Paylaş
Geçtiğimiz ayların bir bilançosunu yapalım ve kendimizi aldatmadan, sonuçların nasıl algılandığını cesurca inceleyelim. Zira terör açısından son 14 yılın en kötü yazını geçirdik.
1999' da Öcalan'ın yakalanmasından bu yana, PKK hiçbir zaman böylesine bir gövde gösterisi yapmamış, gündemi böylesine eline geçirmemişti. Medya bu gelişmeleri ne kadar abartmamaya çalışsa dahi, öyle olaylar yaşandı ki, iç ve dış kamuoyunda önemli izler bıraktı.
Hiçbir şey olmamış gibi davranabilecek durumda değiliz. Paniğe kapılmaya, mücadelenin kaybedildiği veya ülkenin bir bölümünün elden gitmek üzere olduğu gibi, gerçekleri yansıtmayan görüşlere katılmaya da hiç gerek yok. Bu yaz aylarında yaşananlar, yeni bir döneme girildiğini ve bu silahlı mücadelenin daha uzun yıllar süreceğini gösteriyor, o kadar.
Nisan- Ağustos arasındaki 5 aylık rakkamlar zaten kendi kendine konuşuyor:
- 100'e yakın küçüklü-büyüklü saldırı yaşandı.
- 78 asker, 5 polis, 7 korucu, 12 sivil olmak üzere 102 şehit verildi. 200 yaralı oldu.
(Bu rakkamlar, gazete haberlerinden, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Şehitler-Gaziler sitesi ve Fırat Haber Ajansından derlenmiştir. Karşılıklı kesin ve birbirini tutan sayı bulmak güç olduğu için,bir ortalama yapılmıştır.MAB)
"...PKK köşeye sıkışmıştır, artık gücü kalmamıştır.Sonu yaklaşmaktadır..." denmişti.
"...Halk desteği azalmaktadır..." yorumları yapılmıştı.
"...KCK eritildikçe, PKK da eriyecektir..." sonucuna varılmıştı.
Son aylarda tırmanan terörün yansıttığı mesajlar şunlar oldu:
- PKK, erimesinin söz konusu olmadığını, istediği zaman vurabileceğini gösterdi. Önemli kayıplar verdi. Kurtarılmış Bölge peşinde koşmadı, ancak belirli bir alandaki mevcudiyetini kameralara dahi gösterdi. BDP'li milletvekilleriyle yol ortasında kamera önündeki kucaklaşmanın kamuoyundaki etkisi ve şaşkınlığı çok netti.
- Tüm ABD istihbaratına, binlerce güvenlik gücüne, Barzani'nin Ankara'ya yakınlaşmasına ve desteğini arttırmasına rağmen, Türk Güvenlik Kuvvetleri karşısında, gerilla taktikleriyle daha esnek davranıp direnebildiğini, ne kadar çok kayıp verirse versin, mücadeleyi sürdürmekte kararlı olduğunu gösterdi.
- Öcalan'a uygulanmaya başlanan görüşme yasağı, askeri operasyonlar ve KCK tutuklamalarına karşı, silahlı direnişin gerektiğinde Gaziantep'deki gibi sivil halkı da içine alacağının mesajını verdi.
- Bu stratejinin bir diğer amacı da, Ankara ile tüm müzakere kapılarının kapatılmasını sağlamaktı ve bu konuda da çok başarılı olduğunu kolaylık söyleyebiliriz. Başbakan'ın, geçen cuma akşamı Kanaltürk'teki söyleşisi, bundan böyle tekrar barış masasına dönülemeyeceğini açıkça ortaya koyan tepkisi, bu stratejinin sonucuydu.
- PKK, bu tutumuyla BDP'yi de müzakerelerde muhatap olmaktan çıkardı. Hatta TBMM'den atılması ve siyaset dışı bırakılması için çok uygun bir zemin dahi hazırladı.
- Bölgedeki diğer ülkelere, Türkiye'yi rahatsız etmek istedikleri taktirde, kendilerinin tek adres sayıldığının örneğini verdi.
Eminim PKK'nın başka hesapları ve mesajları da vardır. Benim ençok bunlar dikkatimi çekti.
Özetlemek gerekirse, PKK bu yaz bizleri rahatsız etmeyi başardı.
PKK terörüyle mücadelede artık eski dönem kapandı ve yepyeni bir sürece girildi. Artık, 1990'lardaki gibi olmasa dahi yine kan dökülecek. Bir gün karşılıklı "yeter" diyecek noktaya geleceğiz mutlaka... O güne kadar çok sabırlı ve soğukkanlı olmamız gerekecek.
Hazırlıklı olalım.
SOMUT BİR KAZANIM YOK...
PKK belki döktüğü kanla övünebilir...
Siyasi ve psikolojik yönden taraftarlarından puan kazandığını da iddia edebilir...
Güneydoğu'daki bir bölgede mevcudiyetini arttırdığını, kendini açıkça gösterebilecek noktaya geldiğini de ileri sürebilir...
Ancak bütün bunların ötesinde somut bir sonuç elde edebilmiş değiller.
Türkiye giderek bu saldırılara alıştı. Toplum, tepkilerini dahi giderek daha soğukkanlı şekilde gösterir oldu. PKK da biliyor ki, güvenlik güçlerini yenmesi söz konusu değil. Amacı da zaten, yarayı kanatmak ve toplumdaki bıkkınlığı arttırmak. Düşmanlığı körüklemek ve birgün iç savaş çıkarıp Kürt ve Türklerin birlikte yaşamalarını imkansız bir duruma sokmak. Şu ana kadar başaramadılar, eğer Ankara akıllı adımlar atar, Kürt Sorununun acılarını daha da azaltmak için yeni reformlara girerse, bu bölünme de hiçbir zaman gerçekleşmez. En büyük sorun, bu ülkenin önümüzdeki yıldan itibaren önce yerel seçim, ardından 2014'te Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2015'te de Genel Seçime gidiyor olmasıdır. İktidarların oy kaygıları, akıllı adımları engelleyecektir.
Başbakanın yaptırdığı son anket, iktidara olan desteğinin sürdüğünü gösteriyor, ancak hiç belli olmaz. Birgün bakarsınız herşey tepetaklak oluverir. PKK terörünün artık sadece bize de bağlı gelişmediği ve bölgedeki diğer hesaplaşamalardan da nemalandığını unutmayalım.
Sonuç olarak, önümüzdeki zor süreçte, hiç değilse yeni söylemler bulalım. Cenaze törenlerine katılmak, "Kanları yerde kalmayacak" açıklamalarıyla bir yere varamayacağımız çok açıkça ortada...
Sabırlı ve soğukkanlı olmaktan başka bir çaremiz yok.
Allah hepimize kolaylık versin
Paylaş