Paylaş
Evet, epey uzun bir süre küçük esnaf kategorisine giren ne var ne yoksa birer birer kapanıp da yerlerine üçüncü nesil kahveci açılmasına söylendim. “Bu ne kahve aşkıymış arkadaş”, “Bizim terzi nereye gitti ya”, “Bir ülke yılda kaç litre latte tüketebilir kardeşim, yetmiyor mu!” dedim. Ama şimdi geldiğimiz noktada kararımı değiştirmiş bulunuyorum. Muhitimde veya yolum üzerinde herhangi bir yerde bir dükkân kapandığı zaman hemen “İnşallah yerine üçüncü nesil kahveci, gastro pub ya da ‘tuhaf bi şeylerci’ açılır” diye dua etmeye başlıyorum. Çünkü şimdi de sürekli market açılıyor.
Alt sokağımda yıllardır kullandığım pastane, pandemi tantanasına dayanamadı, kapandı mesela. Yerine ne açıldı? Perakende market. Aynı marketin aynı markalısından 300 metre sonra bir tane daha var. Herhalde, dedim onu kapatacaklar. Yooo, kapatmadılar. Strateji gereği onun açtığı caddeye bir şube açmak durumunda olan rakibi de karşısına geldi. Onun sokağının içine turuncu olanın jet versiyonu açıldı. 500 metrekarelik bir alanın içindeki altıncı market olan diğer arkadaş da eskiden dershane olan binanın alt katına girdi. Böyle bir perakendeci bolluğu...
Birkaç yıl önce bir arkadaşımla, bir vesileyle İstanbul’un Allah’ın unuttuğu mahallelerinden birine gitmiştik. Merkeze uzak, herhangi bir sosyal faaliyet alanı yok, ev hariç pek bir şey yok hatta. Bir kuruyemişçi bulduk kazara. Su alırken sorduk “Burada günlük hayat nasıl geçiyor” diye. Adam anlattı bir şeyler. Sonra da “Aslında burası hızla gelişiyor, bak şu köşeye büyük süpermarket açıldı” dedi.
Bir yerin gelişmişlik endeksindeki birinci kriterin süpermarketin varlığı olduğunu ilk kez orada duymuştum. O zaman bunu komik bulmuştuk. Yıllar sonra adamın toplumun genel kanaatini yansıtmada bize oranla ne kadar başarılı olduğunu görmüş olduk.
Gelişmekte olan mahalleye üç perakende market, gelişmiş mahalleye jetinden gurmesine, indirim marketinden şarküteri fiyatına fabrikasyon peynir satan indirimsizine türlü türlü perakende marketler dizilmiş durumda.
Pandemi sağ olsun, bütün işletmeleri bir bir batırırken perakendeyi iyice uçurmuş ve dört yanımızın marketle çevrilmesine vesile olmuş. Mahallede son kalan üç-beş bakkalın gözünün içine bakıyorum artık. Her an ‘Yeter’ deyip giderler de yerlerine küt diye bir büyük market gelir, kendimi kasa sırasında “Arkadaki indirim reyonundan bir şey ister misiniz” sorusunu cevaplarken bulurum diye.
Şimdi, geçen haftanın haberlerine göre marketlerde fiyat denetlemeleri de başlayacakmış. Ekonomi yönetimimizdeki bu yeni açılımla hayat pahalılığıyla mücadelede tek tek etiket okuyacak ekip istihdam etmeyi makul bulmuşuz. Diğer yandan marketçi kardeşlerin en yetkili ağızlarından biri, kahvaltıda yürek yemişçesine çıkıp “Pahalılık bizden değil, ekonomi yönetiminden kaynaklanıyor” demiş. Onun marketleri diğerlerinden biraz önce denetlenecektir muhtemelen.
Böyle fiyat miyat düşmez tabii de belki o denetlemeler sırasında birinin aklına da “Yahu fiyat bir yana ama neden üç adımda bir perakende market var bu ülkede” diye sormak gelir. Ben de bu vesileyle sokağın tamamının devcileyin bir markete dönüştüğünü göreceğim günleri kaygıyla beklemekten kurtulurum.
Paylaş