Kıbrıs'ı bu hale siz soktunuz(!)

Asıl sorumlular bugün çözüme karşı çakanlar, çözümden korkanlardır. Hala da utanmadan, vatan-millet edebiyatı yapıyorlar. Bize Kıbrıs’ı kaybettirdiler de haberleri bile yok.

Haberin Devamı


İnanılacak gibi değil.

Sokaklarda onbinlerce insan yürüyor, adamlar ortaya çıkıp “bu gençler  aldatıldılar, tahrik edildiler” diyebiliyorlar.

Kıbrıs fokur fokur kaynıyor ve “Devlet” i temsil eden kişiler, etraflarında ne olup bittiğine bakmıyor ve sadece “kışkırtıcı güçleri”  suçluyorlar.

“Kıbrıs neden bu duruma geldi?” İnsanlar neden sokağa döküldüler?” diye soran yok. Bu insanlar  Rum aşkıyla yanmıyor. Güney Kıbrıs’ta yaşamak için çırpınmıyorlar. Sadece rahat etmek, çocuklarına güvenceli bir gelecek sağlamak için sokaktalar.

Türkiye, Kıbrıs’ı çoktan kaybetmiştir.

Annan planından önce kaybetmiş, belki Annan planı ile bazı kayıplarını geri alabilecektir.

Neden kaybetmiştir biliyor musunuz?

Yıllardan beri kötü politikalar nedeniyle kaybetmiştir.

180 bin kişiyi zengin edemediği, aksine fakirliğe hapsettiği için kaybetmiştir.

Haberin Devamı

Yolsuzlukların önüne geçemediği gibi, aksine  yolsuzluk düzenini körüklediği, insanları maaşa bağlayıp satın almaya çalıştığı için  kaybetmiştir.

Türk bürokrasisi, Kuzey Kıbrıs’ı arka bahçesi saydığı, Kıbrıs’a tayin edilmeyi daha fazla para kazanmak ve daha rahat bir yaşam  sürmek  olarak gördüğü için halkın güvenini kaybetmiştir.

Türkiye’den gelenler genelde, “nankörler, sizin için şehit kanı döktük, oysa bize gereken esnekliği göstermiyorsunuz” söylemini kullandığı için, kaybetmiştir.

Türk devleti Kıbrıs’ı beceriksizliği, cehaleti ve kabalığı nedeniyle kaybetmiştir.

Ada’yı bu noktaya getirenler, gerçek sorumluluğu taşıyanlar bizleriz. 1974’ten bu yana görev alan, politikaların oluşturulmasında rol alanlardır.

Bugün gelinilen noktada  ağırlıklı sorumluluk bizde. Durumdan  yararlanan taraf ise Rumlar oluyor.

Beni kızdıran da bu.

Hem suçlu, hem de güçlüyüz.

Hele baş sorumluların şimdi ortaya çıkıp içi  boş sloganlar, hamasi konuşmalar ve gerçeklere uymayan stratejik ve milli çıkar edebiyatı yapmalarına çıldırıyorum.

Beyler uyanın ve doğruları söyleyin... Ayıptır.

***

PARRİS OLAYINI BİR DE
KORU’DAN DİNLEYELİM

Okurlarımdan gelen istek üzerine, açıkça  yalanlamama rağmen, konuyu tamamen kapatmak için, Fehmi Koru’nun Yeni Şafak’taki köşe’sindeki açıklamayı köşeme almak istedim.

Haberin Devamı

Star gazetesi, Amerikanın Türk medyasını  etkilemek üzere kampanya açtığını ve para dağıttığını yazdı. Örnek olarakta, ABD’nin eski Büyükelçisi Mark Parris’in Ankara’da bulunurken benim aracılığımla Başbakan  Gül’den randevu almaya çalıştığımı yazdı. Adını vermeden, benimle Fehmi Koru arasındaki bir diyalogdan yola çıkıp, hayali bir senaryoyu gerçekmiş gibi yansıttı.

Böyle bir girişimin söz konusu olmadığını açıkladım

Fehmi Koru’da dün şu açıklamayı yaptı:

“ ...Biri milletvekili diğeri gazeteci iki arkadaşımla otururken yanımıza geliyor Birand. Bir gece önce, “Manşet” programında beraber olmuş ve sonrasında savaş konusundaki düşüncelerimizi paylaşmışız... Sheraton’da, bana, o görüşlerini bir kez daha tekrarlıyor Birand...  Ben de ona, ertesi gün, Başbakan Gül’le Suudi Arabistan’a gideceğimi söylüyorum. Aramızda, Parris’i Başbakanla görüştürmeyi çağrıştıracak bir konuşma geçmiyor... Daha da ilginci, uçağıyla seyahat  eden gazetecilerden biri olarak konuşma fırsatı bulduğum Başbakan Gül’le görüşmelerimizde bir kez olsun, Marc Parris’in adı anılmıyor... Adı anılmadığı için, Başbakan Gül’ün de, “Şu şirket lobicisi herifi bırak Allahını seversen” türünden bir laf sarf etmesi gerekmiyor... Sözün kısası şu: M.Ali Birand’ın zaten benden talep etmediği bir görüşme için aracılık yapmadığım gibi, aramızda Birand’ın veya Parris’in adları da geçmiyor... Gazetede bizlerin isimlerimizin karıştırıldığı haber, hem Birand’a hem de bana bühtan...”

Haberin Devamı

Başbakan Gül’de, kendine atfedilen, “ABD, Türk medyasına para dağıtıyor” sözlerini sert şekilde yalanladı.

Çeşitli taraflar arasındaki psikolojik savaşa gazetecileri alet etmemek gerekiyor.

Bütün yanlışlar dizisinde herhalde artık  kimsenin kuşkusu kalmamıştır.
                                          
***
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.

Yazarın Tüm Yazıları