Paylaş
Bir süredir hem arkadaş ortamlarında hem de sağda solda çok sık duyduğum bir şey var: “Biz içerideyken neler olmuş arkadaş ya!”
‘Pandemi var, evde kalıyoruz’ durumu bitip de insanlar sokağa dönünce ilk fark edilen şey; biz eve girerken ortalıkta olan fiyatlarla şimdi biz çıktıktan sonra gördüğümüz fiyatlar arasındaki uçurum. Biliyorsunuz, her şey düz hesap olsun diye ikiye katlanmış. En küçük banknotumuz 5 lira, oldukça anlamsız bir şeye dönüşmüş. 20’lik 5’lik banknota, 50’lik 20’lik banknota tekabül eder olmuş.
Aslında habire markete girip ne alırsan al minimum 200 liradan aşağı çıkamaz olunca buna ufak ufak alışmaya başlamamız gerekirdi. Ancak pandemi süresince bu duyguyu kavrayabildiğimiz tek yer market olunca da işin boyutlarını tam sindirerek anlayamamışız.
Ben “Oldu olacak pantolonu da bırakayım istersen” duygusunun son örneğini geçen gün bizim oradaki küçük markette yaşadım. Birkaç kalem bir şey aldım. Kafamda da ‘aşağı yukarı şu kadar tutar’ dedim, tezgâha para üstü de alma beklentisiyle iki 20’lik bıraktım. Market abi bana baktı ve “Olmadı o abi, biraz daha koy” dedi. Bir 20 lira daha ekledim. Market abi gülümseyerek baktı “Sen koymaya devam et abi, ben dur diyene kadar 20-20 gönder, artık böyle bu işler” dedi.
HOVARDALIĞIN BÖYLESİ!
Aynı “Yok artık, bunlar da bu kadar tutar mıymış” hissini yaşamak için ertesi gün kahvaltıdayım. Bin yıldır dışarıda kahvaltı etmedik ya. İnsan bir şevkle sosyalleşmeye koşuyor. İki menemen, iki çaya 100 lira bayılınca sosyalleşmenin karanlık yüzüyle karşılaştım.
Birkaç gün sonra ABD’den ziyarete gelen arkadaşım “Ne demek lahmacun 15 lira oldu” diye çıldırınca da aynı his geldi üzerime oturdu, köpeğe geçen yıl 12 liraya aldığım ödül mamalarının 27 liraya çıktığını görünce de...
Sonra işe geldim. Burada da günde minimum beş kere “Bu fiyatlar nedir böyle” konusu açılıyor. Beş kere de dayanamayıp ben açıyorum, etti mi sana on.
O gün, günün ilk pahalılık konuşmasını kiraz fiyatlarını masaya yatırarak açtık. Biri dedi ki: “Salihli kirazı ilk çıktığında 70 liraydı, az düşsün diye bekledim. Bu sefer de ben alana kadar mevsimi geçti gitti.” Bir diğeri “Valla ben aldım. Bekârım, çocuğum yok, biraz hovardalık da yapmayacaksam neye yaşıyorum dedim. Kiraza kadarlık durumum da vardı çok şükür. Yarım kilo kirazla felekten bir gün çaldım” dedi.
Bir süre sonra daraldım. Haberlere bakayım, başka bir gündem maddesi bulur, konuyu bu iç karartıcı yerden ona yaslanarak kaydırırım diye düşündüm. Hop önüme elektrik ve doğalgaza güncelleme haberi düştü. Bunları da 5’te 1 oranında güncellemişler sağ olsunlar.
Şimdi bu tabloya bakınca hayat eve sığıyor muydu sığmıyor muydu, sığıyorduysa bile bu faturaların son halleriyle ne kadar sığmaya devam eder, orası meçhul ama sokağa sığmadığını kesin olarak söyleyebiliriz.
Paylaş