Paylaş
Uzun zaman sonra taksideyim. Ana arterler açık. Radyoda Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım’ın açıklamaları var. Bir noktada “Biz uzayda olmak mecburiyetindeyiz” cümlesi geçiyor. Şoför Bey de bu noktada bana dönüp “Mecbur muyuz uzaya gitmeye?” diyor.
Anında “Ben gitmem” diyorum. Hızımı da alamayarak ekliyorum: “Mars’a gideceğime Meksika’ya giderim.” Bu, çok sevdiğim bir arkadaşımın “Uzaya gitmek ister miydiniz” sohbetlerinden birinde verdiği cevap. “Konu ‘uzağa gitmek’ olunca Meksika benim için şu anda yeterince uzak ve henüz kendisini görmedim” diye de devam etmişti. O zaman bu zaman bu bakış açısı bana aşırı makul gelir.
Yoksa aslında uzaya gitmeye hiç karşı değilim. Ama ‘mecburiyet’ düzleminde sorulunca hiç gidesim gelmiyor. Ayrıca ben de daha Meksika’yı görmedim.
Filmlerde gördük, gemide birisi mutlaka psikopatlaşır
Şoför Bey “Yok” diyor, “Ona bakarsan ben Meksika’ya da gitmem. Orası da uzak. Temsil edilmek olarak diyorum, uzayda temsil edilmeli miyiz?” Böyle başlayan sohbetimizi uzaya gitmek kaça patlar konusunda afaki hesaplamalar, uzayda madencilik imkânlarına yok bilgiyle genel bakış ve Elon Musk başlıklarına değinerek tamamlıyoruz. Lakin nasıl verimli bir sohbetse taksiden ve kardan çıkıp bilgisayar başına ulaştığımda aklımda hâlâ benzer sorular dönmeye devam ediyor: Bu uzay dediğin başı sonu belli ufak bir alan değil. Temsil edilelim edilmesine de neresinde temsil edilelim tam olarak?
Bir daha bana bir takside bu soru sorulursa daha hazır, daha net ve daha kararlı bir duruş sergilemek niyetindeyim. Dolayısıyla gün içinde boş vakitlerimi kendimi bu hususta geliştirmeye ayırmak istiyorum.
Mars’ta temsil edilelim desen o iş zaten sakat. Elon Musk “Üçüncü Dünya Savaşı çıkmadan önce Mars’ta şehirler kurmalıyız” diyor ama uzaycıların ciddi bir kısmı onunla hemfikir değil. Gitmek çok pahalıya geliyor, ortam elverişsiz, acil bir durum olsa yardım gelmesi minimum iki yıl çekiyor ve şu ana hiçbir astronot Dünya’dan gezegenimizi göremeyecek kadar uzaklaşmadığı için böyle bir yola çıkanların akıl sağlığının da yolun sonuna kadar dayanmayacağından şüpheleniyorlar.
Biz bunları hep filmlerde de gördük. Uzayda çok uzun yol yapınca gemide birisi mutlaka psikopatlaşıyor.
Bu arada bu işlerle pek meşgul, ünlü gökbilimci Carl Sagan bile ‘gitsek mi gitmesek mi’ konusunda tereddütlere düşmüş, bir zamanlar ”Mars’ı keşfettikten sonra orada bir işimiz kalmıyor” demişti. Yıllar sonraysa gelecekte Mars’a ulaşacak kâşifler için şu mesajı yayımladı: “Belki orada bilimle yapabileceğimiz harika şeyler için Mars’tayız. Mars’ta olma sebebiniz hangisi olursa olsun, orada olduğunuz için çok mutluyum.”
Uzayın büyük ustasının bile kafası karışıyorken şoför beyin ve benim Mars’a mı gitsek evde film mi seyretsek konusunda tereddüde düşmemiz son derece normal diyebiliriz yani.
Paylaş