Yılmaz kazandı ancak, ilk defa 200’ün üstünde bir muhalefe oyu ile karşılaştı. Cılızda olsa, bir alarm zilidir. Herşey bundan sonraki tutumuna bağlıdır. Sözlerinin arkasında durmalı, topluma güven vermeli ve Merkez Sağ’ı toplamalıdır. Fazla vakti de yoktur.
Mesut Yılmaz, ezici bir çoğunlukla tekrar Genel Başkanlığa seçildi.
Ancak dikkat etmesi gereken bir kaç nokta var.
Karşısına çıkan rakiplerin hiçbiri ANAP delegesini cezbedecek nitelikte değildi. Dolayısıyle, rakipsiz bir seçim kazandığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Buna rağmen 220 civarında bu muhalefet oyunun çıkması, yeterli bir uyarı olarak değerlendirilmelidir. Bundan önceki kongreleri silme oyla kazanan lider. Artık dikkatli olmak zorundadır. Küçük bile olsa, alarm ışığı yanmıştır.
Mesut Yılmaz’ı uyarması gereken diğer bir unsur, Kongredeki havadır. Bütün delegeler şikayetçiyse ve buna rağmen Yılmaz’ı seçtilerse, bunun bir anlamı vardır.
Bunun anlamı, kötünün iyisi olarak hala Mesut Yılmaz’ın görüldüğüdür. Moralsiz, coşkudan uzak bir kongre partide çok şeyin iyi gitmediğinin işaretidir.
Şimdi geçmişi bırakıp, ileriye bakmak gerekiyor.
Mesut Yılmaz., yine doğrularla dolu konuştu. (Keşke biraz özeleştiri yapmış olsaydı. Ancak, Türk kültüründe böyle bir alışkanlık bulunmadığı için, biz yadırgamadık)
Yılmaz, bu konuşmasını uygularsa, hem ANAP’ın hemde Türkiye’nin çehresini değiştirebilir.
Hedef olarak Avurpa Birliğini (AB) gösterdi. Avrupa Birliği projesinin Türkiye’nin önündeki en önemli değişim projesi olduğunu sık sık vurguladı. “Çağdaş medeniyet eşittir Avrupa Birliği” dedi.
“Türkiye ya çağını yakalayacak ve Avrupa ile çağdaş dünya ile kucaklaşacak. Ya da, çağını ıskalayıp küme düşerek Saddam’larla, Miloseviç’lerle başbaşa kalacak.”
Yılmaz, ülke’nin bir bölümünü heyecanlandırdı.
İkinci olarak değindiği ve çok yankı yapan konu da Ulusal Güvenlik adına, ülkenin ilerlemesinin önüne konulan engellerdi.
Yılmaz’ın bundan önce de, ülke’nin çoğunluğunu heyecanlandıran konuşmaları olmuştu.
“Tartışmamız gerek” demişti.
“Askerin konumunu tartışmalıyız” diye, bir tabuyu yıkma uğruna ortaya çıkmış, insanlar da Yılmaz’a güvenip tartışmaya başlamışlar; sonra bir de bakmışlardı ki, tartışanlar ortada kalmış Mesut Yılmaz ise yok olmuş, sözlerini unutup gitmiş.
Yine aynı mı olacak?
Yoksa bu defa farklı bir Mesut Yılmaz ile mi karşılaşacağız.
Türkiye, eski Mesut Yılmaz’ı istemiyor.
Tam aksine, bu toplumu aydınlığa , globalleşmeye, 2000’li yılların aydınlığına çıkaracak ANAP liderini istiyor. Ona güven duymak, inanmak istiyor. Kokuşmuş iç politikanın zincirlerini kırmasını, tabuları yıkmasını istiyor.
Mesut Yılmaz bunları gerçekleştirebilirse ANAP’ın başında kalabililecek, ANAP’ta büyüyecek. Bundan da Türkiye kazanacaktır.
Ancak ne Mesut Yılmaz’ın ne de Türkiye’nin fazla vakti vardır.
Seçimler 2002 sonbaharı, en geç 2003 yılında yapılacak. O zamana kadar, birşeylerin değişmesi gerekiyor.
ANAP’ın ülkeye karşı sorumluluğu da, önümüzdeki seçimlere kadar kendini organize etmesi Merkez Sağ’daki boşluğu doldurması ve ülke’nin önünü açmasıdır.
NE YAPMAK GEREKİYOR?
ANAP’a en büyük spektaküler katkı Kemal Derviş’i ikna edip içlerine alabildikleri taktirde gerçekleşebilir.
Kemal Derviş, bugün tek başına bir partiye 4-5 puan katkıda bulunabilecek konumdadır. Kamuoyu ona inanmakta, dürüstlüğüne, temizliğine, uygarlığına ve şeffaflığına güvenmektedir.
Derviş, ANAP için bir kurtarma simidi olabilir.
Tabii ikna edebilirse...
Mesut Yılmaz, Genel Başkanlığı korurken, partinin en üst düzey post’unu Derviş’e bırakma cesaretini gösterebilirse...
Kemal Derviş‘e DSP’nin kapılarının kapalı kalacağı anlaşılıyor. Ecevit ikilisi bu partinin dümenini sıkı sıkıya ellerinde tutmak istiyorlar.
Geriye ne kalıyor?
CHP’mi, Erdal İnönü’nün yeni oluşumu mu, yoksa Derviş’in kendi kuracağı bir parti mi?
Hiçbiri gerçekçi opsiyon değil.
ESKİ DEĞERLERİ YENİDEN KAZANMALI
Mesut Yılmaz’dan diğer bir beklenti, kadrolarındaki değerli isimleri ön plana çıkartması ve ANAP’a çok şey katan, ancak liderleri tarafından küstürüldükleri için kenara çekilen değerleri yeniden kazanmaya çalışmasıdır.
Bir Hüsnü Doğan ANAP’a çok şey kazandırır..
Bir Mehmet Ali İrtemçelik, bir İlhan Kesici ANAP’ın imajını yeniden düzeltecek isimlerdir.
Rüşdü Saraçoğlu, Cam Kozlu gibilerini bugün mumla arama durumundadır.
Bu insanları yeniden kazanmak Mesut Yılmaz’ı küçültmez, aksine büyütür.
Türkiye’nin artık böyle liderlere ihtiyacı var.
Bayrağı eline alıp öne çıkanlar isteniyor.
Statükoyu koruyanlar, Milli Güvenlik adı altında politikasızlığı gizlemeye çalışanlar önümüzdeki seçimde yok olacaklardır.
Umarız Mesut Yılmaz, silinen liderler listesinde yer almayacak kadar cesur, çalışkan ve vizyon sahibi olur.