PKK ile iyi ki görüşülmüş, iyiki protokol yapılmış...

Muhalefet, Oslo görüşmeleri ve Protokol imzaladığından dolayı İktidarı yerden yere vuruyor. İktidar ise, muhalefeti şerefsizlikle suçluyor. Anlayamıyorum.PKK ile görüşülmese İktidar suçlanmalıydı. İktidarı da anlayamıyorum. Neden korkuyormuş gibi bir havada? Bu kanı durdurmak için ne gerekirse yaptığını göstermeli ve övünmelidir. Asıl suçlunun PKK olduğunu ortaya koymalıdır.

Haberin Devamı

Bir yandan PKK hergün bir başka hedefi vuruyor, öte yandan muhalefet ile iktidar son derece anlamsız bir tartışma yürütüyor.
 
Muhalefeti anlayamıyorum.
 
Yeri göğü inletiyor. Oslo görüşmelerinin bir ihanet olduğu çığlığını atıyor.Yetmiyor, TC Devleti ile PKK temsilcileri arasında imzalandığı ileri sürülen bir Protokol'ü ortaya koyuyor ve " Hadi itiraf edin..." diye haykırıyor. Kimi daha ileri gidiyor, bu adamlarla görüşüp terörü teşvik ettiniz, gibi son derece ilgisiz suçlamalar yapıyor.Üstelik, içeriği ile kimse ilgilenmiyor, işin zarfı eleştiriliyor.
 
İktidarı da anlayamıyorum. Sanki suç işlemiş gibi savunmaya geçiyor. Muhalefete şerefsizler diye saldırıyor. Neden bu görüşmelerin yapıldığını ve neden gerekli olduğunu izah etmek yerine, kem küm ediyor. Bu görüşme ve protokollerin resmi bir anlaşma değil, taslak bir çalışma olduğunu dahi söylemiyor. Milliyetçi oyları kaybetmekten ürküyor.
 
Dahası da var...Bu yakınlaşmaya, barışa belki de birkaç adım kala sürecin durmasının gerçek sorumlusunun PKK olduğunu, 14 Temmuz 2011'deki Silvan saldırısıyla atılan adımları sabote ettiğini yeterince söylemiyor.
 
Sevgili okurlarım;
 
Dünyanın her yerine, terörle mücadele eden her Devlet, gizli veya açık şekilde karşı tarafla görüşür. Amaç kanı durdurmaktır. Silahları susturmak, cenazeleri engellemek için her türlü adım atılır.
 
Protokol maddelerini okuyunca, ateşin kesilmesi için bir tek adım kaldığını görebilirsiniz. Gerisi ilerde getirilecekti. Bugün o cenazeleri görmeyecektik. O evlere ateş düşmeyecekti.
İktidar, yapması gerekeni yapmıştır. Bu görüşmeler yerindedir. Protokol doğru adımdır. Bunun utanılacak hiçbir yanı yoktur.
 
Asıl hiç görüşülmese, çözüm yolları aranmasa, o zaman hepimizin ayaklanması ve İktidarı yerden yere vurmamız gerekirdi.
 
Göreceksiniz, yine birgün gelecek ve yine masaya oturulacak. Ne yazık ki, olan o gencecik insanlara olacak. Ancak şunu da unutmayalım, biz bu işi bu kafayla çözemeyiz. Muhalefetin desteği olmadan, yapıcı yaklaşım sergilemeden hiçbir iktidar PKK terörünün önünü alamaz. Siyaset malzemesi yapıldıkça, ne Kürt sorunu ne de PKK terörü çözümlenebilir.
  
PROTOKOL'UN ÖNEMLİ MADDELERİ...
 
Haluk Koç'un açıkladığı protokolün en önemli maddelerini aşağıya aldım. Bu Protokol'un imzalanıp imzalanmadığı bilinmiyor, parafe edilip edilmediği dahi belli değil. Ancak ne olursa olsun, bu Protokolü yine de taraflar arasında ne kadar önemli bir mesafe alındığını, akan kanı durduracak bir noktaya varıldığını göstermesi açısından hayati derecede önemsiyorum.
 
Peki sonra ne oldu ?
 
Herşey yolunda giderken PKK'nın hangi kanadından kaynaklandığını bilemediğimiz o ünlü Silvan saldırısı (14 Temmuz 2011) gerçekleşti. 13 şehit ile bu süreç durdu ve Ankara tutumunu değiştirdi. Sertleşti.
PKK saldırıları arttırdı ve bugünlere geldik.
 
Bakın, Protokolun o maddeleri:

Haberin Devamı

- Taraflar, ayni süre içinde yukarıda adı geçen taslaklarda zikredilen Anayasa Konseyi, Barış Konseyi, Hakikat ve Adalet Komisyonu için isim düzeyinde çalışma yaparlar ve netleştirdikleri isim önerilerini sunarlar.

Haberin Devamı

- Türk tarafı, seçimlerden (Temmuz 2011) sonra en kısa zamanda Örgütü temsilen iki kişinin Sayın Öcalan'ı ziyaret etmesi, yukarıda adı geçen konsey ve komisyonlar kurulduktan sonra, birer alt komisyonlarının da Sayın Öcalan'la ilişkilendirilmesini taahhüt eder.

-  Kürt halkının siyasi ve legal temsilcileri, basın yayın organları ve çalışanlarına yönelik uygulanan baskı, tutuklama ve çalışmalarını engelleme vb. yönelimlere son verilmesi ve KCK adı altında gerçekleşen siyasi operasyonlarda tutuklananların serbest bırakılması sürecin yumuşatılması ve çözüm yönünde ilerlemesi için önemli bir adım olacaktır. Bu çerçevede Türk tarafı ilk adım olarak Newroz ve sonrasında tutuklanan Kürt siyasetçileri (KCK'lılar) bırakmayı taahhüt eder.

Haberin Devamı

-  Taraflar, seçimlerin (Temmuz 2011 MAB) güvenli bir ortamda geçmesi ve ortamın normalleşmesi için, en üst düzeyde kamuoyuna açık çağrı yapacaklardır.

-  Kürt sorununun nihai çözümünün, ancak çatışmasızlık zemininde gerçekleşebileceğinden hareketle tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulması ve uygun tedbirlerin karşılıklı geliştirilmesi esastır. Bu çerçevede taraflar, 15 Hazirana 2011'e kadar her türlü operasyon ve askeri eylemlerini durdururlar.

- Taraflar, müzakereleri derinleştirmek ve gündemdeki konuları tartışmak üzere hazırlıklarını yaparak 2011-Haziran ayının ikinci yarısında bir araya gelmeyi kararlaştırmışlardır.

   

 

Yazarın Tüm Yazıları