Bu zavallıları acaba kim kandırdı?

Amerikan Başkonsolosluğuna baskın yapan dört gencin ne yapmak istediklerini bilmiyoruz, ancak hemen herkes aynı görüşte:”Bu gençler kandırılmıştır. Böylesine amatör, böylesine beceriksizce bir saldırı düzenlenemez. Birileri bu çocukları adeta , göz göre göre ölüme gönderdi.” Ancak, amaçları ne olursa olsun, bu insanlar Türkiye’yi ayağa kaldırdılar. Hepimizin rahatını bozmayı başardılar.

Haberin Devamı

Aslında fazla uzman olmaya da gerek yok.

          

Çıplak gözle bakanlar dahi aynı görüşleri paylaşıyorlar.

          

Olayın son derece amatörce hazırlandığı besbelli. Ne kullandıkları silahlar, ne seçtikleri hedef, ne de hedeflerine yaklaşımlarında profesyonellik vardı.

          

25 yaşlarında oldukları tespit edilen bu gençler dinci guruplara mensuplarmış. Hatta bir ara Afganistan’a gidip eğitim almışlar. Hatta içlerinden birinin Guantanamo kampında sorgulandığı dahi, sızan haberler arasında. Açıkça ölüme gönderilmişler.

          

Baksanıza, araba içinde geliyorlar ve uzun süre arabanın içinde oturuyorlar. Havanın en sıcak olduğu saatlerde üstlerindeki kalın montların dikkat çekeceğini düşünmüyorlar. Saldırıyı başlattıklarında da, arabayı kullanan genç onları bekliyor. Oysa saldırıyı gerçekleştirdikleri cadde kalabalık. ABD Başkonsolosluğu da İstanbul’un en iyi korunan binası. Karakolu geçebilseler dahi, içeriye giremeyeceklerini de herhalde bilmiyor olmalılar. Zaten kullandıkları silahlar da,böylesine bir baskında etkili olamayacak cinsten.

Haberin Devamı

          

Peki, şimdi herkesin sorduğu soruyu tartışalım.

          

Bu gençleri kimler hazırladı, kimler kandırdı, kimler ölüme gönderdi ve amaçları neydi ?

 

Şu ana kadar çıkan sonuçlar, bu sorulara sağlıklı bir yanıt getirmiyor. Bir süre daha beklemeliyiz.

 

Ancak, yine de bazı fikirler geliştirebiliriz.

 

Herşeyin başında, amatörce olsa dahi, bu olayın yankıları büyük oldu.

 

Türkiye birbirine girdi.

 

Amerikan ve Avrupa TV’leri baskını uzun uzun işlediler.

 

Haberin Devamı

Bazıları, bu saldırıyla AKP’ nin kapanma davası ve Ergenekon soruşturmaları arasında ilişki kurmaya çalışıyorlar. Hatta, PKK’nın izini arıyorlar.

 

Uzmanlar bu bağları kabul etmiyorlar.

 

Şu aşamada söylenebilinecek tek şey, yönünü ve kontrolünü kaybetmiş olan Türkiye’nin biraz daha karışabilmesini isteyenlerin kolları sıvadıklarıdır. Yakında isimlerini de öğreneceğiz, ancak hiçbir şey değişmeyecek. Asıl biran önce değiştirilmesi gereken, şu davalardan kurtulmaktır. Bu puslu hava devam ettikçe, göreceksiniz Başkonsolosluğa olduğu gibi, daha nice girişimlerle karşılaşacağız.

                                             *                               *                               *

HİLMİ PAŞA GÜNLÜKLERİ DOĞRULUYOR…

 

Haberin Devamı

Ergenekon soruşturmasında bir süredir ilginç bir rüzgar esiyor.

          

Bir kesim, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli OramiralÖzden Örnek’e ait günlüklerin aslında gerçek olmadığını, bunların düzmece olduğunu ileri sürüyor. Bu günlüklerin dışarıda, sırf darbe hazırlığı olduğu izlenimini vermek için hazırlandığı belirtiliyor. Amacının da, Ergenekon soruşturmasına zemin hazırlamak, bu günlüklerden hareketle emekli paşalara karşı bir harekat başlatmak olduğu vurgulanıyor. Bu çerçevede, günlüklerin sahibi sayılan Özden Örnek’in de yalanlama yaptığını, bütün bu günlük edebiyatının da bir yalan rüzgarı olduğu söyleniyor.  

          

Diğer bir kesim ise, tam aksine bu günlüklerin doğru ve ciddi olduğunu, emekli Amiral Örnek’in korktuğu için yalanlama yaptığını ileri sürüyor. Günlüklerde yazılan askeri darbe tartışmaları ve planlarının da gerçek olduğunu belirtiyor.

Haberin Devamı

          

İşte bu durumda bütün gözler ,günlüklerin yazıldığı dönemdeki Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e dönüyor.

          

Günlüklerde, Org Özkök’ün de bu darbe hazırlıklarından haberdar olduğu, hatta karşı çıktığı, olumsuz tutum gösterdiğinden dolayı müdahalenin gerçekleşemediği yazılıyor.

          

Özkök’e bu soru daha önce de soruldu. Ancak eski Genelkurmay Başkanı hiçbir zaman, günlüklerin varlığını yalanlamadı.

          

En son Fikret Bila’ nın sorularını yanıtladı ve aynen şunu söyledi:

          

“…Ne vardır, ne de yoktur derim. Başka bir ifadeyle ne teyit ederim, ne de tekzip ederim…”

          

Bunun Türkçesi “Evet bu günlükler vardır, ancak ben açıklamak istemiyorum”dur. Eğer günlüklerden haberi olmasaydı, açıkça “ hayır yoktur” derdi.

Haberin Devamı

          

Aynı şekilde, Bila, emekli Amiralin bu günlüklerle ilgili açıklamasını da soruyor ve Özkök paşadan aynen şu yanıtı alıyor:

          

“…Bir taraf günlükler Özden Amiral’e aitderken, Amiral de Benim ilgim yok, diyor. Ben Amiral’e itibar edilmesi gerektiğini düşünüyorum….

          

Bunun da Türkçesi “…Beni güç duruma sokmayın. Ben bir Komutanımı yalanlamam. O ne derse, ona itibar ederim…”

          

Özkök çok önemli bir tanık. Zira mahkemeye davet edildiği taktirde, Ergenekon soruşturması bambaşka yönlere gidecektir. Daha birçok emekli Komutan, hatta bazı en üst düzey Orgeneral dahi soruşturmanın kapsamına girebilecek. Zamanında darbe hazırlığı yaptıklarından dolayı ilk defa bazı komutanlar mahkum olabilecekler.

          

Durum böylesine ilginç bir yöne kayacak.

          

Dramın gelişmeler, emekliOrg. Özkök’ün dün Cumhurbaşkanı Gül ile Çankaya’ya davet edilmesiyle daha da derinleşti. Bu randevunun çok daha önceden verildiği ve son gelişmelerle ilgisi olmadığını biliyorum. Bu görüşmeden sonra yapılan açıklamalardan hiç birşeyanlaşılmadı. Ancak iş öylesine karmaşıklaştı, öylesine “ölüm kalım” savaşına dönüştü ki, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlık adına konuya hiç değinmemesini düşünmek biraz güç…

          

Özetle, Ergenekon soruşturmasını pek hafife almamak gerekiyor. Kamuoyunun gözünde, biraz amatörce ve abartılı başlamış izlenimi doğdu ise dahi, halının altından çok farklı şeyler çıkacakmış gibi görünüyor.

Yazarın Tüm Yazıları