Paylaş
Genelkurmay 2 inci Başkanı Işık Koşaner’in, geçen ay Radikal Ankara temsilcisi Murat Yetkin ile yaptığı konuşmanın, bence en önemli yanı görmezden gelindi. Çankaya’ya kimin çıkıp çıkamayacağı tartışması kamuoyunu daha çok meraklandırdığından olacak, Kürt sorunuyla ilgili tespitlerin üzerinde durulmadı.
Oysa, Koşaner paşa, PKK terörünün artık önceliklisırada bulunmadığını, buna karşılık ,Kürt sorununun siyasallaşma aşamasına girdiğini, Kürt milliyetçiliği ve ayrılıkçı hareketinin giderek yaygınlaştığına dikkat çekmişti.
Bu gerçeği aylardan beri yazdığımdan dolayı, benim çok ilgilendirdi.
Genelkurmay Başkanlığının, bu gelişmeyi kamuoyu ile paylaşması son derece önemlidir.
Medya hala PKK terörü ile oynaşıyor. “Üç terörist öldü” haberini yayınlamak veya gazilerimizin acıklı hikayelerini TV’lere taşımakla yetiniyor. Birkaç kişinin dışında konuyu seslendiren, tartışan, hükümeti uyaran yok.
Göreceksiniz, bir gün öyle bir gelişmeyle karşı karşıya kalacağız ki, hayret edeceğiz. ”Bu da nereden çıktı” diyeceğiz. Ardından da komplo teorileri kuracağız. Suçu başkalarına atacağız.
Uyanmamızda ve genel yaklaşımımızı değiştirmek için olaya artık farklı bakalım.
Kürt hareketi bir süredir, yıllardan beri Amerika ve Avrupa’dan kaynaklanan telkinlere kulak verir oldu. Onlara sürekli şekilde “Terörü bırakın ve isteklerinizi siyasi alana taşıyın. Bunu yaptığınız taktirde bizden destek bulabilirsiniz. Aksi halde, terörist bir hareket olarak kalırsınız “ denirdi. Kürtler sonunda bu tavsiyeye uymuş gibi bir tutum takındılar ve İralanda’dakiİRA örneğini benimsediler.Yani bir siyasi parti, bir de silahlı kola ayrıldılar.Eskiden ortada sadece PKK görünürdü. Şimdi durum değişti. Demokratik Toplum Partisi (DTP)Kürt hareketinin siyasi kolunu, PKK’da silahlı kolunu temsil eder oldular.
PKK hala ortada, hala faal ancak artık eskisi gibi değil.Zaten eski gücü de yok. Varlığını hissettirecek kadar eylemle yetiniyor.Sırf, hala ayakta olduğunu ve gerektiğinde vurabileceğini göstermenin ötesine geçmiyor veya geçemiyor.
Olay giderek siyasallaşıyor.
Terör yerine siyasallaşarak, toplum muhalefetiyle- seçilmiş belediye başkanlarıyla- isteklerini seslendiren Kürtler hem daha etkili oluyorlar, hem de dış destekleri artıyor.
Biz ne yapıyoruz ?
PKK ile silahlı mücadeleye takıldık, kaldık.
Teröristle mücadele daha kolay olduğu için, işin siyasi yanını görmezden geliyoruz.Oysa, Devletin korktuğu başına geliyor.
Siyasallaşan Kürt hareketi Ankara’yı ve toplumumuzu zorluyor. Siyasallaşmak demek, Devletin ve Siyasi partilerin tabularını yıkmaları, ekonomik ve siyasi pastayı bölge halkıyla paylaşmaları, siyasi partilerin bölgeyle kucaklaşmalarını alışkın oldukları eski yaklaşımlardan vazgeçmeleri, vizyon sahibi olup yeni politikalar geliştirmeleri, gereken ödünleri vermeleri ve uzlaşıcı davranmalarını anlamına geliyor.
Ne yazık ki, bunların hiçbiri bizde yok.
İşte Genelkurmay 2 inci başkanı bu gerçeklere değinmişti.
* * *
DTP VE BAŞKANLAR, GİDEREK SERTLEŞİYOR
DTP ve bölgede seçim kazanarak Belediyeleri kontrolleri altına alan 56 belediye başkanının son dönemlerdeki tutum değişikliğinin mutlaka farkındasınızdır.
Artık eskisi gibi çekinmiyorlar. Söyledikleri bir sözü veya açıklamayı, basın veya savcılar üzerlerine gidince, sonradan kıvırtıp yalanlar gibi yapmıyorlar. Mesajlarını çok net veriyorlar. Medya veya Siyasetçilerin baskılarına da pek aldırmıyorlar. Cesur davranıyorlar.
Nedenleri de açık:
- Zira arkalarında milyonluk bir oy birikimi ve sokakta gösteri yapan grupları var. İstedikleri anda yüzbinlerce kişiyi hareketlendirebiliyorlar. Üstelik, bölgeye de hakimler. “Kepenkleri açın ve artık gösterileri bitirin” dediler mi, insanlar dinliyor. İstenildiği kadar asker polis veya zırhlı araç çıkarın para etmiyor. Belediye Başkanlarının bir sözü yetiyor...
- Bir diğer nedeni de, terörden uzaklaştıkça, Avrupa Birliği başta olmak üzere, Amerika ve diğer batı ülkelerinden destek bulabileceklerini artık görmeye başlamaları.
- Nihayet, Irak’ın istilası, istila öncesinde ve sonrasında Irak Kürtlerinin Türk askerinin girişini engelleyebilmeleri ve Kuzey Irak’ın bağımsızlığa yakınlaşması, Kürt Milliyetçi hareketinin daha da cesaretini ve vizyonunu pekiştiriyor.
Yukarda değindiğim olgu ile ilgili size iki örnek vermek isterim:
Biri, ROJ TV’ nin kapatılmasına karşıçıkıp, Danimarka Başbakanına topluca mektup yazmaları. Bu, öylesine etkili bir mektup oldu ki, göreceksiniz ROJ TV kapatılmayacak. Danimarka, seçilmiş yerel Kürt temsilcilerin ROJ TV’yi istediklerini, bunun en temel demokratik hakları olduğunu belirtip, Türkiye’nin taleplerini geri çevirecek.
Diğeri de, siyasi cesaretlerinin nasıl arttığıyla ilgili.
Öcalan’ın İmralı koşulları konusunda DTP ile 56 Belediye Başkanı çok açık bir tutum aldılar. Bütün eleştirilere rağmen “ Sayın Öcalan” nitelemesinden vazgeçmediler.
Bir işaretle, binlerce kişinin katıldığı Öcalan lehine gösteriler yaptırabiliyor, Kürt kimlikleri için politika yaptıklarını saklamıyor, söylemlerini esirgemiyorlar.
Diğer unsur, Barzani’nin bazı bölgelerdeki etkinliğinin giderek artışı.Buna karşılık Türk siyasi partilerinin bölgeyle ilgilenmemeleri.
Peki bütün bu değişime karşı biz ne yapıyoruz ?
Savcılarımız ardı ardına dava açıyorlar.
Hala davalarla bu işin altından kalkılamayacağını, başka önlemler gerektiğini görüyor, ancak hareket edemiyoruz.
Yarınki yazımda “neler yapılabilir ?” sorusuna yanıt arayacağım.
Paylaş