Paylaş
"İyi kulak verin; hepimizin ummadık zamanda başına gelebilecek trajik bir hikâye bu. Öyle bir çakallık ki her şeyi kitabına uydurmuşlar. Neredeyse dolandırılan vatandaş dolandırıcılıktan hapse girecek, öyle bir durum...”
YouTube’da oto ekspertiz videoları izliyor ve sık sık böyle cümleler duyuyorum. Bu aktivite bir süredir yeni bağımlılığım. Netflix’in komplolu, kumpaslı, sağ gösterip sol vurmalı dizileri halt etmiş. Ekspertiz videocu abilerin anlattığı öykülerin yanında hepsi çizgi film gibi kalıyor.
Aslında araba almaya niyetim yok. Daha doğrusu vardı da zamanla vazgeçtim. Birkaç ay önce niyetlendiğimde ikinci el araba piyasasında balondan bahsediliyordu. “Bu arabalar bu kadar etmez ama piyasa bir acayip” deniyordu. ‘Balon malon yapacak bir şey yok, bana bir araba lazım’ dediğimden gözümü karartmıştım. Tam o esnada pandemi patladı. Benim niyetlenmem ve ilanlar arasında uzun gezintilere çıkmaya başlamamla günümüz arasındaki dört ayda her şey daha da değişti. Şimdi o gün baktığım ve ‘saçma fiyatlar bunlar’ dediğim arabalar o saçma fiyatlardan ortalama 20’şer bin lira daha yukarı gitmiş durumda.
Okuya okuya kafayı yedim
Arabanın beş yaşında ve 60 bin kilometrede olanı 100 bin lira, sıfırı 140 bin lira... Böyle de garip bir piyasa. İnternetteki ‘satıcı modelleri’ zaten güven telkin etmekten uzak. Mesela “Ben arabama kefilim” veya “Ben arabama kötü parça takmam” tipi abiler var. Onların ilanlarını otomatikman geçiyorum. Çünkü sen kefilsin çok güzel de ben seni tanımıyorum. Kefil olsan ne, olmasan ne? “Aracımda sigorta şişirmesi küçük bir hasar kaydı var” diyen bir takım da var. Bakıyorsun küçük dediği kayda 27 bin lira yazıyor. Bunlardan çok var, bir de maşallah herkesin sigortası şişirmiş de şişirmiş!
“Aracımda değişen yok, sadece temizlik amaçlı boya yaptırdım” diyen var. Önce bir lafa bakıyorsun laf mı diye, bir de arabaya bakıyorsun ne diyor bu diye... Sonra biraz düşününce Renault Symbol arabaya temizlik boyası yaptıracak kadar titizlikten bayılmış insan var mıdır gerçekten Türkiye’de diye düşünüyorsun. Yoktur abisi. Varsa bir tane vardır, bunu iddia eden bu kadar çok olduğuna göre bu arabalar da kazalı. Böyle böyle, “Aracım aile aracıdır, “Dosta gider”, “Boya takıntısı olan aramasın”, “Ölücüler hiç mesaj atmasın” falan diye okuyup kafayı kırdım.
Ne makul arabalara baktım, makul değildiler
Makul arabalara baktım, makul olmadıkları sonucuna vardım. Filo arabası nedir, atmosferik motorun farkı nerede ortaya çıkar, kim kaç kilometrede ne yakar hepsini boşu boşuna öğrendiğimle kaldım. Ekonomi sayfalarını ve ‘İkinci el otoda neler oluyor’ haberlerini okumaktan hem gözüm bozuldu hem de kafam iyice allak bullak oldu. Bir süre sonra YouTube’a transfer oldum. “Ülkemiz şartlarında, İstanbul gibi büyük bir şehirde insanlara güvenmek yanlış olur. Hatta internetteki arabaların yüzde 80’i hakkında verilen bilgiler doğru değil” gibi cümleleri duyunca bir daha siteden ayrılamadım. Sabah akşam ‘otomobilin x abisi’, ‘arabacı dayı’, ‘ekspertizin sultanları’ gibi isimleri olan kanalları gezip duruyorum.
Araba almaya en ufak bir ilgim kalmadı ama hâlâ “Şimdi size öyle bir kilometre düşürme numarası anlatacağım ki...” diye başlayan bir video gördüğüm zaman izlemeden edemiyorum. Bu piyasanın çılgın bir macera olduğunu kavramamla beraber ruh halim de tuhaf bir yere geldi. Madem maceraya giriyoruz tam girelim diyerek tuhaf projelere bakmaya başladım.
Eski bir panelvan alıp karavana çevirsem diye bakınırken kendime ‘yalnız senin karavana ihtiyacın yok, yılda bir hafta binersen binersin, farkındasın, değil mi’ demem gerekti. Ama gidip Almanya’dan ikinci el, belli bir yaşı geçmiş Mercedes alırım, dura kalka getirir, vergisini verir, içeri sokarım diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Madem her türlü kazığı yiyeceğiz, bari arada road trip yapmış oluruz.
Paylaş