Fenerbahçe’nin Manchester United faciası için “Kara Salı” deyimini kullanmak daha doğru olur. Fenerbahçe çok kolay gol yiyen ve çok kolay gol atan bir klüp görünümündeydi.
Fenerbahçe’nin Manchester United faciası için “Kara Salı” deyimini kullanmak daha doğru olur. Fenerbahçe çok kolay gol yiyen ve çok kolay gol atan bir klüp görünümündeydi. Sahada sergilediği futbol ile 6 golü haketmedi. Ancak nedense tutuk idi. Sanki Manchester United’ın varlığından, seyirciden korkmuş, altında ezilmiş gibi bir hali vardı.
Manchester United yakaladığı her pozisyonu gole dönüştürdü. Oyuna başından itibaren egemen oldular. Buna karşılık, Fenerbahçe ise ayağına gelen her fırsatı harcadı.
Salı akşamı karşımızda bambaşka bir Fenerbahçe bulduk. Ancak bu sonuç dünyanın sonu da değil. FB önümüzdeki dönemde gereken puanları alıp, Manchester United ile birlikte tur atlayacaktır. Bir tek maç sonucu –bu, ne kadar facia ile sonuçlansa dahi- karamsarlık yaratmamalı.
Futbol böyledir. * * *
AKP’DE ERKEN UYARI SİSTEMİ YOK
AKP liderliğinin hakkını verelim.
Hem tabanıyla, hem de milletvekilleriyle iyi iletişim kurmaya çalışıyor. Diyaloğun kesilmemesine özen gösteriyor. Kızılcahamam’daki toplantı bunun tipik bir örneğidir. Milletvekilleri ne olup bittiğini Başbakanlarının ağzından öğreniyorlar. Gazete haberleriyle yetinmiyorlar.
Siz Milletvekillerinin şikayetlerine bakmayın.
Bakanları yeterince göremediklerini, gerektiği kadar bilgi alamadıklarını belirtmişler. Aslında söylemek istedikleri, Bakanlara yeterince torpil yaptıramadıkları, kırmızı plakalı arabayla dolaşamadıklarıydı.
Bu, her iktidarın karşı karşıya kaldığı temel sorundur. İktidar milletvekilleri, seçmenlerinden gelen istekleri yerine getirebilmek amacıyla bakanlara kolaylıkla ulaşmak ve taleplerini kabul ettirmeyi arzularlar. Adeta bir emme basma pompası işler. Bakanlar da bu baskılardan boğulurlar.
Ne olursa olsun, Kızılcahamam toplantılarının yararını kimse inkar edemez. Başka partiler küçük bir grup tarafından yönetilirken, AKP’de çok daha geniş bir diyalog göze çarpıyor. Dış görüntü böyle...
Ancak aynı durum politika oluşturma konusunda yok.
SÜZGEÇ OLMAYINCA HATALAR ARTIYOR...
AKP’deki karar alma, politika oluşturma mekanizmasında ise bir gariplik var. Bu noktaya, daha önce bazı meslekdaşlarım da değinmişti. En belirgin örneklerini de şu son iki yıl içinde epey yaşadık. Zina tartışmaları ise, bardağı taşıran damla oldu.
AKP’de, bakanlıklar kanalıyla gelen “fikir veya yasa taslaklarında” önemli bir sorunla karşılaşılmıyor. Sorun, parlamenterlerden gelen “fikir veya yasa taslağına sokulmak istenen taleplerden” kaynaklayıor.
Ne yazık ki, diğer tüm partilerdeki gibi, AKP’de de son söz daima başbakanın iki dudağı arasında olduğu için, zaman zaman kısa devreler yaşanıyor.
Bir parlamenter Başbakanı gördüğünde, ayaküstü veya özel bir randevu alıp, ortaya görüş atıyor. Eğer bu görüş Başbakanın ilgisini çeker veya hoşuna gider, hele başkaları tarafından da desteklenirse, birden bire gündeme giriveriyor. O heyecan içinde, demeçler veriliyor, yorumlar yapılıyor ve konu AKP’nin politikasına dönüşüyor.
Kimseler, bu yaklaşımın sakıncası olup olmadığını, partinin genel politikalarına uyup uymadığını pek tartışmıyor. Politika oluşturan komisyonlardan geçmiyor. Kimse başbakanın hoşuna giden bir konuda olumsuz görüş bildirmek istemiyor.
Belirli bir süzgeç veya ilerde çıkabilecek sorunlara ilişkin bir erken uyarı sistemi bulunmayınca, yol kazaları ile karşı karşıya kalınıyor. O zaman da geri adım atmak zorunluğu doğuyor. Partinin karar mekanizmalarının dış görünümü böyle...
* * *
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)