Paylaş
Annem televizyonda bir kısım fütüristi dinlemiş. Şansına da biraz karamsar fütüristler düşmüş. Zaten dünyanın bütün sorunlarının nedeni 65 yaş üstü vatandaşlarımızmış, onları hiçbir şekilde ortalığa salmazsak her şey güllük gülistanlık olacakmış gibi tavırların takınıldığı günümüz şartlarından iyice bunalmış durumda. Bir de üzerine televizyonda “Gelecek de pek fena olacak” diyen adamlar gelince iyice canı sıkılmış. Daha lafını tam bitirmeden anında itibarsızlaştırdık fütüristleri. “Ya bırak onları, ne dediler de çıktı bu zamana kadar Allahını seversen” diye gömdük de gömdük. Hatta hızımızı alamayıp “Fütürist dediğin astrolog gibi bir şey zaten” falan gibi giderek sertleşen söylemlere bile girdik.
Biraz yüklenmiş olabiliriz ama tamamen haksız da değiliz. Bize zamanında eli kulağında denilen uçan kaykay, uçan araba, bunların hiçbiri gelmedi. Haydi diyelim bunlar biraz da sinemacıların serbest uçuşlarıydı. Onlar zaten bu konuda bahtsızlıklarıyla sabıkalı. İnterneti bile öngöremeyip video sinyalleriyle beynimizin ele geçirileceği gelecekleri falan hayal ettiler.
Ama mesela 1933’te çok da uzak olmayan bir gelecekte insanların tepegöz misali tek gözlü olacağını tahmin eden Thomas Hall Shastid’i ne yapacağız? Öngörüsüne göre insanlar okuma, yazma, saat tamiri, değerli taşların kesimi gibi faaliyetlerde hep ortada bir odak noktasına baktığı için evrilecek ve tek göz sistemine geçecekti. Ya da bir zaman yolculuğu yapıp 1955’e uzansak Alex Lewyt’in 10 yıl içinde nükleer elektrik süpürgelerinin hayatımıza gireceği yönündeki tahminlerini dinleyebilirdik.
Daha iyisi var. 1995’te gökbilimci Clifford Stoll, Newsweek’te yayımlanan makalesinde tahmin hakkını internetin bir yıl içinde yok olup gideceği yönünde kullanmıştı.
Ay’da koloni kurduk mu?
Yetmedi derseniz 1964’te yapılan tahminlerden bir parça vereyim: “2024’e geldiğimizde Ay’da koloniler ve okyanus altında şehirler kurmuş olacağız.” Yapabildik mi? Hayır. Onun yerine ne yapabiliyoruz mesela? HES kodunu İstanbul Kart’a bağlayabiliyoruz.
Demem o ki böyle bol keseden konuşuyorsunuz, sonra hiçbiri tutmuyor; hem insanları geriyor, kafalarını karıştırıyorsunuz hem de yıllar sonra işte böyle afacanın biri çıkıp size sallıyor da sallıyor. Değer mi yani? Bakın çok açık konuşuyorum, annemi korkutmanıza izin vermeyeceğim fütüristler.
Günümüz fütüristlerinin yaptığı bütün tahminler, öngörüler karamsar değil, pozitif şeyler de söyleniyor, farkındayım. Mesela Hürriyet Pazar’ın önceki hafta fütüristlerden görüş alarak hazırladığı haberi pozitifti. Evcil hayvanlarımızla konuşmanın mümkün olacağı gibi iç açıcı tahminler yapılmıştı. İhtimal vermedim ama büyük bir coşkuyla “Ay hadi inşallah” dedim yine de.
Ama 100 yıldır fütürist tahminlerin başrol oyuncusu olan robotlarda hâlâ tuhaf noktalardayız. Robotlarla evleneceksiniz diyorlar mesela. Eskiden de deniyordu. Ama sayın hocam, evlilik kurumunun ne olduğu belli, niye olduğu belli. Köpekle konuşmaya başlamışım, kafama çip taktırmışım (bunu bu yakınlarda aşıyla halledebileceğimizi söyleyenler de var), gözlerimden ışık saçıyorum, datalar havalarda uçuşuyor, hyperloop’ta fink atıyorum ama ilişki yaşadığım robota belediye evlendirme dairesinde nikâhı basmadan rahat edemiyorum. Toplum bambaşka bir yere gitmiş, yine de evlilik dışı ilişkiye hazır olamamış. Robotla bile! Robota miras mı bırakacağız, mahallede laf mı olacak, niye evleniyoruz yahu makineyle?
Paylaş