Bu savcı ipe çekilmeli

Ömer Tütüncü, Cumhuriyet savcısı ve şimdiye kadar başkalarının cesaret edemediği bir karar aldı. Siyasetçilerin Kürtçe konuşmalarından dolayı haklarında dava açılamayacağına karar verdi. Bu, son yıllarda atılmış en önemli ve doğru bir adım. Tam karamsarlığa kapılırken, bu gelişme umut verdi.

Haberin Devamı

Seçim kampanyasında Kürtçe konuştuklarından dolayı 3 DTP’li hakkında(DağpınarBelediye Başkanı Ayhan Erkmen,Kars İl BaşkanıVeli Mükyen, Genel Merkez YöneticisiKemal Coşğun)  suç duyurusunda bulunulmuştu. Seçim yasasının 58 inci ve Siyasi Partiler Yasasının81 inci maddesine göre DTP’lilerinyargılanmaları ve cezalandırılmaları gerekiyordu.

 

Soruşturmayı yürüten Kars’ın Digor Cumhuriyet Savcısı Tütüncü, bugüne kadarhiçbir savcının cesaret edemediği bir görüş ortaya attı.

 

TRT’den Kürtçe yayın yapıldığı, Başbakan’ın TRT-6’nın açılışında Kürtçe konuştuğu, Genelkurmay Başkanının Kürtçeden başka dil bilmeyen bir yaşlı kadınlasohbet ettiği Türkiye’de “Kürtçe konuşma yasağı maddesinin geçerliğininkalmadığını” belirten savcı, şu gerekçeyikaleme aldı:

 

Haberin Devamı

Her ne kadar her iki kanun içeriğinde Türkçe’den başka dil ve yazı kullanılması yasaklanmış ise de, 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren TRT Kurumu’nun 6. kanalında, TRT ŞEŞ adı altında Kürtçe diliyle yayın hayatına başlandığı gibi medya organlarında da görüldüğü üzere devletin üst düzey noktasında bulunan yönetici ve bürokratların dahi Kürt ırkına mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile görüşmeleri sırasında Kürtçe hitap ettikleri gerçeği karşısında artık bu iki kanunda ’Türkçeden başka dil kullanılması yasaktır’ hükmünü taşıyan maddelerin hükümsüz kaldığı ve uygulama olanağının bulunmadığının kabulü gerekmekle, şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi."

 

Şimdi çok merak ediyorum, acaba Digor savcısıipe mi çekilecek, yoksa bu görüşten hareket ederek, yargı bu ülkenin en önemli sorunlarından birineince ayar yapabilecek mi?

 

Ne dersiniz?

 

BU İNSANA, DEVLET MADALYASI GEREKİR

 

Haberin Devamı

Ayşen Özyeğin’in Türkiye’nin geleceğine, Türk toplumuna katkısı, giderek inanılmaz boyutlara ulaşıyor.

 

16 yıl önce, eşi Hüsnü Özyeğin’in cebinden karşıladığı bir harekete başlatmış ve AÇEV’i (AnneÇocuk Eğitim Vakfı) kurmuştu.

 

AÇEV, bundan 16 yıl önce Türk toplumunun bilmediği, bilenlerin de ilgilenmediği bir alana el attı: 0-6 yaş arasındaki çocuklara okul öncesi eğitim vermek.

 

Sloganı “7 yaş çok geç”

 

Nedeni de çok açık.

 

Bir çocuğun temel eğitiminde 0-7 yaş arasıen önemli dilimdir. Ne verirseniz onu alırlar. Kırmızıda durmaktan, oyuncak bilgisayar ileoynamak, dil öğrenmek, büyükleriyle ilişkisi... Herşey herşey, o bomboş hafızalara yerleşir. Her geçen yıl algılama potansiyeli azalır.

 

Haberin Devamı

Ayşe Özyeğin işte bu boşluğu gördü. Kollarını sıvadı, öz kaynaklarını (milyarlarca TL) harekete geçirdi. AÇEV’ın bu kampanyası sonucu , 2005’te 4-6 yaşarası çocukların okul öncesi eğitiminden yararlanma oranı yüzde 4-5’tenyüzde 16’ya çıktı. Bu oran bugün yüzde 34. yani yüzde 107’lik bir artış var.

 

AÇEV, geleceğimizin güvencesi... Ayşe Özyeğin de geleceğimizi kurtarmaya çalışanların annesi.

 

Ona, Devlet Liyakat Madalyası vermeyeceğiz de kime vereceğiz.

 

AMAN DİKKAT: GÖCEK GİDEREK KİRLENİYOR...

 

Yaz geldi ya, yine Göcek gündemimize giriyor. Tüm bölgenin en güzel, en özel yeri. Ancak yeterince temiz tutamıyoruz. Belediyeler yeterince sorumlu davranamıyorlar.Metin kaptan (Mursaloğlu) uyardı ve son derece haklı.

 

Haberin Devamı

TURMEPA’dan Allah razı olsun. Ancak yetişemiyorlar. Yatlardaki atıkları temizleyemiyorlar. O zaman da yat atıkları kıyıları pisletiyor. Beş marina var, ancak bu beş marina birlikte hareket edip atık sorununu çözmek için, özel tekne almıyor ve almak istemiyorlar.

 

Diğer bir sorun, Göcek içinde ağ, parekete, zıpkın avcılığıdır. Bırakın Göcek bir akvaryum olsun. Balık nesli çoğalsın. Yasaklayın avcılığı ve ısrarla, bu yasağı bozanları izleyin.

 

Tabii, mücadele edilmesi gereken bir diğer unsur da kaçak yatçılık yapanlar ve günü birlikçilerin yarattıkları hem gürültü pisliği, hem de çevreye attıkları çöpler...

 

Belediyelere seslenmek istiyorum:

 

Gelin Göcek’i koruyalım. Betonlaşmayı vepislenmeyi önleyelim.

 

Haberin Devamı

CEM ÖZDEMİR’İN YILDIZI PARLIYOR…

 

Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonucu en çok Yeşilleri heyecanlandırdı. Aldıkları sonuçlar, Sosyal demokratların, hatta Liberallerin de önünde bitirdiler. Alman Yeşillerinin lideri konumundaki Cem Özdemir havalarda uçuyor. Hakkı da var. Başarılı bir çalışma yaptı ve sonucunu aldı.

           

Berlin’de birlikte yemek yedik.

          

Dikkat ettim,  Cem Özdemir çok değişmiş. Giderek olgunlaşıyor ve mantık yapısı sağlamlaşıyor. Türkiye’ye bakışı da gelişiyor.

          

Bizlere, Türkiye- AB ilişkileri ve Alman siyasetinin geleceği hakkındaki varsayımlarını anlattı. Eğer Yeşiller bu tempoda devam ederse, Almanya siyasetinin anahtar partisi konumuna gelecekler gibi görünüyorlar. Bu olasılıkta da, Cem Özdemir’i önümüzdeki dönemin koalisyonlarında Başbakan Yardımcısı veya önemli bir Bakan olarak dahi görebiliriz.

Doğrusunu söylemek gerekirse, geçmişte Özdemir’i hırpalayanların,herhalde bugünü görünce utanmaları gerekiyor.

 

OLLİ REHN’DEN AKP’YE BİR HATIRLATMA !

 

Avrupa Komisyonunda, Genişlemeden sorumlu Komiser Olli Rehn ile konuşurken söz, Başbakan’ın “AKP mi- Ak Parti mi ?” tartışmasına geldi. Erdoğan’ ın tepkisini anlattık ve kendilerinin hangi kısaltmayı kullandığını sordum.

          

Gülerek, “Bu konuda size ülkemden ve kendi partimden bir örnek vereyim” dedi ve bakın ne ilginç bir hikaye anlattı:

          

“…Bizim partinin adı 1965- 88 arasında Keskustapuolue ( Merkez Parti) idi.1988’de değiştirildi ve Suomen Keskusta (Fin Merkez Parti) oldu. Ancak muhalifler kısa adıKepu’yu kullanmaya başladılar. Çok kötü bir anlamı vardı . Ancak kısa zamanda halkın ağzı alıştı ve partiye yapıştı .( Kepu’nun Türkçe anlamı Kaypak-Oynak-Güvenilmez demektir) Partinin lideri çok sinirlendi ve bu kısaltılmış adın kullanılmaması için kampanya açtı. Çok tepki gösterdi. Aradan 43 yıl geçti. Hala Kepu deniliyor…”

          

Rehn bu hikayeyi anlattıktan sonra gülümseyerek aramızdan ayrıldı.

          

Kıssadan hisse: Halk beğendiyse ve alıştıysa, ne kadar itiraz edilirse edilsin, bazı deyimlerden kurtulunamıyor.

 

KİTAP KÖŞESİ

 

* SARIZEYBEK’İN ERGENEKON’U : Hepimiz  Erdal Sarızeybek’ikitapları (Şemdinli’de sınırı aşmak -Ya Gazi Paşa Duyarsa- İhaneti Gördüm) veya TV programlarındaki içtenlikle ve insanı sarmalayan bir tarzda yaptığı konuşmalarından tanırız. 10 yıl süreyle PKK terörünün çarkından geçmiş, ancak ezilmemiş, kaybolmamış ve TSK liyakat madalyası almış bir emekli albay. Son kitabı “Ergenekon Gölgesinde İhaneti Yaşamak” Pozi+ften çıktı. Bu defa Ergenekon’u anlatıyor. Farklı görüş arayanlara tavsiye ederim.

* MUAMMER KARABULUT, Ergenekon tutuklusu bir yazar. Gökbörü yayıncılık tarafından piyasaya çıkarılan kitabının adı, Kontra Ergenekon içeriği de gösteriyor.Lozan Barış Antlaşmasının yıl dönümünde yaptığı konuşma, Ergenekon terör örgütünün bir eylemi olarak iddianamede yer almış bir tutuklu. Kendi açısından “Ergenekon Oyununu” anlatıyor. (Ilkim.dagitim@hotmail.com)

* EMRE KONGAR’ı daha yakından tanımak istiyorsanız, Feridun Andaç’ın Türkiye İş Bankası kültür yayınlarından çıkan “Herkesten Birşey Öğrendim” adlı söyleşi kitabını kaçırmayın.

 

* FAKİ BULUT’un, daha önce de yazdım, İSLAMİ ÖRGÜTLER kitabının ikincisi çıktı. İlk baskıya önemli ekler yapılmış. İslami Örgütleri merak edip doğru bilgi almak isteyenlere hararetle tavsiye ederim.

 

BRAVO KODAL’A...

 

Bundan daha güzel bir buluşa rastlamadım. Fotoğraf sanatçısı dalgıç Alptekin Baloğlu, bir balığın gözüyle boğazın suyun altından nasıl görüneceğini resimlemiş.Nefis resimler çıkmış. Şimdiye kadar böyle bir bakış ile karşılaşmadım. Baloğlu’na tebrik, ona destek verip harika bir kitap çıkarmış olan Gayrimenkul Geliştirme Sektörününönde gelen isimlerinden HakanKodal’a da  kocaman bir bravo...

Yazarın Tüm Yazıları