TBMM ‘nin saate karşı yarışı sürecek...

Milletvekillerini sürekli şekilde eleştiririz. Oysa şu geçtiğimiz dönemde, doğrusu son derece yoğun çalıştılar. Avrupa Birliğine yetiştirilmesi gereken yasaları büyük hızla geçirdiler. Ancak yine de liste tamamlanamadı. Eylül başında geri kalanları tamamlamaları gerekecek.

Türk siyasi yaşamının en korunmasız, en eleştiriye açık kesimi Milletvekilleridir.

Ne yapsalar kendilerini beğendiremezler.

Yerden yere vurulurlar, zaman zaman haksız şekilde eleştirilirler, yine de dertlerini anlatamazlar.

Bürokratı eleştirirken dikkatli oluruz, hele asker ile ilgili birşeyler yazılacaksa ekstra titiz davranılır. Ancak iş Milletvekillerine gelince hoyratça davranırız. Bu insanları kendi ellerimizle seçtiğimizi ve demokrasininin en vazgeçilmez unsurları olduklarını unuturuz.

Oysa bu dönem Milletvekilleri özel bir tebrik almayı hakkettiler.

AB uyum yasalarındaki reformları inanılmaz bir hızla ve çalışma hırsıyla tamamladılar. Aylar sürecek çalışmayı, haftalara sokabildiler.

Tatili hakkettiler.

SAATE KARŞI YARIŞ HENÜZ BİTMESİ...

Herşeye rağmen yarış ipi göğüslenemedi.

Ceza Kanunu tamamlanamadı.

Bu yasa çok önemli, zira Türkiye’nin değiştirme yolunda verdiği sözlerin bir bölümünü içeriyor. Örneğin töre cinayetleri, İşkence suçları, Kadın Hakları maddeleri bu yasanın kapsamında olduğundan dolayı gecikmemesi gerekiyor.

İş bununla da bitmiyor.
Yine ceza kanununa bağlı olarak çıkması gereken çok önemli yasalar var: İnfaz yasası, Ceza mahkemeleri Usul Yasası, İstinaf Mahkemeleri Yasası...Bunların metinleri de hazır, ancak önce Ceza Kanununun tamamlanması gerekiyor.

Bunların yanı sıra, yine eylül ayına kalan, son derece önemli üç yasa değişikliği daha var: Dernekler Yasası- Vakıflar Yasası- Terör ve terörden doğan zararların karşılanmalarıyla ilgili yasa.

Bütün bunların en geç eylül’ün ilk haftasına kadar tamamlanması gerekiyor. Eğer başarılamazsa, AB Komisyonu tarafından ekim ortası yayınlanacak olan raporda Türkiye, bu konularda eleştiri alacak. Bundan da en çok, Türkiye’ye HAYIR demeye hazırlanan ülkeler yararlanacaklar.

Milletvekillerine hem teşekkür, hem de “aman fazla uzatmadan geri dönün ve az kalan şu işleri de bitirin” önerimiz var...Unutmayalım ki, yüzdük yüzdük ve işin ucuna geldik. Tam son dakikada kendi kendimize gereksiz bir gol atmayalım...

* * *

DİRENENLERİN KÖTÜ RÜYASI BİR DİPLOMAT...

AB yasalarının TBMM’den kolaylıkla, aksamadan çıkıveriyormuş zannediyoruz. Oysa bizler çok azını hissediyoruz ancak, Kopenhag kriterlerine uyum için bugüne kadar yapılan çalışmalarda en büyük direnç bürokrasiden geldi ve gelmeye de devam ediyor. Binbir dereden su getiriyorlar ve olmadık gerekçelerle “olmaz efendim, yapamayız” diye ortaya çıkıyorlar. Sanki kimse ülkesini düşünmüyor da, bu zat-ı- muhteremler kendilerini vatanı kurtarmakla görevli görüyor ve direniyorlar.

Bu direncin karşısından duran ve iç koordınasyonu sağlayan en önemli kurum, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği.

İki yıla yakın süredir bu görevi yürüten B.Elçi Murat Sungar ve ekibi, direnişçi bürokrasinin kötü rüyası gibi...

Bir yandan AB ile mali işbirliği çerçevesinde, çeşitli kurumların tam bir ahenk içinde çalışmalarını sağlıyor... Öte yandan da dil dökmedik, itirazları göğüslemedik alan bırakmıyor.

• TBMM Anayasa Komisyonu, Uyum Komisyonu, Dışişleri Komisyonu, AB Karma Parlamento Komisyonu çalışmalarında hep Murat Sungar ve ekibi ön planda mücadele veriyorlar.
• AKP iktidarından olsun, muhalefetten kaynaklanan olsun tüm eleştirilere yanıt vermek ve ikna etmekte Sungar ve arkadaşlarının işi.
• Genelkurmay Başkanlığına bir sunum mu yapılacak, değişikliğin ne anlama geldiği mi anlatılacak, hemen cepheye sürülen Sungar ve arkadaşları oluyor.
• Çıkan yasaların uygulanması için kurulan Reform İzleme Grubunun sekreterya işi de Sungar’ ın üstünde.
• Yabancı Sivil Toplum Örgütlerinden Kadın derneklerine, Antalya ve Alanya’ da kilise açtırmaktan, Ankara’ daki AB Büyükelçilerine sürekli bilgi vermeye kadar herşey bu insanüstü çalışma gösteren kuruluşa ait.

Bütün krediyi hükümet alıyor, ancak geri planda asıl işi yapanları da görmezden gelmemiz gerekiyor. Genel Sekreterliği ilk kuran ve son derece parlak bir performans gösteren Volkan Vural‘ın yerine gelen Murat Sungar, dışişleri bakanlığının temel ilkesi olan ,fazla öne çıkmadan görev yapma geleneğinin sürdüğünü gösteriyor.

Anlayacağınız bürokrattan bürokrata çok fark var.

Siyasi otoriteler de, primi alıp cebe koymakla yetinmeyip, böyle bürokratlarına sahip çıkmayı da bilmeli.

Yazarın Tüm Yazıları