Bu kadar ekmek bizi kesmedi

Eğer hükümet Çarşamba günkü açıklamasıyla topluma ve piyasalara güven vereceğini sanıyorsa çok yanılıyor. Aksine, kuşku ve kaygıları arttırdılar. Umutlanalım derken, kara bir kötümserliğe daldık.

Geçen hafta umut doluydum.

Bu köşeden sizlere de duyurdum. Hatta bazılarınız alay ettiniz. Beni rüyada yaşamakla suçladınız. Oysa kara bulutlardan bıkmıştım. Hükümetin IMF’ten gelen Kohler mektubunu kelimesi kelimesine ve hiç zaman harcamadan uygulaması, adeta yeni bir başlangıcın işareteydi.

Hükümetin nihayet gerçekleri gördüğünü sanmıştım.

Meğer yanılmışım. Hemde çok ağır şekilde yanılmışım. Meğer bu hükümet hiçbir şeyi görememiş.

Çarşamba günkü doruk toplantısı sırasındaki açıklama, durumun vahametini anlamaktan ne kadar uzak olduklarını gösterdi.

Koalisyon ortakları, topluma GÜVEN verici mesajlara en fazla ihtiyaç duyulduğu bir anda, eski kominist ülkelerin dinazorlaşmış yöneticilerin toplandığı politbüro oturumlarını andıran bir havada bir araya geldiler. Ardından, kalıplaşmış ve yüzlerce defa tekrarlanmış “yazılı” bir açıklama yaptılar. Açıklamayı, üçü birden kameraların karşısına çıkıp dahi okumadılar.

Tüm çağrıları da ellerinin tersiyle ettiler.

“İşte Enis Öksüz istifa ettirildi. Bu kadar kan ve tek kelle size yeter. Daha fazlası yok...” dediler.

“Bize güvenin kardeşim” deyip kestirdiler.

Şaşırdık kaldık.

Bu insanlar bu karar kör olamazlar.

Yoksa, bilinçli olarak mı böyle hareket ediyorlar? Amaçları ne olabilir.

Bu kafayla ülkeyi kaos’a sürüklediklerini gerçekten görmüyorlar mı?

ÜÇ LİDER, ACABA UZAYDA MI YAŞIYOR?

Ecevit hergün demeç veriyor.

Son derece kızgın.

Herşeyin iyi gittiğini, buna karşılık dedikoducuların ve spekülatörlerin havayı bulandırarak gereksiz bir gerilim yarattıklarını, bundan dolayı da, ekonominin bir türlü rayına oturamadığını söylüyor. Bu arada Kemal Derviş’e eski desteğini vermediğini, üstelik DSP’nin kapısını da artık kapatttığını belirtiyor. Teknokratlar hükümeti önerilerini de yerden yere vuruyor.

Bahçeli, nadir konuşmalarından hangisi yapsa, Derviş’i istemediğini biraz daha açık şekilde ortaya koyuyor. MHP’nin ekonomik programı sevmediğini anlatıyor. İç ve dış çevrelerin MHP’yi iktidardan uzaklaştırma komplosu içine girdiklerini söylemekle yetiniyor.

Yılmaz , ise çok az konuşuyor. Adeta bu kavga gürültü içinde görünmemeyi tercih ediyor. Ekonomik krizin bu noktalara gelmesinin faturasının MHP’ye çıkarılmasından memnun gibi görünüyor. Teknokrat hükümetten söz edilince ise, köpürüyor. Ateş püskürüyor.

Asker ve sivil destekli bir teknokrat hükümetinin kurulmasını, demokrasiye inanan kimse benimsemez. Ancak, eğer insanlar birkaç aydır bu konuyu konuşuyorlarsa, bunun nedeni, hükümetin bu işin içinden çıkamayacağı izlenimine kapılmalarıdır. Yoksa, askeri yönetim aşkından değil.

İşte böyle bir ortamda liderlerin yapmaları gereken, büyük ve gerçekçi düşünmektir.

Harekete geçmek, dramatik adımları atmaktır.

Toplum, bir lider, bir ışık göremediği için oradan oraya koşuyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Ortaya atılan her öneriyi tartışmaya açıyor. Bir ümit, bir ışık, bir liderlik arıyor.

BUGÜN ATILACAK ADIMLAR GÜVEN VERİR

Bugün topluma yeniden güven verecek adımlar, daha doğrusu toplumun beklentilerinden bazıları şunlardır:

1. HÜKÜMET REVİZYONU:

Hangi gerekçeyle olursa olsun, toplum bu hükümette hemen revizyon istemektedir. Başta Tarım Bakanı Özalp olmak üzere değişim gerekmektedir. Yeni bakanlıklara gelecek olanların da iyi bir seçimden geçirilmesi şarttır.

2. BAKANLIK SAYISI İNDİRİLSİN :

Toplum bu hükümetin beceriksizliği nedeniyle fakirleşiyor, acı çekiyor. Karşılığını da görmek istiyor. Devletin de kemerlerini ciddi şekilde sıktığını görmeyi arzuluyor. Bunu en açık şekilde gösterecek işaretlerin başında da, Bakanlık sayısının azaltılması geliyor. Bugünkü 36 Bakanlık makamı en az 25’e indirilmelidir. Koalisyon ortaklarına ulufe dağıtılması olarak nitelenen Bakanlıkların azaltılması topluma büyük rahatlama getirecektir.

3. TÜM HARCAMALAR DURDURULSUN :

Toplumun görmek istediği diğer “dramatik adım” Eğitim ve Sağlık dışındaki tüm bütçelerin yüzde 20 oranında indirilmesi, sosyal konut gibi, hayati olmayan tüm harcamaların durdurulmasıdır. Milli Savunma dahil, bu harcamalara ne kadar büyük bir indirim getirilirse, toplum aynı oranda fedakarlığa katkıda bulunacaktır.

BUGÜN YAPILMAZSA, YARIN DAHA AĞIR OLACAK

Eğer bu adımlar bugün atılmaz ve “reformlardan dolayı çıkarları bozulan bazı çevrelerin suçlanmasıyla” yetinilirse, yarın koalisyon çok daha ağır ödemelerde bulunacaktır.

İşte o zaman teknokratlar hükümeti devreye girecektir.

Şu ana kadar, Ecevit’in bu değerlendirmeyi yapmadığı anlaşılmaktadır.

Eğer bu tutumu sürdürürse, tarihe T.C’nin en büyük reformlarını yapan lider olarak geçemeyecek.Değişime direnen bir politikacı olarak kaybolup gidecek...
Yazarın Tüm Yazıları