Eğer kuran kursu değişikliği Başbakanın bilgisi dahilinde yapıldıysa kaygımız çok haklı. Eğer bazı işgüzarların işiyse, o zaman Erdoğan’ın harekete geçmesi gerekir. Her iki koşulda da, AKP ne parti ne de toplumun nabzını tutabiliyor. Kendini zora sokuyor.
Türk toplumu genelde iletişim özürlüdür. Birbirimize derdimizi anlatabilmek veya yapmak istediklerimiz hakkında bilgi vermek alışkanlığımız yoktur. Aile içinde, hatta çalıştığımız müesseselerde aynı durumlarla karşılaşmaz mıyız? Bir servis aldığı kararı diğer ilgili servislere bildirmez, “Ben neden ayağına gideyim, onlar öğrensinler” tutumu takınır. Sonradan işler kötü gidince birbirlerini suçlarlar.
Aile içinde veya müessese dahilindeki iletişimsizliğin zararları yine de sınırlı tutulabilir de, hükümetler ile toplum arasındaki iletişimsizliğin yarattığı tahribat çok başkadır.
T.C. Devleti genelde toplumuna tepeden bakar, küçümser, bundan dolayı da halka bilgi vermeye tenezzül etmez. Ancak, siyasi partiler ve hükümetlerin konumu farklıdır. Onlar yetersiz bilgi verdikleri taktirde, gereksiz şekilde yara alırlar.
Şimdiye kadar iletişimi çok iyi olan bir siyasi parti ile karşılaşmadık, ancak en kötüler arasında bir sıralama yaparsak, karşımıza hemen AKP çıkar.
Toplum ile bir türlü iletişim kuramıyor.
Alacağı önemli kararları önceden medya ile paylaşıp, anlatmıyor. Birden bire ortaya çıkıyor ve “biz şunlara karar verdik” diyerek karar taslağını ortaya atıyor. Ardından büyük tepki ile karşılaşınca önce Başbakan medya’ya yükleniyor, sonra da tasarı geri çekiliyor.
Oysa, ne yapmak istediğini medya’ya önceden iyice anlatsa, tartışma olanağı sağlasa, ilgili taraflarla yaygın şekilde temas edip, görüşlerini alsa, kamuoyu tepkileri bambaşka çıkar.
En son örneğini şu sıralarda yaşıyoruz.
Kuran kursları yönetmeliği yeni değildir. Haftalar öncesinden hazırlanmıştı. Amaç, kontrol dışı kuran kurslarını denetime almak, şikayetleri gidermekti. Oysa ters tepti. Hükümet biraz dikkatli olsa, böylesine duyarlı bir konuyu sanki gizlice kaçırmak istiyormuş havası vermezdi.
İyi niyetle hazırlanmış olmasına rağmen, kamuoyu yeterince bilgilendirilmediğinden dolayı, toplumun bir bölümü tarafından kuşkuyla karşılandı.
AKP’nin diğer partilere oranla iletişime çok daha fazla gereksinimi var. Bunu ihmal ettikleri sürece kendi bindikleri dalları kesmeye devam edecekler. * * *
KURAN KURSU DEĞİŞİKLİĞİNDEN BAŞBAKANIN HABERİ VAR MIYDI?
Şimdi yanıt istediğim bir sorum var:
Kuran kursları Yönetmeliğindeki değişiklik Başbakan’ın bilgisi dahilinde mi gerçekleştirildi, yoksa bazı işgüzarlar tarafından mı tezgahlandı?
Benim aldığım sinyaller Başbakanın haberi olmadığı, duyunca tepki gösterdiği şeklinde.
Acaba bunlar doğru mu?
Tayyip Erdoğan’ın iletişimden bu kadar kopuk olabileceğini sanmıyorum.
Ancak merak ediyorum... AKP kendi işgüzarlarına ne zaman hakim olacak. Önümüzde, hayati önemde 13 aylık bir dönem varken, herşey bitti de geriye Kuran Kursları mı kaldı?
Ben, AKP yönetiminde bu kadar hesapsız veya cahil veya gözü kara insanlar olabileceğine inanmak istemiyorum.
* * * KIBRIS’TA HAVA TERS DÖNÜYOR...
Son nabız yoklamaları ve gözlemcilerin temasları Kıbrıs’taki havanın yavaş yavaş ters yönde geliştiğinin haberleriyle dolu. Bundan 1-2 ay öncesine kadar muhalefetin kazanacağı söyleniyordu. Toplumdan yansıyan kıpırdanmalar da aynı yöndeydi. Cumharbaşkanı Rauf Denktaş’ın canı sıkkındı.
Son birkaç haftadır, rüzgarların farklı estiğinin işaretleri artıyor.
Verso’nun gerçekleştirdiği son anket olsun, Helsinki Yurttaşlar Derneğinin örgütlediği ve önemli gazetecilerinde katıldıkları turda edindikleri izlenim olsun, eski görüntünün değiştiğini ve muhalefetin zemin kaybettiğini gösteriyor.
Nedenleri de şöyle sayılıyor:
1. AB ve ABD’den kaynaklanan eleştiriler ve Verheugen’in konuşmalarının yarattığı olumsuz tepkiler... 2. Bu eleştiriler karşısında Türk hükümetinin Denktaş’ı –istemese dahi- desteklemek zorunda kalışı... 3. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ağırlığını Denktaş’tan yana koyması... 4. Muhalefetin gereğinden fazla Annan planından yana tutum alması ve teslimiyetçilikle suçlanması... 5. Rauf Denktaş’ın tek başına yürüttüğü kampanya...
Resmi sonuçlar çıkana kadar emin olamayız, ancak genel gidiş muhalefeti eskisi kadar sevindirmiyor. Dün karşılaştığım Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da keyfinin yerine gelmeye başladığını gözledim.
Ancak, şu kadarını da bilmenizde çok yarar var. Bu gidişle Türkiye hem Kıbrıs’ı, hem de AB’yi kaybedecektir.
Kıbrıslı Türklerin de bu şekilde sonuçlanacak seçimden sonra söyleyecek sözleri kalmayacaktır.
Kendi düşen ağlamaz...
* * *
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)