Paylaş
Bunun için epey uğraştılar, bizden de yardım istediler. 40 ülkeden 12 binin üzerinde kadının katılımıyla gerçekten önemli bir araştırma gerçekleştirdiler.
Geçenlerde haber geldi, araştırma tamamlanmış, sonuçları yayına hazırhale gelmiş. Bu araştırmadan çıkan sonuçları, Michael J. Silverstein ve Kate Sayre, Harvard Business Review dergisinde analiz ettiler. Merak edenler, bu harika araştırmayı, Ekim Capital’inde okuyabilirler.
Erkekler çok mu şanssız?
Ben araştırmada gördüğüm bir bulguya dikkat çekmek istiyorum. Önce yazarların bir saptamasını birlikte okuyalım:
“Kadınların iş hayatındaki güçleri her geçen gün daha çok artıyor. Biz bu makaleyi yazarken Birleşik Devletler’deki çalışan kadın sayısı çalışan erkek sayısını yakalamak üzereydi.”
Yazarlar sonra çok kritik bir bulguya dikkat çekiyorlar: ‘Kriz döneminde ABD’de işini kaybedenlerin dörtte üçünü erkekler oluşturuyor.’
Onlara göre, bugün kadınlara, erkeklere oranla ortalamada çok daha az para ödeniyor. Ayrıca, yarım günlük işlerde çalışmaya daha fazla gönüllü olabiliyorlar. Dolayısıyla, işveren, önce yüksek ücret ödediği erkekleri, gerekirse ardından kadınları işten çıkarıyor. Yarı zamanlı çalışması ise iş kaybını önemli ölçüde önlüyor.
ABD’de son dönemde açıklanan rakamlar da bunu doğruluyor. Sadece 1 yıl önce ABD’de ortalama işsizlik oranı yüzde 6’lar düzeyindeydi. Kadın ve erkek yok denecek kadar az idi. Ağustos ayında açıklanan rakamlarda fark açıldı, erkek işsizlik oranı yüzde 10.9, kadınların oranı ise yüzde 8.2’ye yükseldi.
1990 ve 2000’lerdeki durgunluk dönemlerinde de kadın ve erkek arasındaki işsizlik farkı açılmış, ancak 1 puan düzeyinde kalmıştı. İlk defa bu kadar büyük bir fark oluşuyor.
Türkiye’de farklı tablo var
Türkiye’de ise şöyle bir tablo öne çıkıyor. Mayıs ayı verilerine göre Türkiye’de kadın ve erkek işsizlik oranı yüzde 13.6 ile eşit düzeyde. Ancak, 1 yıl önce erkeklerde oran yüzde 9, kadınlarda yüzde 9.6 idi. Ortada ABD’deki gibi belirgin bir fark yoksa bile, son 1 yılda erkeklerin oranının daha fazla arttığı öne çıkıyor.
Tekrar araştırmaya dönersek… BCG uzmanları, işsizlikteki eğilimden çok daha önemli bir analiz yapıyorlar. Buna bütün işadamı ve yöneticilerin kulak vermesinde büyük yarar var:
‘Mevcut kriz yatışmaya başladığı zaman kadınlar sadece yaşamımızın en büyük pazar fırsatlarından birini temsil ediyor olmakla kalmayacak ama aynı zamanda ekonomik toparlanmanın ve yeni refah yaratılmasının ardındaki fevkalade önemli bir güç de olacaklar.’
Kriz sırasında erkekler daha çok işini kaybediyor (İşsizlik oranları, %) | ||||||
ABD | Türkiye | |||||
Cinsiyet | 2008 | 2009 | 2008 | 2009 | ||
Kadın | 6,40 | 8,20 | 9,60 | 13,60 | ||
Erkek | 5,80 | 10,90 | 9,00 | 13,60 | ||
Not: ABD rakamları Ağustos, Türkiye rakamları Mayıs aylarını gösterir | ||||||
Kaynak: TUİK, BLS.GOV |
"En sevdiği ayda’ altın 1000 doları geçecek mi?
Bir süredir dünya piyasaları altındaki yükselişi, 1000 dolar hedefini konuşuyor. Son 2 yılda birkaç kez 1000 dolara yaklaşıp, oradan dönen altının yeni çıkışı, Türkiye’de de yakından izleniyor.
Okurlardan gelen sorular da aynı noktada birleşiyor: ‘Bu kez 1000 doları geçecek mi?’
Para piyasalarında bu tür soruların tek bir yanıtı yok… Okurlar da yakından izliyorlardır. Altın dahil diğer yatırım araçları bazı durumlarda beklentinin, tahminlerin tersine hareket eder, herkesi yanıltabilirler.
Yine de, 1970 yılından bu yana görülen hareketler, son gelişmeler ve uzman yorumlarından birkaç çıkarım yapmak mümkün:
Teknik olarak da güçlü!
-Son 5 yılda altının değeri yüzde 120 düzeyinde artış gösterdi.
-Altın geçen hafta son 6 ayın en yüksek düzeyine ulaştı ve 1000 dolara oldukça yaklaştı. Londra’da 992.55 dolar/onsu gördü.
-‘Eğer mücevher sektörü kriz nedeniyle darbe yemeseydi, altın çok daha yukarılarda olurdu’ diyenlerin sayısı az değil.
-Altının teknik analizini yapan uzmanlar, grafikten yukarı doğru işaretler geldiğine dikkat çekiyorlar.
-Uluslar arası piyasalarda altın en son 2008 yılının Şubat ayında 1005, Mart ayında da 1035 doları görmüştü. Şimdi yükselişte bu iki direnci var. Yükselişte ilk hedef bu rakamlar…
Bir önemli konu ise ‘altın fiyatlarının’ aylarla olan ilişkisi… Son 40 yılın rakamları, altının en çok ‘Eylül ayını sevdiğini’ ortaya koyuyor.
Aşağıdaki tabloda görüyorsunuz… Altının 40 yılda ay ay ortalama yükseliş rakamları var. Eylül ayındaki yükseliş ortalaması yüzde 2.6 düzeyinde…
İşte altını destekleyen bir de bu tarihi veri var. İzlemekte yarar var diye düşünüyorum.
Altının son 40 yıllık fiyat hareketleri (Ocak 1970-Temmuz 2009, aylık ortalama değişim) | |
Aylar | Değişim (%) |
Ocak | 2,30 |
Şubat | 1,10 |
Mart | -0,15 |
Nisan | 0,20 |
Mayıs | 0,80 |
Haziran | 0,60 |
Temmuz | 0,40 |
Ağustos | 0,45 |
Eylül | 2,60 |
Ekim | -0,20 |
Kasım | 1,20 |
Aralık | 1,20 |
Restoran işletenler nerede hata yapıyor?
Pazar günü geç saatlerde ATV’de ‘Restoran Kabusları’ adlı bir programın tekrarına rastladım. İlgimi çekti, biraz izledim. Sonra epey ekran başında oturdum.
Belki program tutmayacak, bir süre sonra kaldırılacak. Ancak, restoran ve kafe işletenler için tam ‘iş dersleriyle’ dolu bir program. Bu tip işletmelerde yaşadığım, bazen kaleme aldığım bütün sorunlar, örnekleriyle programda izleyicilere sunuluyor.
İzlemeyenler için kısaca bilgi vereyim. Program yapımcıları, Ece ve Barış tarafından işletilen kafeye, talepleri üzerine gidiyor, daha başarılı bir işletme yaratmaları için yardımcı oluyorlar.
1. Hem işletmeci hem de yöneticiler bol bol ‘bahane’ üretiyorlar. Çok fazla ‘ama’ kullanıyorlar.
2. Kimse pek değişime açık değil. ‘İşleri kötü gitmesine’ rağmen mutfak şefi, ‘Ben menüme laf söyletmem’ diyebiliyor.
3. Patron, ‘duygusalım’ diyerek, çalışanlarını uyarmıyor, başarısız olanları işten çıkarmıyor. Bu nedenle tuvaletlerin pis olmasını, ‘Ben mi temizleyeyim’ sözleriyle açıklıyor.
4. Müşterilerin bekleme süresi ortalamadan yüksek. Bunun nedeninin ‘yetersiz mutfak ekipmanları’ olduğunu herkes biliyor, ancak kimse önlem almıyor.
5. Yemeği beğenmeyen, beklemekten sıkılan müşteriye kimse, ‘Ne oldu’ diye sormuyor. Gidenin gerekçesini merak eden çıkmıyor.
6. Çok sayıda restoranda olduğu gibi, standart yok. Salatanın içindeki malzemeler, menüde yazılmasına rağmen şefin keyfine göre değişebiliyor.
Ben, programda yaşadığım bütün sorunları ve onlara çözümleri buldum. Bütün işletme sahiplerine en azından bir defa bakmalarını öneririm.
Paylaş