Paylaş
Çünkü çok yakın geçmişte “Bu TBMM cumhurbaşkanı seçemez” tezinin de seslendirildiğine tanık olmuştuk. 22 Temmuz erken genel seçimi de, yeni TBMM’nin cumhurbaşkanını seçebilmesi içinyapılmadı mı?
Yeni bir anayasanın toplumun geniş kesimlerinin görüşleri alınarak ve genel destek sağlanarak yapılması, tabii ki en doğru yöntemdir. Ama işin ölçüsünün kaçırılması ve “Bu TBMM bir kurucu Meclis değil” çizgisinden gidilerek yasama yetkisinin anayasa yapımını içermediğini ileri sürülmesi, hukuk mantığını fazlaca zorlamaktır.
Her şey ak ve kara olmamalı
Acaba bu olayda da işi “ak” ve “kara” zıtlaşmasından çıkartıp, bir akıl uzlaşması sağlanması denenemez mi? Örneğin CHP, yeni anayasa yapımı çalışmalarına aktif biçimde katılıp, CHP programındaki ilkelerin anayasa metnini etkilemesi için ağırlığını koyamaz mı?
Çünkü 1994 tarihli CHP programı, 12 Eylül 1980 askeri rejiminin hukuka ve siyasete getirdiklerini en radikal biçimde eleştiren ve “değişim”e ayak uydurulması gerektiğini en somut örneklerle ifade eden bir metindir.
Bu programdan bazı satır başlarını aktaralım:
- Bütün inançlar, devlet önünde eşittir. CHP, devleti dinsel inançlara karıştırmaz, dinsel inançların da devlet işlerine karışmasına kesinlikle izin vermez. İnanç ve ibadet özgürlüğünü, kişinin kutsal ve dokunulmaz hakkı sayar. Dinin baskı unsuru olmasını da, din duygusunun ve dinsel inançların baskı altına alınmasına da karşıdır. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı tutulmasıdır.
Farklılaşma özgürlüğü
- Siyasal, düşünsel, toplumsal, dinsel ve bireysel özgürlükler bir bütündür. Özgürlüklere bu bütünlüğü içinde sahip çıkmalıdır. Demokrasi, barış ve insan hakları çerçevesinde her düşünce konuşulabilmeli, yazılabilme, örgütlenebilmelidir. Sendikal, siyasal, dinsel özgürlükler ve onlara güç veren örgütlenme özgürlüğü, çağdaş demokrasilerin doğal ölçüleri içinde varolabilmelidir. İnsanların "farklılaşma" özgürlüğü, "alışılmışın dışına çıkmak, genel kabullerden ayrışmak" özgürlüğü, temel bir haktır. Bu hakkın demokrasi ve saygı kurallarında kullanımı koşuluyla, kullananların sayısı ve ayrışma nedeni ne olursa olsun, bu temel özgürlük sakınılmalı ve korunmalıdır.
- CHP döneminde, üniversiteler, en ileri ve en yüksek düzeyde eğitim ve bilimsel araştırma yapan, bilgi üreten, bilgiyi hiçbir baskı ile sınırlama olmaksızın serbestçe yapabilen, özerk, bilim, eğitim ve kültür kurumları haline getirilecektir. CHP, bu amaçla köklü bir üniversite reformu yapacak; YÖK sistemini kaldıracak; üniversitelere bilimsel ve yönetsel özerklik tanıyacaktır.
Her alanda demokratikleşme
- Kültür, hoşgörü ve özgürlük ortamında yeşerir, gelişir, derinlik ve çeşitlilik kazanır. Bireyler özdeşleştikleri toplumun, tarih kesitinin ve coğrafyasının değerleri ve öğretileri, paylaştıkları evrensel ülküleri çerçevesinde kendilerini özgürce tamamlayabilmeli, kimliklerini etkileyen kültür mozaiği içindeki konumlarını özgürce belirleyebilmelidirler. Bu nedenle, CHP, toplumun bugününü kavraması, geleceğini koruması için en temel kaynak olan kültürün demokratikleşmesini, özgürce serpilip gelişmesini, farklı formlar içinde ifade edilebilmesini temel ilke olarak benimsemektedir.
Ne dersiniz? CHP anayasa yapımı tartışmalarını uzaktan izlemek yerine bu sürece katılsa, ülke için daha hayırlı olmaz mıydı?
ŞAKA
Bazı haberler kafa karıştırır…
Sabah’ın haberine göre İskoçya'da katıldığı bir motosiklet yarışında kaza geçiren Çek vatandaşı 17 yaşındaki ve çok az İngilizce bilen Matj Kus, kazadan sonra inanılmaz bir şekilde çok akıcı İngilizce konuşmaya başlamış. Ülkesine döndükten sonra tedavi altına alınan delikanlının İngilizce konuşabilme yeteneği birkaç gün içinde kaybolmuş ve eski haline geri dönmüş…
- Acaba bu genç tedavi edilmeseydi daha mı doğru olurdu?
- Yahut İngilizce kurslarına motosiklet kazaları da mı eklenmeli?
Paylaş