Ankara, uçurumun kenarında durdu

NATO'nun Lizbon doruğunda, Washington’un önerdiği Füze Projesi'ni, her istediği kabul edilmemesine rağmen onaylayan Türkiye, ABD ile ilişkilerinde kırılma noktasının ucundan döndü, zaman kazandı. Ancak, tehlike henüz tamamen geçmiş değil. Daha müzakeresi yapılacak birçok sorun var. Bu anlaşmanın Türkiye’ye ne getirip ne götürdüğünü, Ankara’nın neden ve nelere itiraz ettiğini biliyor musunuz? Bugüne kadarki yaklaşımını sürdürdüğü, verdiği sözlerden caydığı taktirde, Ankara’yı neler bekliyor biliyor musunuz? Geçen hafta Washington’daydım ve nabız tuttum. Karşılaştığım manzara çok karanlıktı. Bu hafta size, Washington’da kaynayan AKP kazanını anlatacağım.

Haberin Devamı

Türk kamuoyu pek farkına varmadı, ancak ABD ve NATO ile ilişkiler açısından, Ankara geçen hafta sonu Lizbon doruğunda, isteklerinin tümü kabul edilmemesine rağmen, tutumunu değiştirmesi sayesinde, kelimenin tam anlamıyla, uçurumun kenarında durdu.

          

Önceki yaklaşımını sürdürseydi, uçuruma düşmesi işten bile değildi.

          

Bu sonucu, başta Gül’ün ısrarı ve Erdoğan’ın onayı sağladı. Ancak yine de her şey bitmiş değil. Ak Parti iktidarı, önümüzdeki çalışma döneminde itirazlarını tekrarlarsa, yine kıyametlerin kopacağını bilmemizde yarar var.

          

Ankara’nın ortaya attığı itirazlar ve genel tutumu, Washington ve diğer bazı NATO başkentlerinde ipleri öylesine germişti ki, NATO tarihinin en önemli doruğu olarak nitelenen bu toplantıdaki olası birTürk vetosu, Türk-ABD ilişkilerinde büyük bir kriz başlatabilecekti.

Haberin Devamı

          

Ankara, durmasını bildi.

          

Bu tutumuyla -şimdilik - şu pratik sonuçları elde etti:

 

-       Türk-Amerikan ilişkileri, şimdiye kadar görülmemiş bir krizden kurtarıldı. İlişkilerdeki gerilimin patlama noktasına gelmesi ertelendi.

-       ABD Kongresi'ndeki olumsuz havanın artması engellenmiş, hatta Türkiye’nin beklediği büyük silah alım paketinin onaylanması ümidi dahi doğdu.

-       Türkiye’nin elindeki füze sistemleri de, NATO şemsiyesi altına sokulabilecek.

-       Eskişehir ve İzmir’deki NATO karargahları kaldırılacaktı, şimdi aksine daha da genişletilecek.


*                               *                               *


GÜNEYDOĞU DIŞARIDA KALACAKTI...

                                     

NATO projesi, üye ülkeleri olası bir Balistik(Atmosfere çıkıp, uzun menzile giderek hedefini vurabilen füze cinsi) ve kısa-orta-uzun menzilli füze saldırılarına karşı korumayı amaçlıyor.

Haberin Devamı

          

NATO ülkelerini vurabilecek-düşman olarak nitelenen- 30 ülke ve terör örgütü sayılıyor.

          

Bu sistem şöyle işleyecek:

 

Belirli yerlere radarlar yerleştirilecek. Olası bir saldırı durumunda, bu radarlar füzeyi gördüğü anda, Akdeniz başta olmak üzere, NATO gemilerinde konumlandırılmış anti- balistikfüzelere komut verecek ve düşman füze havadayken patlatılıp etkisizleştirilecek.


TÜRKİYE'NİN SORUNU VARDI...

 

Türkiye açısından en önemli sorun, sistemin, ülkenin topraklarının tümünü kapsayamamasıydı.

 

Nedeni de, Güneydoğu'ya yerleştirilecek radarın, teknik nedenlerle, bölgenin tümünü güvence altına alamaması. Güneydoğu bölgesinin bir bölümünün koruma dışı kalması. Oysa, İran ve Suriye başta olmak üzere, dünya da 30 ülkede kısa-orta menzilli füze var.

 

Haberin Devamı

İşte bunlara karşı korunma için ABD, haritadaki (yaklaşık olarak) çizgili bölgeye, Patriot ve THAAD füzeleri yerleştirecek.

                                 *                                           *                               *

TÜRKİYE’NİN İTİRAZLARI TEPKİ ALDI, ANCAK ...

 

Türkiye, bu projeyi birkaç açıdan rahatsızlıkla karşıladı. Uzun süre direndi, birçok sakınca ortaya koydu.Washington’da ve NATO çevrelerinde tüyleri diken diken eden ve “bardağı taşıracak son damla” diye nitelendirilen bir tutum takındı.

 

Bunun bir bölümü iç politika, diğer bölümü de haklı bazı kaygılardan kaynaklandı.

 

GÜL İTİRAZI KALDIRDI...

                                                

Haberin Devamı

-                        Türkiye’nin bu sisteme itirazının bir bölümü iç politika kaynaklıydı. Seçim arifesinde, muhalefetin Ak Parti‘yi “zünde duramayan, İran-Suriye ve Rusya’ ya güvenceler verip, bölgenin lideri, efelenmesi gösterip, ardından ABD’ye boyun eğen iktidar” diye suçlamasından çekinildiği için ayak süründü. Seçim sonrasına bırakılması tercih edilirken, işin Lizbon’da bağlanması rahatsızlık yarattı. Bu projeye diğer bir itiraz da, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’ndan kaynaklandı. Sisteme Türkiye’nin katılmasının, bölgede kurulmaya çalışılan dengeleri bozacağını söyleyen ve konuya ideolojik yaklaştığı izlenimini veren Dışişleri Bakanı’nın itirazları büyük ölçüde, Cumhurbaşkanı Gül’ün ısrarı sayesinde aşılabildi.

 

YİNE İRAN'I KOLLUYOR...

 

Haberin Devamı

-                        Türkiye, bu sistem onlara karşı yapılmış olmasına rağmen, özel ilişkiler geliştirdiği İran veya Suriye’nin açıkça adlarıyla anılmamasını istedi. Bu konuda ısrarı hem Washington da, hem de diğer NATO başkentlerinde, Türkiye’nin yine ABD’nin baş düşmanı sayılan İran’ı kolladığı eleştirileriyle karşılandı ve büyük alerji yarattı, ancak sonunda, bu itiraz da kabul edildi.

 

GÜNEYDOĞU’YA FÜZE...

 

-                        En önemli ve haklı gerekçelere bağlanan, diğer iki itirazdan biri, projenin Türk topraklarının tümünü kapsamaması ve Güneydoğu’nun bir bölümünün korunma dışında kalmasıydı. Bu konuda da Ankara, Güneydoğu’ya Patriot ve Thaad füzeleri konularak tatmin edildi.

 

DÜĞMEDE PARMAĞIN OLAMAZ...

 

-                        Türkiye, füzeleri harekete geçirecek olan düğmede parmağının bulunmasını istiyor. Bu isteğimiz, NATO kararlarında herkesin parmağı bulunduğu dolayısıyla ayrıcalıklı bir muamele yapılamayacağı yanıtıyla reddedildi.

 

RİSK ALIYORUM PARA VERMEM...

 

-                        Sonuncu sorun, projenin maliyeti konusunda çıktı. Ankara, büyük harcamalar gerektirecek olan bu sistemle risk aldığını, zira radarın hedef olacağını, ayrıca bu sistemin bölgeyi kapsaması için konacak olan ek Patriot ve Thaad füzeleriyle ilgili faturanın da ekleneceğini belirterek, harcanacak paranın büyük bölümünün ABD tarafından karşılanmasını istiyor. Bu konuda henüz kesin bir sonuç alınmadı. İlerde bir çözüm bulunabileceği belirtiliyor.

 

YARIN

ABD’DE,ERDOĞAN VE

DAVUTOĞLU KAZANI KAYNIYOR

 

  • Washington’da çalmadığım kapı, konuşmadığım ilgili kalmadı. Kapalı kapılar arkasında değil, artık kapıyı açıp bağırarak söylenen sözleri duydukça içim kabardı. 40 yıldır ABD-Türkiye ilişkilerini izlerim, 1974’deki ambargo dönemi dahil, böyle şeyler duymadım. “Kırk katır mı, kırk satır mı” örneğindeki gibi, her binada farklı kazanlar kaynatılıyor. Hele birkaçı var ki, gelecek açısından son derece kaygı vericiydi. İlişkiler böyle giderse, herkese çok ağır faturalar çıkacak gibi görünüyor. Bakın, Türkiye için kim ne diyor?
Yazarın Tüm Yazıları