Brezilya da krizin teğet geçmesini bekliyor

Arjantin’den, Brezilya’ya gitmek için yaklaşık 3 saat uçmanız gerekiyor. Oysa komşu ülkeler, ancak hem birbirlerinden çok farklılar, hem de birbirlerinden çok uzaklar. Latin Amerika hiçbir yere benzemiyor. Brezilya hükümeti de, krizi Erdoğan gibi bekliyor: “Hamdolsun, bizi teğet geçecek” diyor ve önlem paketi filan açıklamaya yanaşmıyor.

Haberin Devamı

Ciddi bakışlı, içine kapanık Arjantinlileri bırakıp Rio’ya hareket ettiğimizde, elimdeki haritaya baktım, Brezilya komşu ülke görünüyor. Ancak pilot 3 saat uçacağımızı söyleyince daha dikkatli inceledim ve baktım ki, Latin Amerika kıtası çok büyük ve mesafeler de inanılmaz uzaklıkta.

 

Buenos Aires’te ne varsa, Rio’da herşey farklı çıktı.

 

Arjantin’liler, ciddi, içlerine kapanık insanlar. Esmerler ancak hiç siyah yok.

 

Brezilya’lılar ise, her günleri havyar ve şampanya ile geçen, eğlenceden başka birşey düşünmeyen, samba ve futbol dışında başka birşeyle ilgilenmeyen bir toplum izlenimi veriyor.

 

Haberin Devamı

Gayet tabii, böyle kısa süreli gözlemlere dayanarakgenellemeler yapılamaz. Ancak yine de, kısa süredeki algılamalar üç aşağı beş yukarı doğrudur.

 

Yaptıkları dans bile farklı.

 

Arjanin tango’su his dolu, seks dolu, hırs dolu ve içe dönük bir dans. İki kişi kendi içlerindekini paylaşıyorlar.

 

Brezilya’lıların samba’sı ise, tam aksine dışa dönük. Kıpır kıpır, renk ve ateş dolu. Ritmiyle, figürleriyle insana heyecan veriyor. Tango iki kişiyle yapılırken, samba yüzlerce insan tarafından paylaşılıyor.

 

Size boş yere “havyar-şampanya” örneğini vermedim. Simge olarak Brezilya’lılaraen çok yakıştırdığım deyiştir.

 

Rio’lularıngünlük yaşamları da eğlence ve güzellik dolu.

 

Kimine göre 7 milyon, kimine göre 11 milyon nüfusu var.

 

Brezilya 8.511.965 kilometre karelik bir ülke. İçinde de 178 milyon insan var.

 

Haberin Devamı

Bu bölgenin gelir dengesizliğinin en büyük oranlara vardığı, yıllık geliri 25 bin doları bulan bir azınlıkla, 5 bir dolarlıkorta sınıf ve günlük geliri 1 doları geçmeyen en yoksul tabakanın iç içe yaşadığı bir ülke.

 

Bu nedenle de, Rio’nun en büyük sorunu hala asayiş.

 

Hırsızlık, kap-kaç, cinayet, dev soygunlar günlük yaşamın bir parçası. En büyük hizmet alanı güvenlik firmaları. Her evin, her dükkanın özel koruması var ve etrafı demir parmaklıklarla çevrili.

 

Gelir dengesizliği böylesine artınca, tabii siyasetteki yolsuzluk olayları da büyüyor. Kimle konuşursanız konuşun, hemen politikacıların yolsuzluklarından, ülkedeki adaletsizlikten söz ediyor. Rüşvetin adalet mekanizmasını da esir aldığı anlatılıyor.

Haberin Devamı

 

Peki nasıl oluyor da, bu kadar dengesizliklere rağmen, toplumda patlamalar yaşanmıyor?

 

“Fakir ile zengini bir araya getiren ve ortak bir yaşamveren iki unsur var: Biri Samba, diğeri ise futbol” diyen bir gözlemci, genelde Brezilyalının paradan çok, rahat ve eğlenceli bir yaşamaöncelik verdiğini anlattı.

 

Brezilya’lı kim?

 

Arjantin’lileri veya İskandinav’ları az veya çok görünce tanıyabilirsiniz. Ancak Brezilya’lıyı tanımak çok güçtür.

 

Düşünün, Amazon ormanlarında yaşayan yerlilerin ülkesini önce Portekiz’liler keşfetmiş ve yerleşmiş. Ardından, Alman’lar, Hollanda’lılar, İtalyan’lar gelmiş. Kahve üretimi büyüyünce, el emeği açığını kapatmak için Afrika’dan siyah insanlar getirilmiş.

Haberin Devamı

 

Şimdi bütün bu ırkları, renkleri, genleri birbirinden çok fraklı insanları karıştırın ve tahmin edebileceğiniz gibi ortaya müthiş bir kokteyl çıkıyor. Kimi, masmavi gözlüzenci, kimi sarışın ancak genelinde uzun boylu, ince ve çok güzel yeni bir ırk yaratılmış.


RİO’NUN CENNETTEN
FARKI YOK (!)

 

Henüz gidip görmediğim için, cennetin ne olduğunu tam bilmiyorum (!) Ancak, hepimize inandırıldığı kadarıyla, cennetin nasıl olabileceği hakkında, sizin gibi benim de bir fikrim var.

 

İşte o cennet tasvirlerinden birini Rio’da gördüm.

 

Allah zaman harcamış ve bu şehri, adeta dantela gibi örmüş. Neresinden bakarsanız başka bir güzellikle karşılaşıyorsunuz.

Haberin Devamı

 

İsa’nın heykelinin bulunduğu tepeden bakın farklı, Şeker Ekmeği Tepesine çıkıp bakın, daha da farklı...

 

İpanema şeridinde dolaşın veya Copacabana şeridindendenize girin daha da başka... Bütün bu gidiş-gelişi de, samba müziği ritmine kulak vererek gerçekleştirin... Sonra geziyi gece yapın.

 

Böylesine sihirli bir tabii güzellik görebilmek güçtür.

 

İnsanoğlu, para harcayıp nereye gitse, orayı beğenir. Ancak Rio, herhalde en çok beğenilecek şehirlerden biri. Sadece plajlarından gördüğünüz, birbirinden güzel insanları izlemek dahi yetiyor.

 

Bütün bunları da, genelde az güneşli, bulutlu ve bir tam günü de yağmur altında gezerken hissettim. Kendi kendime “Hele bir de pırıl pırıl ve mehtaplı bir havada, tepeden Rio’yu seyretsem, herhalde keyiftenbaşım döner” dedim.

 

Ben genelde gittiğim yerlerin güzel yanlarınabakarım. Sefaleti, aç insanların durumunu incelemek istemem. Zira kendi ülkemde zaten hergün bunlarla uğraşıyorum. Ancak Rio’da istemeseniz dahi, sizi Favella’lara (bizim gecekondu mahalleleri) götürüyorlar. Artık turistikprogramlarasokmuşlar.

 

Favella’ların arasından geçerken, benim hayran kaldığım zengin Brezilya ile fakir Brezilya arasındakifarkı da gözleyebiliyorsunuz.


PARMAĞINIZI SOKSANIZ
YEŞERİYOR...

 

Brezilya’yı baştan sona dolaşanlardan dinledim. Tabii zenginlikleri böylesine fazla bir başka ülke olmadığını söylüyorlar.

 

Bol yağmur aldığı için, heryeri yemyeşil. Öylesinemümbit ki, parmağınızıdaldırsanız yeşerten (!) cinsten bir toprağı var... Düşünebiliyor musunuz, Rio’nun tam göbeğinde dev bir tropikal orman var ve göz bebeği gibi korunuyor. Ülke’nin büyük bölümü yemyeşil. Bittiği, mahvolduğu söylenen Amazonların dahi hala ulaşılamayan yerleri var... Bu güzelliğe bir de 350 milyon büyük baş hayvan ekleyin. Brezilya, Arjantin ile birlikte dünyanın et hangarı. Diğer tabii kaynaklarını (kendine yetecek petrolü çıkarabilen ülke)saymıyorum.

 

Bütün bunlara rağmen, bir türlü gelir dengesi kurulamıyor. Siyaset’teki dalgalanmalar önlenemiyor.

 

Siyaset” deyince, bizimle Brezilya arasındaki tek benzerliğe değinmeden geçemem.

 

Bizim gibi,Brezilya da büyük enflasyonlar yaşadı. 2000’lerin başından itibaren de, yine bizim gibi reform yaptı ve büyümeye girdi. Uluslararası piyasalarda Türkiye-Brezilya ve Arjantin hep bir tutuldu. Dış kaynaklar bu üç ülkeye yığıldı.

 

Sonunda da kriz kapımızı çaldı.

 

İnanmayacaksınız, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva da, Erdoğan gibi konuşuyor. Başka kelimeler kullanıyor, ancak aynı yaklaşımı sergiliyor.

 

Hamdolsun, durumumuz kötü değil... Kriz teğet geçiyor, korkulacak birşey yok” diyor. Başbakan Erdoğan gibi, o da “önlem paketi” lafından nefret ediyor.

 

Bizim aksimize, Brezilya’lılar Devlet Başkanlarınainanıyor ve güveniyorlar. Bol bol harcıyor, bol bol dans ediyor ve “Havyar-Şampanya” yaşamını sürdürüyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları