıma gençliğin bunlara adeta özendirilip teşvik edilmesi, maalesef geleneksel Türk aile yapısını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu menfi propaganda ve yıkıcı gelişmelere karşı neslimizi ve gençliğimizi korumak ve milli kültürümüzün yabancı kültürlerin hegemonyasına girmesini engellemek için millet ve devlet olarak hepimize çok büyük görevler düşmektedir. Bu nedenle aileyi en öncelikli milli meselelerimiz arasına alarak bu kutsal müesseseyi korumak için her türlü maddi ve manevi tedbiri, vakit geçirmeden uygulamaya koymalıyız.
Toplumsal uzlaşma, toplumun temel taşı olan aileden başlar. Aile bireyleri arasında sevgi-saygı, hoşgörü, anlayış ve diyalog hákim olursa, toplum da güçlü, mutlu ve huzurlu olur.
SORALIM ÖĞRENELİM
Türkler ne zaman Müslümanlığı kabul ettiler. Müslümanlıktan önce hangi dine mensuptular?
Metin ÇELİK /ANKARA
Türklerin İslamiyet’e girişleri, Emevi ve Abbasiler döneminde başlamış, 11. asırda Karahanlılar döneminde yoğunlaşmıştır. İslami kabullerinden önce Türkler Lemanizm, Maneizm, Budizm, İsevilik ve Museviliğe girdiler. Geleneksel Türk dini Gök-Tengri/Tanrı inanç sistemi idi.
Maşallah mı, maşaallah mı?
İhsan SELHEP/ANKARA
Halk arasında "Maşallah" şeklinde kullanılan kelimenin aslı ve doğrusu "Maşaallah"tır. Konuşma dilinde "a"lardan biri düşmüştür.
Din bilgisi öğretmenim bana Allah’a Tanrı denmesinin günah olduğunu söylüyor. Doğru mu?
Tuğçe ÖZBEK
Tanrı kelimesi hak olsun, batıl olsun mabud anlamına gelen "ilah" kelimesinin karşılığıdır. Allah lafzının tam karşılığı değil ise de Cenab-ı Allah’a söylenmesinde dinen bir sakınca yoktur. Her millet kendi dilinde onu bir isimle anmaktadır. Örneğin, Farsların "Hüda" dediği gibi.
Kuran’ı Arapça harflerinden çok yavaş okuyorum. Kasetten takip ederek okusam hatim etmiş sayılır mıyım?
Yüksel
Hatim indirmiş sayılırsınız.
Namazda rükudan doğrulurken sol ayağı açıyorlar. Böyle bir şey var mı?
R.A.
Bu bir şekil ayrıntıdır. Sol ayağı açmak ile açmamanın namaza bir zararı yoktur.
Gece tırnak kesmek haram diyorlar. Böyle bir şey var mı?
Nil DEMİR/İSTANBUL
Temizliğin vakti yoktur. Dolayısıyla gece tırnak kesmenin bir mahzuru bulunmamaktadır.