Gazeteciler politikacıların ne rakibi ne de yoldaşıdır...

Tarihinin en büyük seçim yenilgisini 1965 seçimlerinde alan CHP’nin Genel Başkanı İsmet İnönü ile, seçimin ertesi günü CHP Genel Merkezi’nde röportaj yapıyordum. Cumhuriyet gazetesindeydim.

Haberin Devamı

Aynı anda Yılmaz Çetiner de yine Cumhuriyet adına seçimin galibi Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel’le röportaj yapmaktaydı.

Bu röportajların bizim açımızdan mesleki önemi vardı.

Çünkü Cumhuriyet’in rakibi olan Milliyet’te Abdi İpekçi, bu iki liderle seçim sonuçları üzerine röportajlar yapacağını seçim öncesinde manşetten ilan etmişti.

Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ecvet Güresin, seçim sonuçları belli olurken Yılmaz Çetiner’e ve bana “Atlayın uçağa hemen Ankara’ya gidin. Yarın İnönü ve Demirel röportajlarını önümde istiyorum. Manşeti ikiye bölüp bunları aynı gün yayınlayalım ve Abdi’yi atlatalım” dedi.

 

İnönü’nün verdiği ders

 

Haberin Devamı

İsmet İnönü CHP Genel Merkezi’nde bir koltuğa oturmuş, ayaklarını bir sehpaya uzatmıştı. Yorgun ve üzgün görünüyordu.

Yanaklarından öptüm, “Paşam üzülmeyin, biz sizin yanınızdayız” dedim.

Babam Cemil Sait Barlas’tan ötürü bana adımla hitap etmiyor ve “Cemil Sait”’in oğlu” diyordu İsmet İnönü.

Ben “Biz sizin yanınızdayız” deyince şöyle bir baktı yüzüme,

- Cemil Sait’in oğlu. “Biz” diyerek kimler adına konuşuyorsun, diye sordu…

Ben “Cumhuriyet gazetesi olarak konuşuyorum” cevabını verdim.

İnönü güldü ve bana hiç unutmayacağım bir mesleki ders verdi:

- Eğer sen “Ben seni seviyorum, seni destekliyorum” dersen bunu anlarım. Ama bilmelisin ki hiçbir gazete hiçbir politikacıyı sürekli sevip, desteklemez. Bu kuralı hiç unutma Cemil Sait’in oğlu.

 

Gazeteciler ve politikacılar

 

İsmet İnönü’nün bu sözleri, o gün 23 yaşında olduğum için herhalde bir kulağımdan girip bir kulağımdan çıkmıştı. Daha sonraları bu sözlerin doğruluğunu yaşayarak anladım.

Neticede biz ertesi gün manşetten Abdi İpekçi’yi atlattık. O günün akşamında Ankara’da Abdi İpekçi’yle Süreyya’da beraber olmuştuk ve hem Yılmaz Çetiner’i hem beni kutlamıştı.

Aradan geçen yıllar boyunca sayısız seçim gördüm ve galip ya da yenik pek çok siyasi liderle görüştüm. İktidarların geçiciliğini ve mezarlıkların vazgeçilmez insanlarla dolu olduğunu iyice anladım.

Haberin Devamı

Ama insanlar yaşayıp, deneyim sahibi olmadan bu gerçekleri pek kabullenemiyor.

Genç gazeteciler genellikle kendilerini siyasetçilerin ya yandaşı ya da rakibi olarak görüyorlar. Oysa bu iki mesleğin ilgi alanları aynı olsa da, gazeteciler ve siyasetçiler birbirlerinin alternatifi değil. Bir gazetenin maaş bordrosu ile bir siyasi partinin üye listesi birbirlerinden çok farklı şeyler.

Bugün bazı gazetecilerin diğer gazetecileri karşı partidenmiş gibi görmelerine bakınca, hep İsmet İnönü’nün söylediklerini hatırlıyorum.

 

Gül ve Erdoğan

 

1965’te o gün Yılmaz Çetiner’in de benim de asıl dürtümüz, manşetten Abdi İpekçi’yi atlatmaktı. Seçimde yenilmek veya kazanmak ise İnönü ile Demirel’in meselesiydi.

Haberin Devamı

Bayramın üçüncü günü Cumhurbaşkanı Gül ve eşinin konuğu olarak öğle yemeği yerken, kaç tane cumhurbaşkanı ve kaç tane başbakanla birlikte olduğumu düşündüm.

Ben bunu düşünürken, Abdullah Gül de “Hiçbir görev insana tapulanmıyor. Kalıcı olan ülkeye hizmettir” diyordu.

Tabii Gül ailesi ile Erdoğan ailesi arasındaki ilişikleri de sorduk.

- Gül Erdoğan’a başbakanlığı, Erdoğan da Gül’e cumhurbaşkanlığını bırakabildiğine göre, bu ilişkilerde, hizmete dönük misyon duygusu, dayanışma ve arkadaşlık dışında ne olabilir, cevabını aldık.

 

Yazarın Tüm Yazıları