Boş konuşmaya çok meraklı bir toplumuz. Konuyu iyi bilenler de bilmeyenler de ciddi ciddi görüş açıklıyorlar. Bir zamanların önemli, büyük sanılan isimleri şimdi öyle şeyler söylüyorlar ki, ne kof oldukları da ortaya çıkıyor. İnsan kendini “keşke konuşmamış olsalardı” demekten alamıyor.
Keşke tv’lerde konuşmasalardı (!)
Özel TV’lerin çıkmasıyla durum değişti.
Hele ardından bir de HABER kanalları kurulunca iş çığrından çıktı.
Hergün görüyorsunuz. Konusuna göre, bazen emekli diplomatlar, bazen emekli komutanlar ve bol miktarda da bilim adamlarımız ekranları doldurup görüş açıklıyorlar.
İçler acısı bir durum.
İçlerinden, parmakla sayılacak kadar az bir bölümü hala pırıl pırıl. Ancak geri kalan, önemli bölümü, dökülüyor. Aman Allahım neler söylüyorlar, ne yorumlar yapıyorlar. Bazıları tam bir cehalet sergiliyorlar.
Bunları gördükçe, hem üzülüyor, hem de korkuyorum.
Üzülüyorum, zira bir zamanlar bu beyefendilerin yanlarına dahi yaklaşılamazdı. Koca koca Büyükelçiler, büyük büyük rütbeli komutanlar, Üniversitelileri arkalarından sürükleyen anlı şanlı hocalarıydılar. Çatık kaşlarıyla bize değerlendirmeler yaparlar, Türkiye’nin iç-dış ve ekonomik ilişkilerini anlatırlar ve bizlerde “mutlaka birşeyler biliyorlardır ki, böylesine emin konuşuyorlar” deyip söylediklerini ciddiye alırdık.
Şimdi, aynı Beyleri dinliyoruz ve nasıl döküldüklerini görüyoruz. Meğer, eskiden çalıştıkları kuruma gelen genel bilgi ve değerlendirmeleri bize satarlarmış. Başkalarının mallarını bize yansıtırlarmış. Kendilerinden birşey katmazlarmış.
Keşke konuşmasalarmışta, bizlerde gerçekleri görmeseymişiz. “Türkiye’yi bunca yıl bunlar mı yönetti” demeseymişiz.
Sayıları kısıtlı dahi olsa, bir de kendilerini aşan, dünya ve ülke koşullarına uyan sivil ve asker bölümü var ki, onlara da alkış tutmak gerekiyor...
Ekran, ne yazık ki ülkemizin yeterli sayıda insan yetiştiremediğini, tüm çıplaklığı ile gösteriyor.
* * *
BEN, ÖZHAN CANAYDIN’I DESTEKLİYORUM...
GS Başkanı bazı taraftardan eleştiri alıyor. Efendim neymiş, Galatasaray gol yerken karşı takımı alkışlamış... Taraftarın küfür dolu tezahuratına karşı çıkmış... Tribünlere efendilik-kibarlık getirmek için harekete geçmiş.
Özhan Canaydın’ın bu tutumu, Galatasaraylı’ya yakışır bir tutumdur. Başından sonuna kadar da haklıdır. Eğer bu yaklaşımından dolayı başkanı eleştiren varsa, büyük hata ediyorlar, demektir.
Canaydın, hepimizi rahatsız eden bir sorunun üstüne gidiyor. Taraftarlardan ters tepki alma pahasına bunu yapıyor.
Yaşa başkan, bizler seninle birlikteyiz...
TÜRKİYE’NİN İNSAN HAKLARI AYIBI...
Avrupa insan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kasım’da karara bağladığı 6 davada Türkiye’yi toplam 130 bir Euro tazminat ödemeye mahkum etti. Dostane çözümle sonuçlanan davalar şunlar:
• AİHM, 1997’de ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Yaşar Özel’in işkence gördüğü gerekçesiyle yaptığı başvuru haklı bulundu ve mahkeme, Türkiye’nin 3 bin Euro tazminat ödemesine karar verdi. • 1996’da Bingöl’de bir militanın cesedini göstermesi için götürüldüğü kırsal alanda mayın patlaması sonucu ölen 16 yaşındaki Orhan Yakar’ın babası Mehmet Yakar’a 40 bin Euro tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. • Gözaltında eşi ile işkence gören Bekir Sıtkı Keçeci’nin başvurusu 15 bin Euro tazminat ödenmesiyle sonuçlandı. • Düşünce özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’ye başvuran Özkan Kılıç’ın başvurusu haklı bulundu ve Türkiye’nin 7 bin 622 Euro tazminat ödemesi kararlaştırıldı. • Muş’ta evinin askerlerce yıkıldığı iddiasıyla AİHM’ne başvuran Makbule Kınay’ın davası Türkiye’nin 59 bin Euro tazminat ödemeyi kabulüyle sonuçlandı.
TÜRKÇE LE MONDE DİPLOMATIQUE
Yayın dünyasına Le Monde Diplomatique hoşgeldi. Cem Mumcu’nun kaptanlığında son derece düzeyli bir ekip (Ahmet İnsal, Aydın Uğur, Cengiz Aktar, Fatmagül Berkay, Mehmet Altan, Ragıp Duran) tarafından hazırlanıyor. Böylece, Fransız dünyasının en düzeyli bir yayını Türk okuruna getiriliyor.
Şimdiye kadar bilmeyenler, Le Monde Diplomatique’e mutlaka bir göz atmalıdırlar. Böylesine derin analizlerin yapıldığı çok az yayın bulabilirsiniz.
Hararetle tavsiye ederim. cem Mumcu ve arkadaşlarına da teşekkür borcumuz var...
T’UN BAŞARISI
İstanbul’da durmadan, restoranlardan biri açılır, diğeri kapanır. Bazıları iz bırakır, bazıları ise aksine yok olur ve unutulurlar.
Sessiz sedasız iz bırakan bir insan dikkatleri çekmeye başladı. Yıllardır yiyecek (BORSA) işindeydi. Rasim Özkanca bir süredir sosyeteye de uzandı ve LOFT’u açtı. Açıkhava Tiyatrosunun hemen karşısında. Nefis bir dekor, harika bir damak tadı.
İşin tılsımı, patronların bizzat işin başında olmaları.
Rasim gibi, oğlu Umut’da mutfağın dizaynını bizzat çizmiş ve gözün üstünde. Belki hergün gazetelerin sosyete sütunlarında boy göstermiyor, iddialı demeçler vermiyorlar. Ancak İstanbul’da gittikçe büyüyorlar. SARIKAMIŞLI GEÇMİŞ ZAMAN
I. Dünya Savaşı'nda doğu cephesinde Osmanlı ordusunun Enver Paşa liderliğinde almış olduğu büyük hezimeti ve halkın yaşadığı acıları bu kez Özhan Eren daha önce yazılmış kitaplardan yaptığı alıntılarda hem kitaba hem de CD’ye dönüştürmüş. Otuzbin Türk askerinin Sarıkamış'ta donarak ölümü Sarıkamış türküsüyle adeta söz buluyor. Sarıkamış'lı Geçmiş Zaman (kitap ve CD Doğan Music Company) müziği ile insanı Sarıkamış'a götürüyor
Şimdiye kadar ki denemeler içinde en ilginci bu kitap-CD olmuş.
******* *********** ************
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır. )