Paylaş
Komplo teoricilerine gün doğdu.
Bugünden itibaren, hafta sonuna kadar bol bol fantezi üretecekler. Kim bilir neler neler yazacaklar? Türkiye’nin geleceği hakkında, inanılmaz hikayeler oluşturacaklar.
Bu heyecan verici (!) gelişmenin nedeni de, Bilderberg toplantısının bu yıl İstanbul’da yapılıyor olması.
Komplo teoricilerine, Batı aleyhtarları, ulusalcılar ve köktendincilere göre, Bilderberg’in kravat takmış, her biri diğerinden ünlü ve etkili bir mafya kuruluşundan farkı yoktur.Her yıl bir araya gelirler ve dünyayı nasıl yöneteceklerini, hangi ülkenin ne yöne itileceğini kararlaştırırlar.
Oysa Bilderberg’in bunlarla hiçbir ilgisi yoktur. Toplantıya katılanlar kravat takarlar, her biri diğerinden daha ünlü ve vatandaşı oldukları ülkelerde de son derece etkili isimlerdir. Ancak, bu verilerin dışında duyacaklarınıza ve okuyacaklarınıza inanmayın.
Bilderberg toplantıları, uluslararası gelişmelerin konuşulduğu, tartışıldığı ve katılımcıların birbirlerinden çok şey öğrendikleri bir forumdur. Herhangi bir üst düzey, Sivil toplum örgütünün düzenlediği oturumlardan ve konferanslardan çok farklı değildir. Ancak, katılımcıların listesine bakıldığında fark ortaya çıkar. Bu fark, katılımcıların kalitesinden kaynaklanır, yoksa aldıkları herhangi bir karar yoktur.
Toplantıların belirli bir gizlilik içinde yapılmasının nedeni de, katılımcıların rahat bir ortamda görüşlerini açıklayabilmeleri, “Aman bu söylediğim medyaya nasıl yansır” diye söyleyeceklerini kısıtlamamaları içindir.
Birbirinden ünlü, etkin insanlar, sıkı güvenlik önlemleri altında lüks bir otelde üç gün bir araya gelip konuşurlarsa, komplo teorisyenlerine gün doğuyor.
Bilderberg’in Türkiye’de toplanmasına çok memnun olmalıyız. Zira, özellikle son dönemde Irak felaketi, Kürtler’in hareketlenmeleri, öte yandan da İslamcı-laik tartışması giderek yaygınlaşıyor. Uluslararası kamuoyunda bir belirsizlik var. Darbe söylentileri giderek artıyor. İktidar ile Silahlı Kuvvetler, muhalefet ve yargı arasındaki gerginliğin boyutları artıyor. Türkiye’nin nereye gittiği, ilk defa ciddi şekilde konuşuluyor.
İşte böyle bir ortamda bir araya gelecek olan Bilderberg’ciler, İstanbul’da bulunmalarının da etkisiyle,Türkiye’yi de konuşacaklar. Neyin ne olduğunu anlamaya çalışacaklar. Bilgi alacaklar. İstanbul’da bir araya gelmelerinin, işte bu açıdan, hepimiz için bir şans olduğunu unutmayalım.
* * *
NEDİR BU BİLDERBERG?
Bu fikir ilk defa 1954 yılında, Avrupa’da giderek artan Amerikan aleyhtarlığının yarattığı tehlike üzerine, Polonyalı sosyolog Joseph Retinger tarafından ortaya atıldı.Hollandalı Prens Bernard, Unilever’in başkanı ve sonradan Belçika Başbakanı olan Paul Van Zeeland ve Paul Rijkens’in de katılımlarıyla hareket başladı. Adını da, 29 Mayıs 1954’deki ilk toplantının yapıldığı, Hollanda’nın Arnhem kentindeki Hotel de Bilderberg’den aldı.
Her Avrupa ülkesinden ve Amerika’dan iki muhafazakar, iki de liberal görüşlü kişi davet edildi.Amaç, ABD ile Avrupa arasındaki ilişkileri güçlendirmek ve Sovyet tehlikesine karşı ortak bir sivil cephe oluşturabilmekti.
Etkin politikacılar, iş adamları, bankacılar, gazeteciler, sanat-kültür çevrelerinden yaklaşık 100 kişi davet edildi. Bu toplantı öylesine başarılı geçti ki, kurucuları bu çalışmayı yıllık yapmayı kararlaştırdılar.
Bir genel sekreteri,20 kişilik yönetim kurulu, küçük bir sekretaryası ve üç kategoride tutulan katılımcısı vardı. Bir sürekli üyeler, bir geçici üyeler ve bir de her toplantıya davet edilen geçici konuklar.Yönetim kuruluna seçim olmaz. Yeni üyeler, eskiler tarafından önerilen kişiler arasından seçilir. Çalışmalar eskiden yönetim kurulu üyelerinin katkılarıyla yapılırken, sonradan bir döner sermayeye dönüştürülmüştür. Ayrıca yönetim kurulu ve toplantılara katılanlar kendi masraflarını karşıladıklarından dolayı, kuruluşun önemli bir gelire ihtiyacı yoktur.
Toplantılara kimlerin katıldığı açıklanır, ancak kimin ne konuştuğu, isim verilerek veya ayrıntısıyla açıklanmaz. Bu gizlilik nedeniyle, başlangıcında CIA’in, ardında da Vatikan’ın bir organizasyonu olmakla eleştirilen Bilderberg’ciler, çalışmalarını hiçbir zaman aksatmadılar. Eleştirilerden de etkilenmediler. 53 yıldır sürdürülen bu toplantılar artık kurumsallaştı. Şimdiye kadar aralarında, Dr. Kissinger, Rumsfeld, Wolfowitz, Alec Douglas Home, Lord Carrington, Clinton, Blair gibi isimlerin bulunduğu kişilerin katılımlarıyla yoluna devam etti.
* * *
BİLDERBERG, TÜRKİYE’Yİ İYİ TANIYOR...
Bilderberg toplantıları Türkiye’nin hiç yabancısı değil. İlk defa, Adnan Menderes’in de katıldığı 18-20 Eylül 1959’da İstanbul’da, ardından Ecevit’in konuştuğu 25-27 Nisan 1975’de Çeşme’de yapılan oturumlar, hala eski üyelerin hatırladıkları toplantılar olarak anılır.
Bilderberg Yönetim Kurulu’na ilk giren Türk üye, Büyükelçi Muharrem Nuri Birgi idi. Bu görevi sonra, 20 yıl süreyle ve Birgi’nin tavsiyesi ile Selahattin Beyazıd devraldı. O da, yerini Suna Kıraç’a bırakmıştı. Ancak Kıraç hastalanınca, Mustafa Koç’u tavsiye etti.
Mustafa Koç, yönetim kurulunda Türkiye adına değil, diğerleri gibi kişisel olarak görev alıyor. Ancak bu yıl, aynı toplantının İstanbul’a getirilmesinde en önemli etken, Koç oldu.
Paylaş